Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sınırdaki kalabalık TBMM’de!

İdlib’deki finalin adı ne

İdlib’deki finalin adı ne olacak?

Suriye ordusunun, Rusya destekli bir operasyonla, ülkenin kuzeybatısındaki stratejik kasaba Maaret el Numan’ı ele geçirmesinin ardından bölgedeki radikal silahlı grupların kuzeye kaçışı sürüyor. Çatışmalar, Hatay’ın Suriye sınırına yönelik zorunlu göçün rakamına da her geçen gün yenilerini ekliyor.

2012’den bu yana muhaliflerin elinde olan, İdlib vilayetindeki Maaret el Numan, Şam ve Halep’i birbirine bağlayan otoyolda yer alan stratejik bir kasaba. Suriye ordu birliklerinin son operasyonu ile bu stratejik noktanın ele geçirilmesiyle beraber, Şam – Moskova ittifakının İdlib ilerleyişinde önemli bir aşama daha geride bırakıldı.
-TABLO-
2011 senesinden bugüne süren Suriye’deki iç savaşta, 400 binden fazla kişi hayatını kaybetti ve Suriye nüfusu yarıya indi. 5 milyondan fazla Suriyeli, başta Türkiye olmak üzere, mülteci olarak komşu ülkelerde yaşıyor. Suriye rejiminin geri alamadığı tek bölge, Türkiye’nin Hatay sınırında, El Kaideli militanların yoğunlukta olduğu, muhaliflerin elindeki İdlib. Vilayet, çoğu çatışmalardan kaçan Suriyeliler olmak üzere, 3 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor. Rejim güçleri, İdlib’deki operasyonunu bir aydan uzun süredir devam ettiriyor.
-ŞARTLAR-
Türkiye-Suriye sınırından 40 km uzakta devam eden çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler, zor koşullar altında yaşam savaşı veriyor. Hatay’ın Suriye sınırı boyunca uzanan hatta kurulan çadır kentlerde barınanlar, zorlu kış koşullarında, temel hizmetlerden yoksun yaşıyor. Alt yapısı olmayan kamplar, yağış olduğunda, çamurdan bir denize dönüşüyor. Zorunlu göçün en masum kurbanları ise çocuklar. Onlar, çamur içinde de olsa, çocukluklarını yaşamaya çalışıyor. Peki, anlatılanlar mı?
Maarat Al Numan’dan bölgeye gelen Um Wajıd, “Dışarda hava çok soğuk. Çamur nedeniyle kimse yürüyemiyor ve ben de dışarı çıkamıyorum. Koşullarımız bu. Hem Allah’tan, hem sizlerden yardım bekliyoruz” diyor.
İdlib’in kırsalından çadır kampa gelen bir diğer Suriyeli de, “Her yer çamur. Çocukları ısıtmak için zeytin yaprakları topluyoruz. 12 çocuğum var. Suyu buraya getirmek için omuzumda taşıyorum. Ekmeğimiz yok. Çamurun ortasında yaşayan 12 aile var. Durum son derece trajik” ifadelerini kullanıyor.
İdlib’deki evini terk etmek zorunda kalan bir başka Suriyeli de, “Koşullar çok trajik. Yağmur yağdığında, çamur dizimize kadar yükseliyor. Zeytin yapraklarıyla ısınıyoruz. Yakacak odunumuz yok. Suyu, omuzlarımızda taşıyoruz. Çünkü burada bize su getirecek bir traktör yok. Tıbbi yardıma ihtiyacı olanlar da var, ama…” ifadelerini kullanıyor.
İdlib’e yönelik saldırılar, Rusya’nın öncülüğünde, Nisan 2019’da başlamıştı. Bu saldırılar nedeniyle, Türkiye sınırına yakın bölgelere 500 bin kişinin geldiği belirtiliyor. Kurtarma ekipleri ve görgü tanıkları, bölgeye yönelik bombalamanın birçok köyü enkaz haline çevirdiğini ve onlarca tıbbi merkezin kapanmasına neden olduğunu kaydediyor.
-RİSK-
İdlib’i Ankara gündeminde bu denli tutan en önemli kısım, bölgedeki cihatçı – silahlı gruplar. Son dönemde artan çatışmalar ve Rusya destekli Suriye ordusunun ilerleyişi nedeniyle, binlerce cihatçı, Suriye hükümet güçlerinin ülkede isyancıların elinde kalan son bölge olan İdlib’i abluka altına almaya hazırlandığı bu dönemde Türkiye’ye sığınma planları yapıyor. Uzmanlar, Şam hükümetinin, Suriye’nin tamamının kontrolünü ele geçirmeye kararlı olduğu bu ortamda, Türkiye’nin sadece mültecilerin değil, ülke güvenliği için ciddi tehdit anlamına gelen köktendinci savaşçıların da akınına uğramasının an meselesi olduğu uyarısında bulunuyor.
Bu konuda geçmiş dönemde benzer bir uyarı, Araştırma firması Global Source Partners’dan, Uzman Atilla Yeşilada’dan gelmişti.
“Sınırdaki derme çatma mülteci kamplarında üst üste yığılan yarım milyon mülteci, çok büyük bir tehdit oluşturuyor. Eğer Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat, kuzeye ilerler ve İdlib’i ele geçirirse, bu insanlar Türkiye’ye kaçacak. Bu insanları kabul etmememizin hiçbir yolu yok. Buna ek olarak, belki 40, belki de 60 bin azılı köktendinci, mültecilerin arasına karışacak ve Türkiye’ye girecek. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığa daha da katkıda bulunacak.”
