Deprem öncesi alınması gereken tedbirler konusunda neredeyiz? Riskli yapı envanteri çıkartıldı mı? Kentsel dönüşüme tabi binalarda durum ne oldu? Dönüşümün güçlendirme kısmında neler yaşandı? Uzmanların, “deprem olmadan önce riski yönetmemiz lazım”yönündeki uyarısında, ne kadar koordineli çalışıyoruz? En çok da… Deprem Toplanma Alanlarımız! Sahi, onlar nerede?
Manisa, Ankara, Elazığ derken, son depremle sarsılan Hatay da kendi sorularını raftan indirenler arasına katıldı. Peki, sıraladığımız soruların cevapları bağlamında neredeyiz? Hızla şehirleşen Antakya özelinde, olası bir depremin ardından, toplanma alanlarımızın nerede olduğunu biliyor muyuz?
Geçtiğimiz günlerde ‘deprem vergileri’ bağlamında kamuoyu gündemine taşınan Oyuncu Berna Laçin de benzer bir soruyu sosyal medya hesapları üzerinden takipçileri ile paylaşırken, “Ben sadece, şeffaf bir şekilde bu verilerin paylaşılmasını istedim. Bu, benim, vatandaş olarak hakkım. Depreme hazırlıklı mıyız, değil miyiz bilmek istiyorum. Ben, kendim, depreme karşı hazırlıklı olmayı istiyorum, ama deprem toplanma alanını bile bilmiyorum. Belirlenen alana da baktığımda, bana çok emniyetli görünmüyor. Bunun sorulması Anayasal hak. Daha önceden de soruyorduk, ‘ne gerek var’ diyorlardı. Şimdi deprem olunca soruyoruz, yine ‘ne gerek var’ diyorlar. Ben, sorumun yanıtını bekliyorum hala” değerlendirmesinde bulunmuş, Antakya özelindeki benzer soruları da bir bakıma hatırlatmıştı.
BELKİ DE YOK!-
Benzer bir soruyu bizler de uzun bir süredir soruyoruz! Aslında aynı soruya karşılık verdikleri cevapları bizlerle paylaşan kent insanı devam etsin bundan sonrasını…
G.Ö. >> Elazığ depremi hepimize çok şey anlattı. Ama bizlere anlatılmayanları da hatırlattı. İfade ettiğiniz şeyi ben de bilmiyorum. Aslında bu tür bir bilginin resmi anlamda paylaşılması ve vatandaşın da bu konuda bilgi sahibi olması gerekmez mi? Belki de Berna Laçin’in dediği gibidir durum! Soruyoruz ama, onlar da ‘ne gerek var’ diye düşünüyorlar. Aslında aklımdakini söyleyeyim mi size? Belki de deprem toplanma alanları yoktur! Olmayan bir şeyi de paylaşamıyorlardır!
Y.C. >> Eskiden, eski denen Antakya en güvenli alandı. Şimdilerde orası da batı Antakya gibi beton binalarla doldu. Zaten harap halde. Ama hepsinden öte, ben en çok Asi Nehri için korkarım! Yeşil peyzaj alanları içine o kocaman demirden reklam panolarını yerleştirmiyorlar mı tek tek… Sahi düşünmüyorlar mı, onların yarattığı ağırlığı? Biz hep görsel kısmını konuşup tartışıyoruz da… Yarattıkları ağırlık, o alanı zorlamıyor mu sanıyoruz?
U.L. >> Deprem toplanma alanları diye bir alanımız olduğunu düşünmüyorum ama… Geçen gün eski belediye hizmet binasının önünden geçerken, bir şey okuduğumu hatırlıyorum! ‘Acil Toplanma Alanı’ diye bir ifade! Dediğiniz şey bu mu? Eğer bu o ise, Cumhuriyet Anıtı mı bizim deprem toplanma alanımız? Anlamadım!
F.Z. >> O kadar bina dikip duruyoruz ki Antakya’da, şu iki dağ arasındaki bu kadar insanın, deprem anında kaçabilecek bir alana sahip olduğunu düşünmüyorum. Neresi olabilir ki? Tepeden fotoğraflarına bakınca, iki yeşil alanı kalmış bu şehrin ve o yeşil alanlarından birinin bu kentin şehir mezarlığı olması bizlere bir şeyler anlatmalı mı?
P.Z. >> Benim Milli Eğitim’den isteğim, okullarda, olası bir deprem anında çocuklara sık sık ‘ne yapmalarını’ öğütleyen uygulamalı eğitimler versinler.
Y.M. >> Deprem ülkesiyiz, ama bu bir kader mi? Değil! Ölüm illaki, ama yaşananları ‘kader’ diye geçiştirirseniz, yanlışları da beraberinde getirirsiniz. Elazığ’ın köylerinde, derme çatma, toprak ve taş evlerin hallerini izledik. Tamamen yıkılmış evleri izledik. Bu bir kader mi? Yaşanan yoksulluk, çaresizlik yıllardır dile geliyormuş, ama umursamamış kimse! Eğer bu kaderse, ben bu kaderde değilim! Bence bu durumu bize ‘kader’ diye yutturmaya çalışanlar, Japonya’ya gidip ders alsınlar.
