Peki, Bizdeki ‘Manastır’?
Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan ve restorasyon çalışmalarının ardından geçtiğimiz günlerde ziyarete açılan Sümela Manastırı, ilk dört günde 2 bin ziyaretçiyi ağırlarken, sorgu, Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı’nda gündeme gelmeyen Saint Simon Manastırı noktasında! Eldeki, ne halde, soralım mı?
Antakya özelinde, Hatay’ın tarihsel ve kültürel kayıplarını, turizm başlığı altında sıralamaya devam edelim. Bunu yaparken de, eldeki iki örnek üzerinden ilerleyelim. İlki, taş ve ahşap evleri ile kentsel kimliğin siluetinde ayakta kalmaya çalışan ‘Antakya benzerliğinde’ duran, ama atılan adımlarla, o kimliği turizme katmayı başarmış Safranbolu’dan gelsin… Zira Antakya’da durum ne bilinmez ama, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve “korumanın başkenti” unvanıyla anılan Karabük’ün tarihi konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde, Ramazan Bayramı öncesinde yapılan rezervasyonlar-la otel ve pansiyonların büyük bölümü doldu bile. Bilmeyenler için bir kez daha tekrar edelim! Korunabilmiş evlerinin ‘dün’ hikâyesinde Antakya için de önemli bir örnek olan Safranbolu, “Dünyada en iyi korunan ilk 20 kent” arasında yer alıyor.
18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa edilen yaklaşık 2 bin geleneksel evden dönüştürülen 5 bin yatak kapasiteli konak, pansiyon ve otellerde doluluk oranı mı? Bayram tatili öncesinde yapılan rezervasyonlarla yüzde 90’a ulaşmış durumda.
İkinci örneğimiz, 1500 yaşını gerilerde bırakalı çok olan, bir dönem Samandağ Kaymakamlığı ile Defne Belediyesi arasında ‘sahiplik’ tartışmasına neden olmuş Saint Simon Manastırı üzerinde gelsin ve rotamız da Trabzon olsun. Eldeki bilgi mi?
-SADECE 4 GÜNDE-
Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan ve restorasyon çalışmalarının ardından ziyarete açılan Sümela Manastırı, ilk dört günde 2 bin ziyaretçiyi ağırladı. Restorasyon çalışmaları nedeniyle 4 yıldır kapalı bulunan Türkiye’nin önemli turizm merkezlerin-den Sümela Manastırı’nın birinci avluya kadar olan bölümü, 25 Mayıs’ta ziyarete açıldı. Sümela Manastırı ve kompleksinde sürdürülen tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra, manastırın, UNESCO Dünya Kültür Miras Daimi Listesi’nde yerini almasına yönelik işlemleri başlatılacak.
-NE YAPILDI?-
Restorasyonu ve çevre düzenlemesi kapsamında patika yollarda duvar ve derz yapımı, döşemelerin ve merdivenlerin ahşapla kaplanması, mutfak, ayazma, papaz odası ve keşiş odalarını kapsayan bölümlerde askıya alma ve restorasyon imalatları tamamlanan Sümela Manastırı’nda, su kemerleri ve giriş bölümü üzerinde yer alan kayalık yüzeylerdeki taş temizleme işleri, dış avlu ve giriş bölümü yapıları olan tuvalet, bilet gişesi ile yine su kemerlerinin restorasyonları da tamamlandı. Sümela çevresindeki taş düşme tehlikesi önlemleri 2’nci etap işi kapsamında, giriş kapısı üzerinde düşme tehlikesi bulunan bin 600 tonluk kaya bloğunun yerine sabitlemesi ve çelik ağla bohçalanması da yapıldı.
Bu yüzey dışındaki, kilise ve sınıfların yer aldığı bölüm üzerindeki alanlarda da kaya ıslahı ve temizlenmesi çalışmaları yürütülecek. Ardından manastır içerisindeki kilise, sınıflar ve avlu kısmında restorasyon çalışmaları yapılacak.
