soralım sormasına da… en çok Bahçeli’ye soralım…

1’le başladık, 15’e kadar geldik, ama eksile eksile geldik, birbirimizden eksilte eksilte geldik… HERKES için olması gereken Anayasa’yı, iki Parti’nin Meclis’teki aritmetik kalabalığıyla omuzladık… Diğer Partilerin muhalif çağrılarının arkasında duran milyonları dinlemedik… O yüzden o ‘HERKES’ oldu ‘BİR KISIM’,

ama bundan da rahatsız olmadık…

Hem de hiç… !

19.Madde’ye kadar bu şekilde gidecek anlaşılan, kavga ede ede gidecek, Meclis konuşma kürsülerini işgal ede ede gidecek, hatta kürsü mikrofonlarını söke söke gidecek, ağza alınmayacak küfürleri savura savura gidecek ve sonunda da, bir kesimi MUTLU edecek bir ÜLKE ANAYASASI çıkacak…

Peki, sonra ?

Hepsinden sonra ?

MUTLU olacak mıyız ?

İçinde HERKES’in olmadığı bir Anayasa’dan mutlu olacak mıyız ?

Aslında bu soruyu en çok da MHP’ye soralım, Lideri Devlet Bahçeli’ye soralım, Meclis aritmetiğine verdiği destekle o HERKES’i BİR KISIM haline getiren Bahçeli’ye soralım, NE DEĞİŞTİ diye soralım, düne kadar KARŞISINDA olduğu şeyi bugün niye OMUZLADIĞINI soralım, Meclis’in ortak bir mutabakata varamadığı bir HALK (!) Anayasası için neden bu kadar ISRAR ettiğini soralım…

Ama en çok da…

Parlamento’nun geldiği halin ardından seslendirilen olası bir ERKEN SEÇİM tablosunda BARAJ altı kalmaktan nasıl kurtulacağını soralım, verdiği desteğin kendi tabanında yarattığı rahatsızlığı soralım, SORALIM ve HATIRLATALIM, ‘dün ne demişti’ kısmına da şöyle bir yakından bakalım…

Başlayalım mı ?

Tarihler, 9 Mayıs 2015’i gösteriyor…

Seçim mitinginde konuşuyor, Bahçeli…

“Başkanlık, federasyon demektir, bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir. Demokrasinin idam fermanıdır.”

Biraz daha bugüne yaklaşalım  mı ?

Tarihler 5 Ocak 2016’yı göstersin bu defa…

Partisinin grup toplantısında konuşuyor, Bahçeli…

“Milliyetçi Hareket Partisi, başkanlık sistemine tümden karşı olup, parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yanadır.”

Bir başka grup toplantısı konuşması…

26 Mayıs 2016 gününe gidelim mi bu defa ?

“Başkanlık sisteminin veya fiilen uygulansa da, partili cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı da bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milletinin eseridir. Milletin ise ‘başkanlık gelsin’ dediğine aklı başında hiç kimse şahitlik etmemiştir. Başkanlık sistemi ve partili cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz destek, sunacağımız herhangi bir katkı, zamanın ve şartların ruhuna uygun olacak şekilde yoktur.”

Aslında sorarken, öğrenmeye de çalışıyoruz… Sahi, MHP Liderliği noktasında duran ve DÜN denene tüm bu okuduklarımızı ekleyenler NE OLDU da bugün birden bire BAŞKANLIK SİTEMİ için ellerini taşın altına koymaya karar verdi, hatta yetmedi, bedenlerini bu yolda feda etmeye yöneldi ?

Cevap var mı ?

Merak ettiğim son bir şey daha var… !

Son süreçte iyice fikir değiştirdiği gözlenen ve, “Sayın Cumhurbaşkanını millet seçti, tartışmasızdır. Sayın Erdoğan’ı seçen millet fiilen ‘başkan olsun’ demedi. Fiili başkanlık uygulanmasına kendiliğinden son verilmesi en haklı beklentimizdir. Buna yanaşılmayacaksa, DEMOKRATİK bir SÜRECİN işletilmesi en geçerli ikinci yoldur. MHP’nin dediği budur” diyen MHP Liderliği, SÜREÇ derken bugün Meclis’te olanları mı kastediyor sahi ?

Peki, bu süreçte AKP ile kol kola ilerleyen bir MHP, düne dair gerçeğini olası bir erken seçimin meydanlarda nasıl anlatacak ? ‘DEMİŞTİM AMA…’ deyip, bahanelerini mi sıralayacak ? ŞARTLAR DEĞİŞTİ diye mi ekleyecek ?

Belki de, o ŞARTLARI sormayacağına emin olduğu kalabalıkların BİAT kültürüne bel bağlayacak !

Hangisi ?