Serhan Asker’in “Acı Yoruldu” Kitabına Övgüler

Usta Gazeteci ve televizyoncu Serhan Asker’in 6 Şubat depremlerinden sonra kaleme aldığı “Acı Yoruldu” adlı kitabına övgüler ve tavsiyeler geldi. Kitabın tanıtımı ve imza günü Antakya Atatürk parkı Ortak kahve bahçesinde yaşanmış ve bin beş yüzü aşkın kişi Görkemli hatıralar programının yapımcısı gazeteci Serhan Asker’in kitabını almıştı. Kitap onlarca baskıya ulaşırken Ataol Behramoğlu, Ahmet ümit […]

Usta Gazeteci ve televizyoncu Serhan Asker’in 6 Şubat depremlerinden sonra kaleme aldığı “Acı Yoruldu” adlı kitabına övgüler ve tavsiyeler geldi. Kitabın tanıtımı ve imza günü Antakya Atatürk parkı Ortak kahve bahçesinde yaşanmış ve bin beş yüzü aşkın kişi Görkemli hatıralar programının yapımcısı gazeteci Serhan Asker’in kitabını almıştı. Kitap onlarca baskıya ulaşırken Ataol Behramoğlu, Ahmet ümit ve Ahmet telli de kitap hakkında olumlu görüş belirtti.

Ataol Behramoğlu “ Acılar birbiriyle yarıştırılamaz, fakat bu ülke 6 Şubat 2023’te bütün tarihinin en büyük acılarından birini, belki de en büyüğünü yaşadı. Srhan asker bu acılara tanık oldu. Dahası, onları teninde yaşadı. “Acı Yoruldu” kitabı acıya tanıklığın, onu teninde yaşamanın benzersiz ürünüdür. Tıpkı bir savaş güncesi gibi. Doğanın acımasızlığına karşı insanca duruşun, direnişin güncesi” derken; Ahmet Ümit: “ Acıların değil bir yüzleşmenin kitabı bu. Korkunç yıkımlarla, travmalarla, kayıplarla karşı karşıya gelen insanların çaresizliğinin, direncinin, yaşamı yeniden öğrenmeye çalışmanın kitabı. Geçip giden bir afeti değil, her an, her dakika yeniden kapımızı çalabilecek bir tehdidi anlatmış Serhan Asker. Hem de felaketin tam kalbinden, hem de üzüntüyü iliklerinde hissederek, hem de o derin yası depremzedelerle birlikte yaşayarak. O nedenle hep aklımızda tutmamız, hep hazırlıklı olmamız gerektiğini anlatan bir kitap bu. Yani tam da ihtiyacımız olan bir kitap” ifadelerine yer verdi.

Şair Ahmet telli ise “ Acı Yoruldu diyor Serhan Asker; acının sürüp gittiğinin bir ifadesidir bu. 6 Şubat depremiyle içimizde kopan çığlığın, hafızamızın duvarlarındaki yankısı diye de okunabilir. Büyük felaketler karşısında dil kekemeleşse yahut acı bir çığlığa dönse de yazı zaman içinde bir yüzleşme olanağı sağlıyor” dedi. – Sinan Seyfittinoğlu-

Exit mobile version