-BİZDE Mİ?-
Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı ile masaya yatırılan Hatay Turizmi için sorunlar sıralanırken, çözümler de tartışıldı, kurumlara sorumlulukları hatırlatıldı, yapılması gerekenlerin altı çizildi. Ancak her iki örnek noktasında, ne açık ifadeler kullanıldı ne de yapılan yanlışlar dile getirildi.
Antakya’nın, Safranbolu örneğindeki tescilli evlerinin neden benzer bir durumda olmadığını ya da Sümela Manastırı’na gösterilen özenin neden Saint Simon için de ortaya konmadığını sorduğumuz bir turizmci oldukça açık ifadelerle şunları söyledi:
“Çalıştay’ı izlemek isterdim, ama işlerim nedeniyle şehir dışındaydım. Ama dürüstçe, paylaşılanlar cesurdu. Bunu ilk kez gördüm desem… Ciddi ciddi, önemli isimler yanlışları sıraladı. Bu tür toplantılar, ‘sahip olunanların sıralandığı’ ve ‘bizler ne kadar iyiyiz’ dendiği toplantılardır genelde. Ama bu defa bu olmamış ve yanlışa yanlış denmiş. Hatta eleştiriler paylaşılmış. Bence olumlu ve güzel bir başlangıç. Devamı gelirse tabi…
‘Safranbolu’ dediniz mesela… Bu kenti yönetenler, Safranbolu nasıl yönetilmiş, bence gidip ders almalılar. Bir tarih ve kültür birikimi nasıl korunur, ders alsınlar. Öyle iki üç restorasyonla olacak işler değil bunlar. Makro projelendirmemiz yok! Her şeyimiz, mikro kurtarışlar! Ardından kokteyller ve kutlamalar! Neyi kutluyoruz peki? Neyi kurtardık ve ne adına birbirimizi tebrik ediyoruz?
Antakya’nın doğu yakasının sokakları arasında gezerken, insan, yanındaki misafirinden utanıyor. Öylesine lakayt bir koruma algımız var ki, düşman başına. Vatandaş, oturduğu eski evine çivi çakamıyor, projelendirme için yazışmaların arasından çıkamıyor, ama belediyeler bu eski şehre beton döküyor, asfalt yol yapıyor. Ama kimse, tek bir Allah’ın kulu kalkıp da, ‘kardeşim sen ne yapıyorsun’ demiyor. Suç da yok, suçlu da! Ama kayıp çok! Peki, o kaybın faturasını niye birilerine kesmiyoruz, kesemiyoruz? Niye susuyoruz?
Saint Simon Manastırı dediniz bir de, değil mi? Vali Bey bence oraya bir kez gitsin. Bu kenti ‘inanç turizmine’ açmak istiyorlarsa, önce eldeki ile ne kadar sınıfta kalmışız, bir görsün.
Bir kere şunun altını, ama açık açık çizelim… Biz, çok şeye sahibiz. Çok şeye sahip bir kentiz. Ama bilmiyoruz! Bu sahip olunanlarla ne yapılır, bilmiyoruz. Belki biliyoruz, ama uğraşmak istemiyoruz. Düşünün ki, 400-500 metre tepeye çıkıyorsunuz. Manastır’a ulaşıyorsunuz. Tek bir görevli bulamıyorsunuz. Bir başına bir manastır! Ara ara belediye çöp ekipleri geliyor, ot temizliği için! Bu ne mi? Bakım çalışması! Sonra da, turist bu kentte niye 1 gün kalıyor, 3 gün kalmıyor? Sahi, gelenleri burada tutmak için, ne yapıyoruz? Neyi ne kadar yapıyoruz? Söylesinler! Ardından da, Çalıştay’da aldıkları alkışın fazlasını benden alsınlar. Ama önce ciddi ciddi iş yapsınlar.” -Tamer Yazar-