Moskova’da üç dışişleri bakanının yaptığı toplantı sonucu yayınlanan bildiri dikkatle okunmalı ve değerlendirilmelidir.
Moskova’da Türk, Rus ve İran dışişleri bakanları arasında yapılan toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiri, ileriki günlerde yaklaşık altı yıldır devam eden Suriye iç savaşının sonuna doğru yaklaşıldığının işaretleri olarak kabul edilmelidir.
Bilindiği gibi bundan yaklaşık altı yıl önce Suriye’deki iç çatışma başlamış başka bir anlatım ile başlatılmış idi.
Özellikle batı dünyasının Ortadoğu üzerindeki projelerinin bir ayağı olan Suriye’deki rejim değişikliği ve bunun sonucu olarak Suriye’nin bölünmesi planları, beklenildiği gibi yürümemiş, Suriye rejimi yıkılmamış, Beşşar Esad görev başında kalmayı sürdürmek suretiyle batılıların heveslerinin kursaklarında kalmasına neden olmuş idi.
İç karışıklık çıkmazdan önce, yaklaşık 910 km lik bir sınır komşuluğumuz olan Suriye ile çok iyi ilişkiler içerisindeydik. Birçok kez yazdığımız ve hatırlattığımız üzere Suriye ile karşılıklı vize muafiyeti sağlanmış, Şam’da ortak Bakanlar kurulu toplantısı yapılmış, Halep’te futbol maçı düzenlenmiş, kardeşim Esad söylemleri sık sık gündeme getirilmiş, iş adamlarımız Suriye’de önemli yatırımlar yapmış, karşılıklı ticari ilişkilerimiz üst düzeye ulaşmış idi.
Yanlış bir değerlendirme ve Batı dünyasının Ortadoğu üzerindeki beklentilerine destek veren bir dış politika sonucu Suriye ile ilişkilerimiz tamamen bozulmuş ve bugünlere gelinmiştir.
Bozulan ilişkilerden sonrada, Suriye içerisinde Güney sınırlarımız boyunca PKK destekli PYD-YPG terör örgütünün denetiminde kantonlar oluşturulmuş ve bu kantonların birleştirilmesi amacıyla hareketler başlatılmıştır.
Bu oluşumun Türkiye’nin bütünlüğüne büyük zararlar vereceği ortaya çıktığı içinde oluşan üç kantonun birleştirilmesi yolundaki hareketlere izin verilmeyeceği ve gerekirse de bir müdahalede bulunulacağı açıkça dile getirilmiş, sonunda da “Fırat Kalkanı” harekâtı başlatılmış idi.
Bu harekât sonucu üç kantonun birleştirilmesi çalışmaları akamete uğratılmış ve böylece ülkemiz için oluşabilecek olan tehlikenin önüne geçilmiştir.
Ancak Suriye sorununun çözümü bununla bitmiyor.
Suriye’deki iç çatışma çıkmazdan önce Güney sınırlarımızda böyle bir tehlike söz konusu değildi. Öyle ki, güney sınırlarımızın mayınlardan temizlenmesi suretiyle tarıma açılması yolunda önemli adımlar bile atılmış idi.
Ama atılan yanlış adımlar sonucu güney sınırlarımız bırakın tarıma açılmayı en tehlikeli bölgeler haline geldi.
İşte bu aşamalardan sonra tehlikenin farkına varılma suretiyle çözüm yolları aranmaya ve üretilmeye başlandı.
Rusya’nın Suriye üzerinde önemli bir ağırlığının olduğu ortaya çıktı. Esasen atılan yanlış adımlar Rusya’nın Suriye’de söz sahibi olmasına neden olmuştur.
Ancak batı dünyasının hesaplarının yanlışlığı ortaya çıktığı, Beşşar Esad yönetiminin sonlandırılmasının bu aşamada zor olduğu görülüp anlaşıldığı için , başta ABD olmak üzere Batı dünyası politika değişikliği yapma yoluna gittiler.
Uygulanan Suriye politikasının ülkemize de zarar verdiği ve yanlış olduğu nihayet anlaşıldıktan sonra çözüm için Rusya ve İran’la ortak görüşmeler yapma yoluna gidildi. Bu bağlamda geçtiğimiz hafta Moskova’da yapılan üçlü toplantı sonucu 8 maddelik bir “Moskova bildirisinin” kabul edildiği tüm dünyaya duyuruldu.
Bu bildiri dikkatle incelendiğinde, Suriye politikasında önemli değişiklikler yapılacağı ve Suriye sorunun çözümü için sona yaklaşıldığı açıkça anlaşılacaktır.
Ne deniliyor Moskova Bildirisinde?.. Şunlar ifade ediliyor: “İran, Rusya ve Türkiye çok sayıda etnik yapı barındıran, çok dinli, mezhepçi olmayan, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyetinin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygılarını bir kez daha ifade eder” denildikten ve “Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasında Türkiye, Rusya ve İran’ın garantör olacağı” ifade edildikten sonra diğer maddelerde de ne gibi ortak kararlar alınıp uygulamaya konulabileceği sıralanıyor ve sonrada Astana’da, Kazakistan’ın ev sahipliğinde konu ile ilgili bir toplantı yapılması önerisinin de not edildiği vurgulanıyor.
Moskova bildirisinden açıkça anlaşıldığına göre, Beşşar Esad’ın yönetimden gitmesi yolunda bir şartın, ön koşul olarak ortaya konulmadığı ve aksine bu yönetimle karşılıklı görüşmelerin yapılabileceği doğrultusunda görüş birliğine varıldığı anlaşılmaktadır.
Bu olumlu bir adımdır. “Özellikle dış siyasette katı kurallar hiçbir zaman geçerli olamaz. Koşullara göre uygulanan politikada değişiklik yapılabilir. Hatadan dönmek bir erdemliliktir. Zararın neresinden dönülürse kârdır.”
“ Olan olmuştur. Milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Hiç olmazsa bundan sonra çatışmalar dursun, Suriye’nin birlik ve bütünlüğü sağlansın ,bu yoldaki çabalara destek verilsin”
Bu nedenle Moskova bildirisini olumlu karşılıyoruz. Suriye sorununun çözümünde sona yaklaşıldığı kanısındayız.
“ Diliyoruz ki daha fazla kan akıtılmadan, daha fazla kin ve nefret tohumları saçılmadan sorun çözülür. Suriye eski günlerine kavuşur. Böylece bizim güney sınırlarımız yeniden güvenli hale gelir, ilişkiler kısa sürede normale döner….”