28 Aralık 2014 Pazar günü yapılan açılışla 16 bin metrekarelik ilk bölümü açılan, ikinci etabının tamamlanmasıyla beraber 32 bin 754 metrekarelik kapalı alana sahip olan Hatay Arkeoloji Müzesi’nde eleştiriler, eksik bilgi ve sergileme tercihleri başlığında!
Hatay turizminin en fazla ziyaretçi çeken adreslerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi, geride kalan hafta sonu da kalabalıktı ve misafirlerini ağırladı. Ancak Müze başlığında yaşanan sıkıntı başlıkları, dünden bugüne çok fazla değişmiyor.
-SÖYLENEN!-
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından açılış kurdelesi kesilirken, “Biz toprağın altındaki tarihi mirasımıza sahip çıkacağız ve sahip çıkmakla kalmayacağız, onların çağdaş standartlarda en iyi şekilde sergilenmesine de önem vereceğiz” ifadesiyle kapılarını aralayan Hatay Arkeoloji Müzesi için eleştirilerini ilk paylaşan, bir turizmci olsun…
“Müze için zamanı geriye döndürebilseydik, sanırım herkesin üzerinde hem fikir olduğu bir şeyde değişim yaratmak isterdik! Mimarisi! Buraya ne zaman yanımızda misafirlerimizle gelsek, soru da söylenen de değişmiyor. O müze, bu müze mi? Ne yapılabilir? Belki birkaç düzenleme… Belki eski bir Roma kentinde olduklarını onlara hissettirecek birkaç detay… Şu su değirmenini kaldırmakla işe başlayalım mı? Koca binanın önünde devasa bir demir yığını halinde! Bir faydası var mı? Peki, misyonu! Yok! O zaman… Bir diğeri de, müzeye adımlayanları karşılayan şu beton köprü! Aslında eski Roma köprülerinin havası verilmek istenmiş, ki hikaye yaratılmak da istenmiş, ama olmamış! Belki kesme taştan bir köprü, evet! Ama bu, değil! Tabi eldekine de beton gitmiş! Aslında, müzenin ön cephesinde inanılmaz geniş bir alan var. Neden bu anlamda kullanılmadığını sormak lazım. Bu soruyu da proje sahiplerine yöneltmek lazım.”
-NİYE ARKASI!-
Ziyaretçilerden gelenler ise oldukça dikkat çekici…
U.B. >> Çocuklarla geldik. Heykeller, paralar, mozaikler, lahitler… Saymakla bitmiyor, buradakiler! Çocuklar en çok da iskelet mozaiğini görmek istediler. Orada bir şey dikkatimi çekiyor… Gelenlerin çoğu, aslında biz de, selfie çekilirken, yerde duran orijinali ile değil de, duvarda duran resminin önünde yapıyoruz bu işi. Neredeyse paylaşımların hepsi de bu şekilde oluyor. Yani, gelenlerin müze hatırasında yer alan iskelet mozaiği, yerde sergilenen orijinali olmuyor, ama duvarda sergilenen resmi oluyor. Bu da bir mesaj mı veriyor acaba! Belki de aslının sergileme yeri de, resminin olduğu yerde olmalı!
H.Ç. >> İlk etapta olanların hepsini biliyoruz. 2. Etap için geldik geçtiğimiz günlerde. Yine çok güzel. Gezdiğimiz en iyi müzelerden biri. Sadece bir şeyleri yanlış yapmışız gibime geldi… Mesela bir heykel var, o 2. Etap kısmında. Kocaman bir salonun kenarında duruyor. Genelde bir esere bakarken, hemen yakınındaki bilgi panosu ile de göz ucuyla ne olduğunu okursunuz. Ama burada onu yapamıyorsunuz! Çünkü heykel ile bilgisi ters yönlerde! Şöyle anlatayım… Heykele bakıyorsunuz, ama… Ona dair bilgiyi okumak için, heykelin arkasına geçmek zorunda kalıyorsunuz. Çünkü baktığınız ön cepheye değil, heykelin arka kısmı tercih edilmiş. Tamam da, bu işi yapan bir profesyonel, gelen ziyaretçiye en kolayı sunmaya çalışmaz mı? Olması gereken de bu değil midir? O zaman bu nedir?
J.N. >> Müzenin yeni bölümü var! Koridoru boyunca duvarda kocaman eski bir haritanın uzandığı yerden bahsediyorum. O kısımdan yukarıya çıktığınızda, kocaman bir salona giriyorsunuz. Orta yerde muhteşem bir mozaik var. Büyük de bir mozaik. Ama nedense, ismi yok, bilgisi yok, tabelası yok. Yeni bir mozaik mi? Belki ondan!
-GÜNCELLEME!-
Turizm başlığında çok sayıda toplantıya, çalıştaya ve kurumsal görüşmelere sahne olan Hatay coğrafyasının bu en önemli adresinde yaşanan sorunların bir an önce bitmesi gerektiğinin altını çizenler, bu konuda bir yol haritası çizilmesi ve yapılması gerekenler konusunda da gecikmeden adım atılması ihtiyacına işaret ediyor.
İfade edilen ise oldukça net…
“Şanlıurfa ve Gaziantep gibi, bu anlamda önemli birikimleri olan başka şehirlerle olan rekabetin güçlendirilmesi için, ‘basit’ gibi görünen bu sorunların Müze bünyesinde sıfırlanması lazım. Bir müzenin en büyük gücü, sahip olduğu birikimin zenginliğidir. Antakya özelinde buna dair bir sorun yok! Ama var olanı sunma konusunda ciddi açmazlar var. Tercihler, ne yazık ki yanlış. Bunları düzeltmek, bir maliyet yaratmıyor. Sadece özen istiyor.” -Tamer Yazar-