Kültür, sanıldığının aksine, toplumun, her toplumsal konunun yaşamsal gereksinimidir. Kültür, maddesel-tinsel üretilen, yaratılan her şeydir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yıkılmış Avrupa’da ilk yapılan yapı kültür yapılarıdır. Anlamı büyük değil mi? Mustafa Kemal Atatürk’ün daha Büyük Taarruz yapılmadan kurduğu kurum Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve yaptığı toplantı Maarif Kongresidir. Ve hemen her öngörüsü doğru çıktı.
Cumhuriyet ilanından sonra da gereksinimler dizisinin başında kültür vardır. Eğitmen kursları, millet mekteleri, halkevleri, kitaplıklar, köy enstitüleri, çağcıl üniversite…
Uygar insan yetişmeden hiçbir iş yapılamıyor. Son 22 yıldır bu gerçeği tersinden yaşıyoruz. İlk iş insanların onur, kültür, gurur, büyük anlatılar, ulusal değerler.. gibi varlıklarına saldırıldı; azımsanmayacak düzeyde yıpratıldı.
Kültürsüz insan için hak istemek yoktur; fırsatçılık vardır. Bu insan tipi için yurt, bayrak, hukuk, bağımsızlık, akıl, laiklik, liyakat gibi vazgeçilmezlerin de pek önemi bulunduğu söylenemez.
Yerel seçime günler kala vaadler arasında kültür çalışmalarını göremiyoruz. Haydi, iktidarı anladık, Bize okumuşlar oy vermez, diyorlar. Bakışı belli. Muhalefetin vaat ettiği bir iş yok. Ülkede kâğıt fabrikası yok, SEKA kapatıldığı için. Kitap basımı yetişilmez derecede pahalı duruma getirildi. Yazarlar kitaplarını yayımlayamaz oldu. Okur deseniz hemen hiç düzeyinde. Doksan milyon nüfus içinde bir kitabın 500 tane basılması utanılasıdır. Türkiye’de 1940’lı yıllarda yaklasık 500 ayrı Doğu-Batı klasik yapıtı yayımlandı. Neşriyat Kongresinin etkili sonuçlar vermediyle Tercüme Bürosu’nun kurulması bu eşsiz başarıyı sağlamıştır. İzleyen onyıllarda yapılan yayın kongreleri içtenliksiz kongrelerdir.
YORUMLAR