Uzman Atilla Yeşilada, İdlib kaynaklı bir akının ülke güvenliği açısından tam bir kabus anlamına gelebileceği uyarısında da bulunmuş, cihatçıların tespitinin bu anlamda zor olduğunun da altını çizmişti.
“Sakallarını keser, silahlarını bir yere saklarlar. O zaman bu insanların cihatçı olduğunu nasıl anlayacaksınız? Türkler Arapça konuşmuyor. Sınır devriye, polis, asker ve yetkililerimiz arasında Arapça konuşan personel yok. İstibarat örgütümüz olağanüstü bir iş çıkarmadığı sürece cihatçıların yarısından fazlası, hatta belki yüzde 75’i Türkiye’ye giriş yapacak!”
-GÜNDEMDE-
Yaşananları gündeme taşıyan isimlerden biri, Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdi. Mevcut riskleri gündemine almayan Ak Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdi’nin konuya ilişkin TBMM Genel Kurul konuşması ise şöyle:
“Türkiye, şu anda dünyada en fazla Suriyeliyi barındıran ülke olarak, 3 milyon 514 bin kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’deki Suriyelilerin çoğu, Suriye-Türkiye sınırına yakın olan bölgelerden gelmektedir. Bu bölgeler, aynı zamanda yoğun çatışmaların da olduğu bölgelerdir.
Esed güçlerinin, son günlerde, diğer ülkelerin hava desteğiyle İdlib’in güneydoğusundaki en büyük ilçesi olan Maaret El Numan’a ve çevresine hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucunda yüzlerce masum insan hayatını kaybederken, yüz binlerce insan da sınıra doğru akın etmeye başlamıştır.
Hatay Valiliğimiz, Jandarmamız, Emniyetimiz, AFAD Başkanlığımız, Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüz ve tüm kurumlarımızla, Hükûmetimiz, gerekli tedbirleri almış durumdadır. Gerekli tedbirler, ilgili kurumlar tarafından sürekli olarak güncellenmektedir. Ne İdlib’te, ne de güney sınırımızın diğer bölgelerinde hazırlıksız olduğumuz herhangi bir durum söz konusu değildir. Evlerini terk eden yüz binlerce Suriyeli, eşyalarını da taşıdıkları uzun araç konvoylarıyla, terörden arındırılan Fırat Kalkanı ile Zeytindalı bölgelerine göç etmektedir.”
-CİHATÇILAR!-
Bu konudaki en net uyarı ise, Hataylı Siyasetçi, HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç’tan geldi:
“Bugün, İdlib’te yoğunlaşmış olan savaşın sonucunda, Türkiye’ye akın akın gelenlerin kimisinin gerçekten sivil olan mülteciler olduğunu, ama önemli bir bölümünün de Selefi cihadist çetelerden oluştuğunu bilmekle birlikte, şunu söylemek durumundayız… Bu ülkede, Ankara ve İstanbul dahi güvenli değildir. Bugün, ‘İdlib’te çatışmasızlık bölgesi ilan edilecek’ adı altında bir rol üstlenildi, Türkiye, bu rolü yerine getiremedi. AKP iktidarı, bu rolün altında kaldı ve dolayısıyla bugün oturup şunu düşünmek zorundadır: İdlib’ten gelecek Selefi cihadist çetelerle bu ülkede ne yapacak?”
-2 MİLYON!-
Meclis’te konuya ilişkin konuşan ve Hatay sınırındaki kalabalık başlığında uyarılarda bulunan bir diğer isim ise İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan oldu. “Araştırma önergesini verdiğimiz 27 Ocakta, yani iki gün önce yerlerinden edilerek Türkiye sınırına dayanan sivil sayısı 450 bindi. Aradan iki gün geçti, bugün bu sayı 541 bine dayanmış durumda. Yani iki günde sınırımıza gelen İdlib’ten göçmen sayısı 91 bin artmış. Saldırıların yoğunlaşmasıyla, İdlib’in çeşitli bölgelerinden göç artarak devam ediyor. İdlib’in düşmesi hâlinde, bu sayının 2 milyona ulaşacağını öngörüyoruz” diyen Türkkan, şu uyarının altının çizdi:
“Bundan sonra, Türk devletinin çıkarları ve istikbali ile Suriye’de bulunan radikal grupların çıkarları ve istikbali arasında ayrım muhakemesini yapmak mecburiyetindesiniz. Aksi takdirde, tarih ve millet karşısında bunun bedelini ödeyemezsiniz. Yeni sığınmacı akınlarının önüne geçebilmek için İdlib’deki çatışmaları mutlak surette durdurmak ve buna yönelik bir dış politika izlemek zorundayız. Aksi takdirde, İdlib’den Türkiye’ye gelecek milyonlarca yeni göçün önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır.”  -Tamer Yazar-