Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sipariş İsviçre’den geldi

Taşlar ise doğadan Harbiyeli

Taşlar ise doğadan

Harbiyeli Mozaik Sanatçısı Mehmet Daşkapan : “Bu işi ya birebir yapacaksınız ya da yapmayacaksınız. Biz ilkinde duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz…”

Hatay Arkeoloji Müzesi’nin ağırlıklı kazı alanlarından biri olan Harbiye’de yaşayan ve atölyesinde de Roma dönemine ait çalışmalar ortaya koyan Mozaik Ustası Mehmet Daşkapan, “Bizlerin bu kentte değeri ne yazık ki çok bilinmiyor. Ama İsviçre’den dahi sipariş alıyoruz. Çünkü dünün Roma’sında hayata geçirilen mozaiklerin aslına bağlı kalarak, tamamen doğal taşlardan dünü anlatmaya devam ediyoruz” dedi.
-ROMA’NIN YOLU-
Çalışmalarını sık sık internet üzerinden paylaştığını söyleyen ve İsviçre’de yaşayan bir işadamının da bu yolla kendisine ulaştığını söyleyen Daşkapan, “Özellikle istenen mozaik, Zeugma Çingene Kızı mozaiği oldu. 80’e 120 cm ölçülerinde ki mozaiği biraz gecikmeli de olsa bitirip teslim ettim. Gerçekten de çok iyi bir çalışma oldu. Ama çalışmayı özel ve güzel kılan şey, mozaiğin tamamen doğal taşlardan hazırlanması oldu. Biliyorsunuz, ben, çalışmalarımda kullandığım taşları tamamiyle doğadan topladığım taşlarla biçimlendiriyorum. Bu, düne olan sadakatimle ilgili aslında. Çünkü Roma dönemi mozaikleri de bu şekilde yapılmış mozaikler. Bugün Müze’ye gidip de izlediğiniz tüm o mozaikler de bu şekilde hayata geçirilmiş mozaikler. Ben de, mozaiğe başladığım ilk günden bugüne aynı yolu izliyorum. Eski Roma’nın yolunu izliyorum… Tüm malzememi doğadan topluyorum. Ortaya çıkana talep ise bu anlamda beni mutlu ediyor. Yorgunluğumu unutturuyor” diye konuştu.
-ÖNEM VERİLMİYOR-
Şu ana kadar yapılmış en güzel Zeugma Çingene Kızı mozaiklerinden birini yapmış ve teslim etmiş olmaktan dolayı mutlu olduğunu söyleyen Mehmet Daşkapan, “Şu ana kadar Hollanda, Almanya ve Fransa’dan siparişler aldım. İsviçre sonuncusu oldu. Ama asıl üzüldüğüm nokta, bizlerin yaptığı bu işin kendi kentimizde çok değerinin bilinmiyor oluşu. Bizlere gereken önemin verilmiyor oluşu. Sanırım, ‘olsa da olur olmasa da’ şeklinde bir düşünce var burada… Ama sanattan anlayan çok ciddi bir kitle var Avrupa’da ve arada binlerce kilometrelik mesafe olmasına rağmen, ilgileri buraya kadar uzanıyor. Bu da ortaya konan emek adına oldukça umut verici diyebilirim. Ben her zaman tek bir şey söylerim ve söyle-meye de devam ediyorum… Bu işi ya birebir yapacaksınız ya da yapmayacaksınız. Biz ilkinde duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
-MÜZE VE MOZAİKLER-
2014 senesinin Aralık ayında açılmasının üzerinden oldukça uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen ikinci kısmı henüz ziyarete açılmayan ve eski Müze binasında da oldukça fazla mozaik eser barındırmaya devam eden Hatay Arkeoloji Müzesi için de konuşan Mehmet Daşkapan şu tespitini paylaştı:
“Şunu açıkça söylemek gerekiyor… zaman… Bugün, o gördüğünüz mozaiklerin dışında, depolarda bekletilen yığınla mozaik var. Ayrıca, yapılan çalışmalarla bulunmuş, ama yer yokluğu nedeniyle üzeri kapatılan birçok mozaik de… Binlerce metrekarelik mozaikten bahsediyorum. Bu birikme ya da gecikme, nasıl adlandırırsınız bilmiyorum ama, belki de ekip eksikliğinden belki de başka bir şeyden… Ama keşke, bu birikme ve gecikmeler olmasa. Daha iyi olmaz mıydı? Aslına bakarsanız, bu, Hatay’ın bir türlü bitmeyen trafik ve yol sorunu gibi. ‘Bir gün’ diyoruz ya hani, bu da öyle… ‘Bir gün…’
Uğur Mumcu Bulvarı’nda çıktığı söylenen mozaikler de bu sorunlarından bir tanesi… Sahi orada ne çıktı, hangi mozaikler gün yüzüne çıkarıldı, biliyor muyuz? Bilmiyoruz! Peki, kim açıklama yapıyor. Belediye! Tamam da, asıl açıklama yapması gereken kurumlar neden hiç konuşmuyor, soralım mı? Düşünsenize, ne bir haber var ne bir ayrıntı var. Sadece, ‘bulundu’ ve ‘transfer edilecek’ türden bilgiler var. Ama ne bulundu? Bilmiyoruz. Hiçbir şey bilmiyoruz. Ama niye bilmememiz isteniyor, bunu da bilmiyoruz.
Geçen gün bir turist geldi atölyeme ve bunu konuştuk. Bana soruyor, ‘orada ne bulundu’ diye… Ama verecek cevabımız ne yazık ki yok. Ne gelenlere ne de kendimize… Ne garip değil mi?”
-Tamer Yazar-