Hatayspor, kadro ve diziliş istikrarıyla Antalya maçına 4-1-4-1 dizilişiyle başladı. Dinlenmiş ve diri bir Abdulkadir’i orta sahaya koyup liderlik vermiş Özhan Hoca.
Soğukkanlı bir Burak Yılmaz, ilk yarı için geride takıma güven verdi ve geçiş ataklarını hazırladı. Penaltının Strandberg’e attırılması iyi bir karardı. Santrforun kendine güveni gelir, moral ve motivasyonu yükselir. Penaltıyı kurtararak kırılma anına izin vermeyen kaleci Erce, Hatayspor’un ikinci yarıya rahat ve moralli girmesini sağladı.
İlk yarıda çalışkan bir Fernandes, tecrübeli bir Abdulkadir ve golcü kimliğine bürünen bir Strandberg izledik. Özhan Hoca, ikinci yarıda nasıl oynanması gerektiğini mutlaka anlatmıştır.
İkinci yarıya 2-0 önde başlayan Hatayspor, Antalyaspor’un üç as oyuncusunu oyuna aldığını görmeliydi. Bununla beraber kontratağa yakalanmamalıydı, ama yakalandı.
Kilama yapayalnız kaldı; istem dışı bir hareketle topu elle kesince kırmızı kartla oyun dışında kaldı. İşte en büyük kırılma anı o an yaşandı. Takım halinde ikinci yarının hemen başında hücum etmek gerekir miydi?
Kilama, orta sahada niye tek kaldı? Bunları görerek ve düşünerek tekrar diyorum ki kontratağa yakalanmamalıydık.
Tabii 2-0’da maçı tutmak apayrı bir beceri gerektirir. Bu futbolcu çıktı, diğer futbolcu girdi değil, mesele 2-0 skorunu korumaktı. Ama hakemler takdir haklarını biraz Hatayspor’dan yana kullansalar iyi olur; Hatayspor sahipsiz değil!
AMA MAÇI TUTMALIYDIK!
YORUMLAR