Berkyürek, 1 Mayıs alanlarında işçilerin taleplerini haykırdı …
DİSK/Genel-İş Sendikası Hatay Şube Başkanı Yusuf Berkyürek, önceki gün coşkulu atmosferde gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamalarında, alanında işçilerin taleplerini haykırdı ve sömürüsüz, insan onuruna yaraşır bir yaşam istediklerini vurguladı.
Sendikalar, meslek odaları, siyasi partiler, dernekler, kadın kuruluşları ve çok sayıda sivil toplum örgütünün yer aldığı 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamasında Berkyürek, sömürüye, cinsiyetçi ve ırkçı gericiliğe, güvencesiz çalışma düzenine karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olduklarını söyledi.
Soframızdaki ekmek küçülüyor …
2019 1 Mayıs’ına işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik saldırıların giderek yoğunlaştığı bir dönemde girdiklerini belirten Berkyürek, Türkiye’nin kuralsız, güvencesiz çalışmanın kural haline getirildiği, emek piyasalarındaki en kötü çalışma biçimlerinin yasal statüye kavuşturularak yaygınlaştırıldığı, işsizliğin ‘ne iş olsa yaparım’ başlığında gizlenmeye çalışıldığı bir süreçten geçildiğini, sofralarındaki ekmeğin küçüldüğünü, yaşam koşullarının giderek bozulduğunu söyledi ve şunlara değindi: “İşçi sınıfı açısından krizin kendisini işsizlikle gösterdiği, işçilerin ekmeğinin her ay daha da küçüldüğü, vergi yükünün işçi sınıfına yüklendiği, sefalet ücreti olan asgari ücretle işçilerin kirasını ve faturalarını ödemekte zorlandığı, tanzim satış kuyruklarında yurttaşların sıra olduğu bir dönemde gidilen bu seçimlerde iktidar bloğu işçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı büyük şehirlerde, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yenilgiye uğradı. Ülkemiz açısından hukukun üstünlüğü ilkesinin yok sayıldığı, demokratik işleyişin tıkandığı bir süreçte alınan bu seçim sonuçları aynı zamanda halkın demokrasi talebinin de bir yansımasıydı. İşte böyle bir ortamda 1 Mayısta eşitlik, adalet, demokrasi ve barış filizlerimizi büyüterek alanlarda yaşasın 1 Mayıs diye bir ağızdan haykırıyoruz.
İnsanca yaşayabileceğimiz bir ücret ve sosyal haklarımızı istiyoruz. İnsanca çalışmak ve yaşamak için haklarımızı biliyoruz: Grev, örgütlenme ve toplusözleşme hakkımızı uluslararası standartlara uygun olarak kesintisiz, engelsiz, yasaksız kullanmak!.. Kaza/fıtrat adı altında çalışırken ölmek, sakat kalmak, hastalanmak istemiyoruz. Kıdem tazminatımızın gaspına, Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemine, doğanın ve kentlerin yağmalanmasına karşı çıkıyoruz.”
Kadro talebi karşılanmadı …
Yine toplumun kutuplaştırılmak istenerek son günlerde yürekleri acıtan vicdanları sızlatan gelişmelerin yaşandığını söyleyen Bekyürek, “Çocuklar ölmesin diyen Ayşe öğretmeni cezaevine gönderen zihniyet, Ana muhalefet Partisi Genel Başkanına linç girişimini demokratik hak diye savunuyor. İşte tam da bu yüzden 1 Mayıs’ta en gür sesimizle bir daha haykırmak gerekiyor.
İşçi Sınıfı Hakları İçin Mücadele Ediyor! Taşeronluk sistemine karşı verdiğimiz güvenceli kamu istihdamı mücadelesi kamuda personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarının yasaklanması ile sonuçlandı, ancak belediyelerde çalışan işçilerin haklı ve meşru kadro talebi karşılanmadı. Kamu istihdamı KHK ile düzenlenemez dedik dinletemedik ve yapılan düzenleme ile eşitsiz ve ayrımcı sonuçlar ortaya çıktı. Geçiş yapılan işçilerin özgür toplu sözleşme hakları askıya alındı, 4+4 zulmüne mahkum edildi. Belediye şirket işçilerinin ilave tediye alacakları gasp edildi.
