“Ey…” yada “ Sen kimsin ya….” gibi söylemlerle sorunların çözülemeyeceği,aksine inatlaşmak ile çözümsüzlük yumağına dönüşeceği gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Bu tür söylemler, belki iç dünyamızda bir miktar prim yapmak suretiyle söyleyen tarafa oy kazandırır, ama bunun dışında hiç kimseye ve hiçbir soruna yarar sağlamaz. Bunun yerine diplomasinin devreye sokularak ve bir diplomat anlayışı ile hareket ederek yapılacak konuşmalar bilinmelidir ki, birçok sorunun çözülmesine katkı sağlayacak, olumsuzlukları ise olumlu yöne çevirebilecektir.
Ama ne yazık ki; bu gerçekler bir türlü görülüp anlaşılamadığı için, sertleşme, inatlaşma yoluna gidilmek suretiyle başta komşularımız olmak üzere, yabancı devletlerle aramızda hiçte hoş olmayan olaylar yaşanmakta, bunun yansımaları ise çok ağır bedellerin ödenmesine neden olabilmektedir.
Hatırlanacağı üzere bundan bir süre önce başta komşularımız olmak üzere yabancı devletlerle “sıfır sorun” yaşanabilmesi için değişik bir politika izlenmesi yoluna gidilmiş idi. Ancak başlangıç noktasında atılan adım yanlış olduğu için neredeyse,“ sıfır sorun yerine aramızda sorunsuz bir ülkenin kalmadığı ” bir durum ile karşı karşıya kalır olduk.
Bir süredir ABD ile aramızın hiçte iyi olmadığı, basit bir anlatımla limoni olduğu gözlerden kaçmamakta idi.
Zaman zaman gerginlikler had safhaya çıkıyor ve bunu onarabilmek için karşılıklı çabaların sarf edilmesi yoluna gidiliyordu.
Ancak tüm bu çabalara rağmen gerginliğin giderek artmakta olduğu gözle görülür bir şekilde anlaşılmakta idi.
Son olarak geçtiğimiz günlerde ABD ile aramızda yeni bir kriz daha meydana geldi.
Bu yeni krizin başlangıcı ABD konsolosluğunda çalışan Türk uyruklu bir kişinin, FETÖ soruşturması nedeniyle tutuklanması ile başladı.
Tutuklanan bu kişinin diplomatik dokunulmazlığının olmaması nedeniyle hakkında yürürlükte olan yasalarımız çerçevesinde soruşturma açılmış ve bu çerçevede de tutuklanması kararı verilmiş idi.
İşte bu olay ABD ile aramızın daha da bozulmasına, gerginliğin artmasına neden oldu.
Bunu izleyen günlerde, ABD tarafından, vize başvurularının durdurulması kararı alındı ve uygulamaya konuldu.
Doğal olarakta mütekabiliyet kuralı gereği bizde vize başvurularının askıya alınması kararını yaşama geçirdik.
Öncelikle bir hususu belirtmekte yarar görüyoruz: “Hangi gerekçe ile olursa olsun, ulusumuzu rencide edecek, dünya kamuoyu önünde zor duruma düşürecek her türlü tutum ve davranışa, milletçe birlik ve beraberlik örneği göstermek suretiyle karşı çıkılması gereklidir. Nitekim ABD’nin vize işlemlerinin askıya aldığını duyurmasından sonra bu birlik ve beraberlik anlayışı gösterilmiş, bu çirkin tutum ve davranışa karşı ortak tepki konulmuştu.”
Bunun böylece bilinmesinde büyük yararlar vardır.
Bu gerçeği belirtirken, bu durumlara neden ve nasıl gelindiğini araştırmak ve bir özeleştiride bulunmak gerekliliği olduğunu da hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, uluslararası ilişkilerde karşılıklı çıkar hesapları yapılmak suretiyle diplomatik yollardan gereken adımların atılması, söylemlerde bulunulması zorunludur.
Şimdi önümüzde bir vize sorunu vardır. ABD ile aramızdaki bu sorunun kısa sürede çözülmesi ve normale döndürülmesi için elbette ki diplomasi devreye girecek ve gereken adımlar atılacaktır.
Anlaşmazlığın ortaya çıkması ile birlikte piyasaların allak bullak olduğu, Türk lirasının ve borsanın hızla değer kaybettiği, döviz ve altın fiyatlarının yukarı istikamete doğru bir seyir izlediği görülmüştür. Kısa bir süre içerisinde piyasanın yerine oturacağını, tekrar eski normal seyrini takip edeceğini umuyor ve bekliyoruz. Zira her iki tarafında bu durumdan zararları olacağını unutmamak gerekir.
ABD’nin onur kırıcı bir şekilde yaptığı bu uygulamadan kısa sürede vazgeçmesi ve söylemlere dikkat ederek var olan gerginliğin tedricen azalması suretiyle durumun normale ulaşması, her iki taraf için yararlı ve hayırlı olacaktır.
Bunun içinde sinirlere hakim olarak, ağızdan çıkacak sözü önce akıl süzgecinden geçirdikten sonra söylemek ve karşılıklı çıkar ilişkilerini göz önünde bulundurmak suretiyle, doğru bir dış politikaya yönelerek sorunlara çözüm yollarını aramak ve bunda da başarıya ulaşmak, ülkemizin geleceği açısından çok büyük bir önem taşıyacaktır.
Diliyoruz ki; bu gerçek görülür ve gereği yapılır….
YORUMLAR