Bireyleri, aileleri, toplulukları ve ulusları birbirine kenetlemede önemli rol oynayan kurallar arasında “ sevgi, saygı ve ilgi” ilk sıralarda yer alır.
Sevginin, saygının ve ilginin olmadığı ortamda hiçbir zaman birlik ve beraberlik söz konusu olamaz.
Yine vazgeçilmez bir kural daha vardır. O da “saygı verilmez, kazanılır” kuralıdır. Eğer karşımızdakinden saygı bekliyor isek, ona bu saygıyı hak edecek tutum ve davranış içinde bulunduğumuzu kanıtlamamız gerekir. Eğer bunu kanıtlayamaz isek saygıyı hiçbir zaman karşımızdakinden bekleyemeyiz.
İşte bu saygı, sevgi ve ilginin birlikte karşımızdakilere gösterilmesi kuralıdır ki toplumda bireylerin birbirlerini kucaklamalarına, ailelerin mutlu yaşam sürdürmelerine, ulusların ise birlik ve beraberlik içinde olmalarına neden olurlar.
Çevremize şöyle bir baktığımızda mutlu, huzurlu, sevgi dolu bakışlarla dolaşan, birbirlerini kin ve nefret duygusu taşamadan kucaklayan, güler yüzlü tavırlarıyla etraflarına neşe saçan insanlarla karşılaştığımızda, bilinmelidir ki bu insanlar karşısındakilere “sevgi, saygı, ve ilgi” göstermede kusur etmemişler ve bu nedenle de karşısındakilerden bekledikleri “saygıyı” hak etmişlerdir.
Bunun aksini düşünenler, bunun aksine duygularla yetişenler ne kendilerini, nede çevrelerini mutlu ve huzurlu edemezler. Böyle olunca da toplumdan hiçbir şekilde, saygı bekleme ve görme imkânını bulamazlar.
Bu nedenledir ki, gerek günlük yaşamımızda, gerek aile ortamında ve gerekse toplumların yaşamı ile toplumları yönetenlerin tutum ve davranışlarında, uyguladıkları kural ve izledikleri ilkeler büyük önem taşır. Eğer “sevgi ,saygı ve ilgi” kuralı ödünsüz bir şekilde uygulanıyor ise, bilinmelidir ki o aile, o toplum ve o ulus mutlu , huzurlu ve sevgi dolu olur.
Aksine bir tutum izlenir, saygı, sevgi ve ilgi yerine “sevgisizlik, saygısızlık, ilgisizlik” yolu seçilirse, kin ve nefret tohumları etrafa saçılır ve zaman içerisinde bunların yeşermesi sonucu toplum mutsuz, huzursuz ve sevgisiz bir yaşam modeli içinde kendini bulur.
Bu kurallar tüm canlılar için geçerlidir. Sadece insanlık için değil, doğadaki tüm canlılar içinde bu kurallar uygulandığı takdirde, “mutlu ve mutsuz, huzurlu ve huzursuz, sevgi dolu ve sevgisiz” canlıların var oluşu gözlemlenir.
Şöyle bir çevremize baktığımızda bu tespitin doğru olduğunu kolaylıkla görebiliriz.
Sokakta başıboş dolaşan köpeklere, kedilere bu anlayış içerisinde bakalım. Eğer çevreden geçenler bu sahipsiz hayvanlara karşı sevgi gösteriyor, onlarla ilgileniyor iseler, o hayvanlarda bu sevgi ve ilgiyi karşılıksız bırakmazlar, hem minnet duygularını belli eden tutum ve davranış içine girerler.
Bitkilerde öyle değil mi?. Evet aynen insanlar gibi , hayvanlar gibi. Özetle tüm canlı yaratıklar gibi kendilerine sevgiyle yaklaşılır, ilgiyle bakımları
sağlanır ve onlarla sevecen bir şekilde konuşma yolu denenirse ürün verirler, canlanırlar, tüm güzelliklerini sergilerler.
İşte doğadaki tüm canlılar sevgiden, saygıdan ve ilgiden mutlu, huzurlu ve sevinçli olurlar ve bu duygularını da açık bir şekilde belli ederlerken, bunun aksine bir yol izlemenin, canlıları mutsuz ve huzursuz edecek tutum ve davranış içinde bulunmanın ne anlamı var?…
Şimdi herkesin bu kuralların neyi getirdiğini, neyi götürdüğünü anladıktan sonra iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tespit edip ona göre bir tutum izlemesi zorunludur.
Toplumu ve bireyleri kin ve nefret duyguları ile doldurmaya, birlik ve beraberlik anlayışını yok edecek tutum ve davranış içine sevk etme yerine, birlik ve beraberliği sağlayacak mutluluk, huzur ve sevgi dolu bir ortamın oluşmasına neden olacak ilkeler etrafında birleştirmek suretiyle birbirine saygılı, ilgili ve sevgi dolu bir toplum yaratma yolunun seçilmesinin, bireylerin kendileri kadar çevrelerine de yararlı olacağı bilincine varılmalıdır.
Saygısız bir toplum, mutsuz ve huzursuz olur. İlgisiz bir toplum geleceğe karamsar bir gözle bakar.
Sevgisiz bir toplum ise sadece kendine değil, tüm çevresine karamsar bulutların verdiği olumsuzluk havası içerisinde mutsuzluk, huzursuzluk ve sevgisizlik yayar.
Bu nedenle “saygı, sevgi ve ilgi” kuralını göz ardı etmeden yaşamımızı sürdürmeli ve çevremize de bu kuralları uygulatmak suretiyle mutlu , huzurlu ve sevgi dolu bir toplum yaratma yoluna gitmeliyiz.
Böyle yaptığımız takdirde etrafımızdan hem saygı görürüz, hem de çevremize saygı ve sevgi dağıtırız.
Bir kez daha hatırlatıyoruz “saygı verilmez, kazanılır…..”