Bir yandan yüksek enflasyon, diğer yandan yüksek işsizlik ve bununla birlikte görülen ekonomideki küçülme işçi sınıfının geçim derdini büyütüyor. İşsizlik sürekli artıyor. İşsiz sayısı son bir yılda bir milyon kişi arttı, istihdam 633 bin kişi azaldı. İşsiz sayısı 7 milyonu aştı. İşsizlik fonu işverenleri ve bankaları kurtarmak için kullanılıyor. Kıdem tazminat fonu kurularak kazanılmış hakkımız gasp edilmek istenmektedir. Bu fonla iktidar kendisine kaynak yaratmak istemektedir. Ama direnerek buna asla izin vermeyeceğiz” dedi.
Hasırcı: Krizin bedelini halk ödemeyecek …
Eğitim-Sen Hatay Şubesi Örgütlenme Sekreteri Hizam Hasırcı’da, kutlama etkinliğinde yaptığı konuşmada, iktidarın uygulamalarını eleştirdi ve şunlara değindi: “Yaşanan ekonomik krizi halka ve emekçilere yükleyerek aşımıza ve işimize müdahale ederek gidermeye çalışan iktidara krizin bedelini halk ödemeyecek demiştik ve demeye devam ediyoruz. Başta eğitim, sağlık olmak üzere tüm alanlarda hedeflerine ulaşmak için bütün olanaklarını seferber etmiş durumdadır. Hepimizin bildiği gibi KHK ile kendi gibi düşünmeyen kesimi hukuksuz bir biçimde ihraç ederek açlık ile terbiye etmeye çalışan iktidara karşı adalet mücadelemizi ısrarla devam ettiriyoruz. KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin sorunu tüm emekçilerin ve halkımızın sorunudur. Son 10 gün içinde KHK ile ihraç edilmiş 2 kamu emekçisini, 2 onurlu insanı kaybettik. Ataması yapılmayan öğretmenlerin inşaatlarda, fabrikalarda iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini yada intihar ederek yaşamına son verdiğini hepimiz duyuyoruz. Ataması yapılmayıp intihar eden 48 öğretmen var. Bunların tek sebebi siyasi iktidarın uygulamalarıdır.
Herkesin bildiği gibi AKP iktidarı biz öğretmenlere güvencesiz, esnek ve performansa dayalı bir değerlendirme getiriliyor. Bizler, yani bilimsel laik eğitimi savunan öğretmenler okullardan atılmak isteniyor. Bu sadece kamu emekçisinin sorunu değil, gerici eğitimi red eden herkesin sorunu. Hep birlikte örgütlenelim, mücadele edelim, kazanalım.
Çocuk istismarının sık sık yaşandığı bir dönemde, yasa dışı olarak açılan evlerin kapısına kilit vurulması, evleri açan vakıf ve derneklerin kapatılması için mücadele etmeliyiz. Adli tıp verilerine göre ortalama her ay 640 çocuk istismara uğramaktadır. Ülkemizde her yıl 36 bin çocuk gelin vakası yaşanmaktadır.
Adalet istiyoruz …
Somada 301 maden emekçisinin katliamından sorumlu patronu aklayan yargı kararına karşı adalet istiyoruz. Soma’nın halkın Avukatları ÇHD üyelerine adalet istiyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek haksız, hukuksuz yere ihraç edilen kamu emekçileri için adalet istiyoruz. Sokaklarda katledilen kadınlar, istismara uğrayan çocuklar için adalet istiyoruz. Kuşun, kurdun, yerdeki karıncanın yaşam hakkının gasp edilmesine yani doğanın talan edilmesine karşı adalet istiyoruz. Kendi ülkesinde yasaklanan halkın sanatçı ve aydınları için adalet istiyoruz. Bilimsel temellere dayanmayan, evrensel hukuk kuralları çiğnenerek yapılan yargılamalarla hapishanelere doldurulan halkımızın onurlu evlatları için adalet istiyoruz.” -Mehmet ÖZGÜN-