“Yaşananlardan Çok Büyük Dersler Çıkaracağız”
1996 yılından bu yana Sinema ve Dizi sektöründe senaristlik yapan, Yazar Meriç Demiray ile sohbet ettik. Korona öncesi ve korona sonrası nasıl bir gelecek beklediğini öğrenmek istedik. Demiray, Korona krizi öncesi yaptığımız işbirliğinde, Çukurova Sanat Günleri kapsamında Antakya’ya gelecek ve senaryo yazarlığı konusunda bir atölye çalışması yapacaktı. Yine o gün, bir grup arkadaşıyla son üç yıldır İstanbul’da devam ettirdikleri “ Anlat Hikayeni” gecesi de Antakya’da yapılacaktı. Lakin yaşanan gelişmeler sonrası bu buluşmalar ertelendi. Diliyoruz ki, hayat normale döndüğünde, Senarist Meriç Demiray ile Antakya’daki buluşma planlandığı gibi yaşam bulur.
Meriç Demiray, korona sonrası birçok şeyin eskisi gibi olmayacağına ve özellikle yaşananlardan büyük dersler çıkarılacağına inanıyor. Dilerseniz, Sayın Demiray’a sorduğumuz sorulara geçelim ve bakalım Demiray nasıl yanıtlar verdi.
Antakya) Okuyucularımıza sizi daha iyi tanımaları amacıyla, hafif sıklet bir özgeçmiş verebilir misiniz lütfen?
Demiray) Merhaba. Ben senarist, yazar, biraz yönetmen ve biraz da eğitimciyim. 45 yaşındayım, İstanbul ve Portekiz’de yaşıyorum.
Antakya) Sinema ve özellikle uzmanlaştığınız senaryo yazarlığı hakkında genel bir değerlendirme yapsanız, corona öncesi ve sonrasında nasıl bir tablo ortaya çıkar?
Demiray) Corona öncesi zaten krizde olan bir sektördü, sinema ve tv sektörü. Çalışmanın çok zor olduğu, yaratıcı ürünlerin hayata geçirilemediği, tatsız tuzsuz, dahası acımasız bir yere dönüşmüştü. Corona’dan sonra dünyanın bile nereye gideceğini görmek kolay değil şu an. Ama ben hem sektörde hem dünyada olumlu dersler çıkarılacağına inanıyorum. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” atasözüne inananlardanım.
Antakya) Bize daha önce kaleme aldığınız kitaplarınız ve mümkün ise yazmakta olduğunuz yazınlar konusunda bilgi verir misiniz?
Demiray) Bir öykü kitabı ve bir roman yazdım, Türkiye’nin önemli yayınevleri tarafından basıldı, ama okuyucuya ulaşma konusunda ciddi sorunlar yaşandı. Bugünkü şartlarda tanınmış bir yazar değilseniz, kitapları nerdeyse kendi çevrenize yazıyorsunuz gibi bir durum var. Yayınevlerinin çıkardığı kitapları pazarlama politikası yok. Dahası böyle bir dertleri yok. Bu bağlamda yazma işini bu aralar çok sıkı tutmuyorum diyebilirim. Ayrıca 40 yaşından sonra fark ettim ki iyi bir sanatçı olabilmek için önce elde etmem gereken ve başkasına, gelen işe bağımlı olmadığım, kalıcı bir ekonomik özgürlüğe -sözgelimi kendime ait bir eve – ihtiyacım var. Bugünlerde bu konular üzerinde çalışıyorum.
Antakya) Virüs dolayısıyla ertelenen ve 28 Mart tarihinde Antakya’da yapılması planlanmış olan Anlat Hikayeni nasıl bir projedir?
Demiray) Anlat hikayeni dünyada çok örneği olan bir hikaye anlatma gecesidir. İnsanlar bir salonda toplanır ve bir tema çerçevesinde birbirlerine hikayelerini anlatırlar. Bir süre kısıtı vardır ve gecenin sonunda seçilen öykü sezon sonundaki büyük finale katılma hakkı kazanır. Ödül ve yarışma işi eğlenceli yapmak için, asıl amaç insanların gittikçe unuttuğu, bir araya gelme, kalbini tanımadığı insanlara açma ve deneyim paylaşma özelliklerine vurgu yapmak.
Antakya) Gerek Anlat Hikayeni Projesi, gerek ise sizin diğer çalışmalarınız corona sonrası değişim içine giren yeni yaşam koşullarına nasıl ayak uyduracak?
Demiray) Anlat Hikayeni’yi dijital ortamda deneyeceğiz sanırım. Ben de eğitimlerimi dijital dünyaya kaydırmaya çalışıyorum. Bu tarz geçici çareler bulunur, ama iş uzarsa zaten ortada herhangi bir anlat hikayeni ya da sinema tv piyasası kalmayacağından, şu an Enez’de babamın yanındayım, balıkçılığa yönelirim diye düşünüyorum.
Antakya) Son olarak, yakın ve uzun vadede nasıl bir gelecek senaryonuz var, bizimle paylaşır mısınız?
Demiray) Bütün işaretler daha demokratik, sosyal devletlere doğru gittiğimizi gösteriyor. Batı sınırlarını kapatarak dünyadan “korunamayacağını” gördü. Corona’dan sonra tüm dünyayı kapsayan bir sağlık sistemi kurulmak zorunda. Tüm dünyayı kapsayan asgari bir eğitim, barınma hakkı, yakında kaçınılmaz olacak. İnsanlar daha küçük yerlerde, kendilerine yeterek yaşamaya başlayacaklar. Yerellik, minimalizm gibi kavramlar ön plana çıkacak. Zamanın Alman, sakallı bir adamı haklı çıkarma sürecini şaşkınlıkla izliyoruz.
Antakya)Değerlendirmeleriniz ve gazetemiz Antakya’nın sorularını yanıtladığınız için teşekkürler.
Demiray) Ben teşekkür ediyorum ve bu vesile ile çok sevdiğim Antakya’ya selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Son olarak, “Evde Kal Hatay” diyorum.
Röportaj/Sinan Seyfittinoğlu