J.P. >> Sektör içinde olan biri olarak şunu ifade edeyim öncelikle! Ocak 2019’dan itibaren, inşaatta kullanılan betonun içine çip yerleştirilerek, beton kalitesinin elektronik ortamda takip edilmesinin önünü açan bir uygulama başlatıldı. Ama sorun şu ki, bu kentte bu uygulamayı kaç bina takip ediyordur sahi? Aslında hepsinden daha korkutucu olanı da, imar affı! Tabi biz buna “İmar Barışı” diyoruz! Kulağa güzel geliyor! Böylece gerçeğimizden de uzaklaşıyoruz!
-ÇİPLİ BETON!-
Bahse konu uygulamada; Şantiyelerde dökülen betonların kalitesini kontrol etmek için, dökülen betonun farklı bölümlerine çipler yerleştiriliyor. Çip sayesinde; betonun kırımının ne zaman yapıldığı, hangi kalitede döküm yapıldığı, hangi mühendis tarafından kontrol edildiği, hangi laboratuvarda denetimi yapıldığı elektronik ortamda kayıt altına alınıyor.
-NE YAPMALI?-
Antakya’da, “deprem toplanma alanları” konusundaki vatandaş sorgusuna kurumsal cevap bekleyenlerin “deprem öncesi yapılması gerekenler” başlığındaki sorularına cevabımızı ise maddeleyelim.
(1) İlk olarak, bir acil durum kiti hazırlamanız ve bir de yakınlarınızla iletişime geçebilmeniz için bir plan kurmanız gerekiyor. Deprem çantalarında olması gerekenler arasında, ilk sırada düdük var. Diğerleri de sırasıyla; İlk yardım çantası, ilaçlar, cep telefonu, radyo, fener, giysi…
(2) Rafların, duvarlara sıkı bir şekilde bağlı olduğundan emin olunuz.
(3) Büyük ya da ağır objeleri rafların en alt kısımlarına yerleştiriniz. Böylece deprem esnasında bu objeler üzerinize düşmez.
(4) Cam gibi kırılabilecek objeleri, dolapların en altına yerleştiriniz.
(5) Duvara asılan resimlerinizin ve aynalarınızın sağlam bir şekilde yerleştirildiğinden ve yatak, kanepe ya da insanların oturabileceği yerlerden uzak olduğundan emin olunuz.
(6) Yanma riski taşıyan elektrik kabloların ve gaz bağlantıların düzgün olduğundan emin olunuz. Tamir edilmeleri şart ise ve bu konuda bir deneyiminiz yoksa, kendiniz tamir etmeye kalkışmayınız ve gerekirse bir uzman çağrınız.
(7) Olası gaz ya da su sızıntısı için esnek boruları tercih ediniz. Çünkü bunlar, kırılmaya daha dayanıklıdırlar.
(8) Su ısıtıcının, buzdolabın, ocağın ve gaz bağlantısı olan cihazların, duvara ve yere bağlı ve sabit olduğundan emin olunuz.
(9) Tavanda ve temelde derin çatlaklar varsa, tamir ettiriniz. Bir uzmandan yapıyla ilgili strüktürel kusurların olup olmadığı konusunda bilgiler alınız.
(10) Yanabilme özelliğine sahip ürünleri, kilitleri olan dolapların içerisinde tutunuz.
(11) Kaldığınız yerde güvenli yerleri belirleyin. Bunlar, iç duvarlar ya da dayanıklı masalar olabilir. Bu yerleri aklınızda daima bulundurunuz.
(12) En yakın deprem toplanma alanını tespit edin. Bu alana nasıl ulaşabileceğinizi önceden bilin.
(13) Masaların altına girdiğiniz zaman, tutunun. Bu, “Çök, Kapan ve Tutun” tekniği olarak bilinir. Hem ülkemizdeki afet kurumu olan AFAD, hem de uluslararası uzmanlar, bu yöntemin hayatta kalmanın en iyi yöntemi olduğunda hemfikirdir ve önermektedir. Ancak masa gibi kırılabilecek cisimlerin altına girmektense, kanepe gibi daha sağlam mobilyaların yanlarına cenin pozisyonunda yatarak, yaşam üçgeni denen geometriyi oluşturabilirsiniz.
-ÖZETLE!-
Hatay Valiliği’nin kurumsal web sitesinde yer alan ifadede geçtiği gibi… “Antakya, tarih boyunca depremlerle en çok yıkılmış şehirlerden biri.” Son Elazığ depremi, bunu bizlere bir kez daha hatırlattı. Hatırlatırken de, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın kırmızı ile çizilmiş ‘uyarı’ halinin en ucunda durduğumuzu ve cevapsız kalan sorularımızın çokluğunu da! En çok da, deprem toplanma alanlarımızı!
Sahi, nerede onlar? Bir listemiz var mı? Adresleri belli mi? Peki, birileri bu adresleri bizlerle paylaşır mı? -Tamer Yazar-