Peki ya Saint Simon Manastırı!
Trabzon ilinin Maçka ilçesi sınırları içinde yer alan, deniz seviyesinden 1150 metre yükseklikteki Sümela Manastırı’nı (MS 375-395) geçtiğimiz günlerde ziyaret eden ve burada süren çalışmaları yerinde denetleyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u, uzun zamandır sorunlarla boğuşan 1500 yıllık Saint Simon Manastırı’na da davet edelim mi?
Karadenizli Rumlar arasında anlatılan bir efsaneye göre, Atinalı Barnabas ve Sophronios isimli iki keşiş bir rüya görür ve Sümela’ya doğru yola çıkarlar. Burada Bakire Meryem ikonunu görürler ve mağarayı bir kiliseye çevirmek isterler. Mağarayı daha da derine doğru kazarak ve yüzeyleri düzleştirerek ufak bir kilise inşa ederler.Ardından bu çalışmaya küçük bir şapel de eklerler. Bu kilise, manastırın da temelini oluşturmuştur.
Yine efsaneye göre, Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Luka bir ikon yapmıştır ve ölümünün ardından bu ikon Atina’ya gönderilmiştir. Ancak Theodosius I’in hükümdarlığı esnasında, ikon, Atina’dan ayrılmak istemiştir ve melekler ikonu Trabzon’daki mağaraya getirmiştir. İkonun oldukça eski ve mucizevi bir yapı olduğuna inanılmaktadır.
İnanışa göre Manastırın ortasında kutsal bir havuz vardı ve 30-40 metre yükseklikten aşağıya dökülen suların mucize etkisi olduğuna inanılırdı. Sadece Hıristiyanlar değil, Müslümanlar da Meryem Ana’nın insanlara sağlık getirdiğine inanmaktaydı. Bu nedenle yüzlerce yıl boyunca her iki dine de inananlar sağlık bulmak için buraya gelmiştir.
-ÖNEMLİ-
Anlatılanların kalabalığında duranlar için söylenenler bitmiyor, ardı ardına eklenen hikâyeler ve efsaneler de. Tüm bunlar ise, var alanları ‘inanışlar adına kutsal ve vazgeçilmez’ kılıyor. Trabzon ilinin Maçka ilçesi sınırları içinde yer alan ve MS 375-395 tarihleri arasında inşa edildiği düşünülen Sümela Manastırı, ‘kutsal’ ve ‘vazgeçilmez’ olarak nitelenenlerden! Buna dair tespiti yapan isim ise Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy oldu.
Türkiye’nin önemli tarihi ve turistik mekânlarından biri olan ve restorasyonu nedeniyle 2.5 yıldır kapalı tutulan Trabzon’daki tarihi Sümela Manastırı’nı ziyaret eden Bakan Ersoy, Manastır’ın ihtiyacı olan restorasyon çalışmalarını yerinde denetlerken, Türkiye turizminin önemli destinasyonları arasında yer alan bölge için “Ülkemizin önemli inanç turizmi merkezlerinden biri” ifadesini kullandı. Bu arada, Sümela Manastırı’nda süren restorasyon çalışması sırasında, kuzey çatının üst sağ yamacında tespit edilen ve bugüne kadar girilmemiş gizli bir geçitle ulaşılan şapel alanı da ziyarete açılacak yerlerden biri olacak!
Burada yaptığı kısa açıklamasında, “Sümela Manastırı’nda sürdürülen restorasyon çalışmalarını yerinde inceledim. Memnuniyetle söyleyebilirim ki, bir ay içerisinde Manastır’ın ana girişine kadar gelmek mümkün olacak. Gelecek sezonda da inşallah ziyarete açılacak” diyen Bakan Ersoy’u dinlerken, akla, yıllardır benzer bir ‘özen’ ve ‘hassasiyeti’ bekleyen, ancak ne beklenen ‘özen’ ne de istenen ‘hassasiyet’ eklenen, aksine kaderine terk edilen Saint Simon Manastırı geliyor!
-SORU DA SORGU DA-
Trabzon’un Maçka ilçesinde, Karadağ’ın Altındere Vadisi’ne bakan eteğinde yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında ‘Meryem Ana’ adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13’üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. Manastırda, 88 yıl aranın ardından 2010 yılında binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.
