Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Son Rapor’un Aksine,

‘Dönüşler Başlamış’! Hacettepe Üniversitesi

‘Dönüşler Başlamış’!

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-IGAM işbirliğinde gerçekleşen ‘Suriyeliler Barometresi 2017 Çalışması’, sığınmacıların kalıcılığına işaret etmişti.Hatay’dan Kilis’e uzanan hatta milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapan sınır illerinin merakla izlediği son açıklama ise İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nden!

Aralarında Hatay’ın da olduğu 26 ilde 2.089 T.C. Vatandaşı, 10 ilde ise 1.235 Suriyeli hane (7.591 kişi) ile yapılan görüşmelerle ortaya çıkan son araştırma (Suriyeliler Barometresi 2017 Çalışması); Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-IGAM işbirliğinde gerçekleşmiş, araştırmada imzası olan Prof. Dr. M. Murat Erdoğan’ın tabiriyle, “Suriyelilerin Türkiye’deki kalıcılık eğilimleri artık geriye dönüşü neredeyse imkansız bir şekilde güçlenmiş durumda” ifadesine yer verilmişti.
Yüz binlerce Suriyeli sığınmacıya kent merkezlerinde ev sahipliği yapmak durumunda kalan Hatay kamuoyunun yakından izlediği bu sürece dair konuşan son isim, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Vekili Abdullah Ayaz oldu. Hatay ve diğer illerde biriken Suriyeli sığınmacı kalabalığına dair konuşan Ayaz, Türkiye’de şu anda 3 milyon 567 bin Suriyelinin yaşadığını söylerken, son Araştırma Raporu’nun tespitinden biraz daha farklı olarak, Suriye’de güvenliğin sağlandığı bölgelere dönüşlerin sürdüğünü belirtmiş.
-DÖNÜŞLER BAŞLADI!-
Şu ana kadar, “Türkiye’deki Suriyeli Mülteciler” başlığına en detaylı biçimde yaklaşan Suriyeliler Barometresi 2017 Çalışması’nın Mimarı Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Vekili Abdullah Ayaz’ın kamuoyuna yansıyan ifadelerinin aksine çarpıcı bir tespit yapmış ve şunları söylemişti:
“Ekim 2017 itibari ile sayıları 3,3 milyonu aşan ve yoğun olarak sınır bölgelerinde yaşasalar da, Türkiye’nin tamamına yayılmış olan Suriyelilerin Türkiye’deki kalıcılık eğilimleri, artık geriye dönüşü neredeyse imkansız bir şekilde güçlenmektedir. Kısa bir zaman içinde Suriye’deki savaş bitse de, sosyolojik gerçeklik siyasi planları aşarak baskın bir biçimde kendini hissettirmektedir. Bu durum, geleceğin huzurlu Türkiye’sinin –çok güçlü bir ihtimalle milyonlarca Suriyeli ile birlikte- nasıl sağlanacağına dair düşünmeyi ve politikalar üretmeyi zorunlu kılmaktadır.”
2017 senesinin sonlarında yayınlanan Rapor’dan birkaç ay sonra yaşanan bugünkü değişim ise oldukça çarpıcı! Zira bu konuda son bilgileri paylaşan Abdullah Ayaz, ilerleyen dönemde dönüşlerin daha da artmasını beklediklerini ifade ederken, özellikle Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarının ardından Suriyelilerin dönüşlerinde artış yaşandığını dile getirdi.
Ayaz’ın tespitleri ve paylaşımı şöyle:
“Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’ndan sonra 162 binden fazla Suriyeli, güvenliği sağlanan bölgelere dönüş yaptı. Suriyelilerin bu harekatlardan sonra çok daha hızlı bir şekilde eski yurtlarına döndüklerini görüyoruz.”
-DÖNÜŞE TEŞVİK-
Bu konuda yapılan son açıklamanın ortaya koyduğu bir diğer çarpıcı detay ise, Zeytin Dalı Harekatı’ndan sonra Afrin’in yeniden yaşanabilir hale gelmesi ve Suriyeli ailelerin dönüşlerini sağlama konusunda İçişleri Bakanlığı’nın tüm birimlerinin de bu yönde çalışmalar yürütmeye başlaması… Bu ise, ‘kalıcılığı yönünde’ tespitler yapılan Suriyeliler konusunda Hükümet birimlerinin ‘geri dönüşleri’ sağlama adına ciddi çalışmalar içerisinde olduğunu gösteriyor. Ve bu süreç, Hatay’dan Kilis’e uzanan sınır hattında biriken ‘sığınmacı’ kalabalığına ve sorunlarına çözüm üretme konusunda tıkanan iller açısından uzun vadede memnuniyet verici bir durum yaratıyor.
-GÖÇ İDARESİ-
Şu aşamada Afrin merkezli süren çalışmalara işaret eden ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü olarak buna her türlü katkıyı sağladıklarını vurgulayan Abdullah Ayaz, “Gönüllülük esasına göre Afrin’e dönüş yapmak isteyen Suriyelilerle ilgili olarak tespit çalışmalarımızı yaptık. Onlarla tek tek iletişime geçerek kendilerine gereken desteği ve kolaylığı sağlayacağımızı söyledik” ifadelerini kullandı.
Konuya ilişkin olarak AA’nın derlediği ve paylaştığı bilgilere göre, Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaşanan bazı sorunlar da yapılan çalışmalarla çözüme ulaştırılıyor. Bu konuda konuşan ve Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye ilk geldiklerinde tutulan kayıtlarda altyapı yetersizliklerinden kaynaklanan bazı eksiklerin olduğuna işaret eden Ayaz, bilgilerdeki eksiklerin giderilmesi amacıyla Ocak ayında “Suriyelilerin Kayıtlarının Güncellenmesi Projesi”ni başlattıklarını hatırlattı. Ayaz, projenin, ellerindeki insan kaynağını çok daha iyi bir şekilde değerlendirmelerine imkan sağlayacağını da vurgulayarak şunları kaydetti:
“1,5 milyon Suriyelinin kayıtlarını güncelledik. Bu projeyle daha sağlıklı bir veri tabanına sahip olacağız. İlgili kurum, kuruluş ve paydaşlarımızla bu verileri paylaşma imkanımız olacak. İnşallah bir aksilik olmazsa kısa sürede projeyi tamamlayıp Suriyelilerin tüm detaylarına sahip olmayı hedefliyoruz.”
-YANLIŞ ALGI-
2011 senesinde Suriye’de yaşanan iç çatışmaların ardından başlayan kitlesel göçler sonucunda Türkiye’ye sığınan sığınmacı kalabalığının ‘kamplar dışında’ yeni yaşam alanları yaratması noktasında ciddi sorunlar yaşanmış ve ardından ‘patlak veren’ toplumsal ve ekonomik problemler ise bazı ön yargıları beraberinde getirmişti. Bu konuda medyaya yansıyan ‘yanlış haberlerin’ ciddi bir kalabalık yarattığına işaret eden Abdullah Ayaz, Suriyeli sığınmacılarla ilgili olarak “telefon faturaları ödeniyor, maaş veriliyor, ev satın alınıyor, üniversiteye sınavsız giriyor” gibi doğru olmayan haberlerin sosyal medyada yer aldığını anımsattı.
-BİLGİ KİRLİLİĞİ-
Ayaz, açıklamasına devamla şunları söyledi:
“Geri Gönderme Merkezlerinde kalan düzensiz göçmenlerin özellikle kendi konsolosluklarıyla iletişime geçerek sınır dışı prosedürlerini hızlandırmalarını sağlamak, aynı zamanda da insani bir hakkı karşılamak amacıyla AB fonundan alım yapmak için çıktığımız ‘Telefon Kartı İhalesi’ bazı basın yayın organlarında ‘Suriyelilerin telefon faturalarını da biz ödüyoruz’ şeklinde yer aldı. Söz konusu haberin gerçeklikle alakası yok. Söz konusu ihale Geri Gönderme Merkezlerinde sınır dışı edilmek üzere tutulan ve parası olmayan sığınmacılara AB fonundan temin ettiğimiz bir kaynak vasıtasıyla telefon kartı alımından ibaretti.
Buna ilave olarak, ‘ev verilecek ve maaş bağlanacak’ gibi başka yalan ve yanlış haberler de var. Bunların hiçbirisi doğru değil. Suriyelilere ödenen herhangi bir maaş söz konusu değil. Bir kere TOKİ’den ev sahibi olmak için Türk vatandaşı olmak gerekiyor. Bugüne kadar Suriyelilere veya başka bir yabancıya TOKİ tarafından bedelsiz bir ev verilmesi de söz konusu değil. Sınavsız olarak üniversiteye girdikleri haberleri hakkında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın da açıklamaları oldu. Yabancı öğrenciler hangi prosedüre tabiyse, Suriyeli öğrenciler de Türk üniversitelerinde eğitim görmek istiyorsa aynı prosedürü izlemek durumunda. Suriyelilere
ya da başka yabancılara kendi vatandaşlarımızdan daha fazla ya da farklı bir hizmet sunmuyoruz.”
-RAPOR’UN ANLATTIĞI!-
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Vekili Abdullah Ayaz tarafından ‘Suriyelilerin’ geri dönüşlerine dair verilen bu son bilgi, 2017 tarihli Rapor’un tespitlerini ne kadar geride bırakır, henüz net değil. Ancak Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-IGAM işbirliğinde gerçekleşen Suriyeliler Barometresi 2017 Çalışması’nın şu çarpıcı kısmı hala akıllarda…
“Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri ihtimali artık çok küçük bir ihtimale dönüşmüştür. Ülkeleri yıkıma uğrayan, güven ve istikrarın kolay gelemeyeceği Suriye’ye dönüş, bazı bölgelerde devlet dışı aktörlerle yapılan mücadele üzerinden umut yaratsa da, etkisi son derece sınırlı kalmaktadır. Ancak en az ‘geri dönüş’ kadar Suriyeliler için Türkiye’de yeniden bir ‘yerleştirme politikası’ yapılması da imkansızlaşmıştır. Türkiye’nin tamamına yayılan ve yeni hayatlarını inşa eden Suriyelilerin, çok ciddi güvenlik nedenleri ve küçük gruplarla sınırlı kalması dışında iradeleri haricinde bulundukları yerlerden alınmaları artık kolay gerçekleştirilecek bir politika değildir. Toplumdaki yaygın beklenti olan, ‘Suriyelilerin toplumdan izole edilerek, kamplarda, özel inşa edilmiş kentlerde veya tampon bölgeler gibi alternatif yerlerde yaşamalarını sağlamak’ ise ne vicdani ne de uygulanabilir değildir…” -Tamer Yazar-