Peki, Hatay Turizmi adına kapalı kapılar ardında toplantılar düzenleyen ve sahip olunanların ‘görkemli’ mirası için konuşanlara bir kez daha soralım mı? Sümela Manastırı’ndan daha yaşlı Saint Simon Manastırı için elimizi taşın altına ne zaman koyarız? İhtiyaç olan temizliği ne zaman yaparız? Bu alanı hak ettiği değere ne zaman ulaştırırız? Sadece Türkiye’nin değil, ama Dünya’nın önemli inanç merkezleri arasında yer alabilecekken, ‘kaybolmuş’ bir hikâyenin yerel kahramanı haline getirilen eldeki için ‘kader’ demekten ne zaman vazgeçeriz?
Sarp ve kayalık bir alana kurulu olan, bu yüzden de gelen misafirlerine doğa, tarih ve kültürü bir arada sunan Sümela Manastırı kadar cazibeli bir alanda (500 rakımlı bir tepenin zirvesinde) kurulu Saint Simon’u kent turizmin amiral gemisi haline hangi ara getiririz? 1500 yaşındaki bu alanı kaplayan toprağın altında kalan mozaikleri ne zaman temizler ve gün yüzüne çıkartırız? Ama en çok da… Ellerindeki spreylerle gelip bu alana zarar verenleri engelleyecek bir güvenlik algısını ne zaman geliştiririz?
Gidenler bilir! Sümela Manastırı için yöreye gelen turistler, seyir terasları sayesinde hem Sümela Manastırı’nı kuş bakışı seyredebiliyor hem de Aya Varvara Manastırı’nı gezerken Sümela’nın da üç boyutlu tanıtımını izliyor. Peki, bizler ne yapıyoruz? Haklısınız, sorularımız da sorgularımız da değişmiyor!
-KAVGA SONUCU!-
Soruların da sorguların da aynı kaldığı konu başlığına son eklenen ‘kavganın’ sonucu da durumu değiştirmedi! Bilindiği gibi, bu tarihi alan, Samandağ Kaymakamlığı ve Defne Belediyesi arasında ‘benim-senin’ tartışmasına konu olmuş, Defne Belediye Meclisi ‘bu alana sahip çıkarak’ (!) iade talebini reddetmişti! Peki, o red kararı mı? Şöyle:
“6360 Sayılı Yasa kapsamında kurulan, ilçe belediyemizin sınırlarında mevcut 37 adet mahalleden biri olan Aknehir Mahallesi’nde kain M.S. 6. yüzyılda inşa edildiği bilinen Saint Simon Manastırı’nın bulunduğu bölgenin Samandağ ilçesi sınırlarına dahil edilmesi hakkındaki talebi içeren Samandağ Kaymakamlığı’nın 25.09.2017 tarih ve 2068 sayı yazıları ve bu talebe istinaden Strateji Geliştirme Müdürlüğümüzün 22.12.2017 tarih ve 206 sayılı teklif yazıları görüşüldü. Meclisimizce konu üzerinde yapılan görüşmeler neticesinde, ilçemizin yüzölçümü itibari ile ilimizin en yoğun nüfusa sahip ilçesi olması sebebiyle, böyle bir devir işleminin ilçe sınırlarını daha da daraltacağı, gerek bölge ve gerekse ilçe halkının çeşitli kesimleriyle yapılan görüşme ve istişareler neticesinde, tarihi ve kültürel değere sahip Saint Simon Manastırı’nın bulunduğu bölgenin başka ilçeye devredilmesine karşı çıkıldığı müşahade edilmiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle, ilçemiz hak ve menfaatleri dikkate alınarak, Saint Simon Manastırı’nın olduğu bölgenin Samandağ ilçe sınırlarına devredilmesi yönündeki talebin şiddetle reddedilmesi Meclisimizce uygun görülmüş olup; Meclisçe yapılan müzakereler sonucunda Meclis’in oyuna sunulan karar, 29 (yirmi dokuz) kabul görmüş ve karar oybirliği ile kabul edilmiştir.”
Buradan bir hatırlatma yapalım, ki ‘sahip çıkma eylemi’ salt belediye kararı ile sınırlı kalmasın! Ama bu alanın uzun zamandır istenen ve beklenen bakımı da yapılsın! En azından buna ön ayak olunsun! Olmaz mı?-Tamer Yazar-