“Bize, birçoğu, ‘artık gidin’ dercesine bakıyor ve onlar sanıyorlar ki, biz bunu hissetmiyor, anlamıyoruz. İlk zamanlar evet… Bundan etkilendiğimi söylemeliyim. Hatta bu yüzden kendimden nefret ettiğim anlar oldu. Yaşadığım şartlar, ülkemde bıraktıklarım, kaybettiklerim ve burada bizlere hep ‘bir yük’ gözüyle bakılması… Bunlar, zor şeyler. ‘Anlıyorum’ demeyin sakın! Zaten anlamanızı da istemem! Çünkü anlamanız için benim yaşadıklarımı yaşamanız gerek. Benim gibi kayıplarınız, ülkenizi terk etmeniz, biriktirdiğiniz acılarınız olması gerek!
Burada yaşıyoruz! Ama nasıl, biliyor musunuz? Annem, evlere temizliğe gidiyor. Bir Türk komşumuz var, o da bu işi yapıyor. İşe ihtiyacımız olduğunu duyunca, annem hemen ‘olur’ demiş. Annesinin, kendi ülkesindeki rahat, konforlu halini bilen ben için, bu, kolay mı oldu sanıyorsunuz? Peki ya erkek kardeşinizin, inşaatlarda çalışmanın ötesinde, bir de çöplerden atık toplamasını bilmek kolay mı? Değil! Ailem, bu halde ve diğer herkesle de bağımız koptu. Neredeler, bilmiyorum.
Belki bir gün… Evet, duymak istedikleri şey bu! Geri döneceğiz! Her şeye sıfırdan başlamamız gerekse de, döneceğiz!”
Sık sık kent yöneticileri tarafından, ‘artan nüfusları, kent ekonomisine verdikleri yük, artan masraflar ve aldıkları vatandaşlık hakları’ nedeniyle gündeme taşınan 400 bini aşkın sığınmacıdan biri, 27 yaşındaki genç Suriyeli. Ötekileştirilen, toplumsal adaptasyon sürecini ise istenildiği ölçüde tamamlayamayan, onlar için üretilen birkaç proje dışında kendilerini anlatma fırsatı bulamayanlar onlar.
Peki, Antakya’da konuştuğumuz genç Suriyeli gibi mi düşünüyor, diğerleri de? Dönme umutları, planları, hayalleri var mı?
-ARAŞTIRMA-
Buna dair konuşan son isim, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Zafer Sağıroğlu oldu. Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu’nun haberine göre, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin durumu sık sık tartışılıyor. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) bünyesinde göç ve insan hareketliliklerini izlemek, raporlamak ve çeşitli projeler hazırlamak amacıyla 2015 senesinde kurulan Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GPM), Alman DeZIM Enstitüsü ile ortak bir çalışma gerçekleştirdi. Çalışma, en fazla Suriyeli sığınmacının olduğu illeri kapsadı.
İçişleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre; İstanbul’da 525 bin, Gaziantep’te 449 bin, Hatay’da 436 bin, Şanlıurfa’da 424 bin ve Adana’da 254 bin Suriyeli ikamet ediyor. Bu kentler, diğer şehirlere göre daha fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.
Kasım 2018 ile Mayıs 2019 tarihleri arasında, Türkiye’de yaşayan bin 900 Suriyeli ile saha çalışması yapılarak; Franck Düvell, David Schiefer, Ali Zafer Sağıroğlu ve Lena Mann tarafından hazırlanan çalışma kapsamında, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların ne kadarının Avrupa’ya göç etmek istediği ve bunu yapabilme durumları ele alındı. Konuya ilişkin hazırlanan raporun detaylarını, AYBÜ Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GPM) Müdürü Dr. Ali Zafer Sağıroğlu paylaştı.
Ali Zafer Sağıroğlu, Suriyelilerin yoğun olarak bulunduğu 6 şehirdeki (İstanbul, Ankara, Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay ve ilçelerinde) 21 mahallede hane halkı ziyaretlerine dayalı yüz yüze görüşmeler yapılarak toplanan verilere göre, Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 53’ünün burada kalmak istediğini anlattı.
-10 YILI DAHA-
Suriyelilerin Türkiye’de kalmak istemelerinin başlıca nedenleri arasında, coğrafi yakınlık-komşuluk, Müslüman toplum, kültürel benzerlikler nedeniyle fazla yabancılık çekmeme ve ülkelerine dönebilecek bir düzenlerinin olmamasını sayan Zafer Sağıroğlu, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Bugünkü şartlar ve Suriye’deki gelişmeler değerlendirildiğinde, Suriyelilerin çoğunluğu, Türkiye’de kalmak istiyor. Zaten kendi ülkelerinde, özellikle Halep, Hama ve Humus gibi kentlerde evlerin çoğu yıkık, eğitim kurumu ve hastane yok, kısacası dönebilecekleri bir yer, düzen yok.
Mevcut koşullar altında, Suriyelilerin ülkelerine dönmesini beklemeyi pek de gerçekçi bulmayan Sağıroğlu, Türkiye’de kalmak isteyenlerin bazılarının ise Avrupa’ya göç eden akrabalarının çektiği “zorluklar” nedeniyle burada kalmayı tercih ettiklerini ifade etti.
-ÖLECEKSEM!-
Bakanlık verilerine göre, Türkiye’de genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş aralığında 749 bin 410 Suriyeli bulunuyor. Kayıtlı Suriyelilerin yaş ortalaması ise 22. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sağıroğlu, Türkiye’de yaşı ileri olan Suriyeli mülteci oranının düşük olmasını, “‘Öleceksem memleketimde öleyim’ düşüncesi, yeni bir yerde düzen kurmaktan çekinme, geride kalan mallarının (arsa, ev, birikim) başında beklemek isteği” olarak açıkladı.
-NERESİ?-
GPM ve DeZIM ortaklığındaki çalışmaya göre, Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 29’u Kanada, Avustralya ve ABD gibi ülkelere gitmek istiyor. Kanada, açık ara farkla önde yer alıyor. Dünyadaki mülteci sayısının 80 milyonu bulduğu bir tabloda, Kanada’nın 10 yılda 10 bin Suriyeliyi kabulünü bir “PR çalışması” olarak niteleyen Sağıroğlu, “Başbakan, havalimanında karşılıyor. Çok kültürlülük iddiaları var. Elbette, refah
Suriyelilerin çok düşük bir bölümünün düzensiz yollarla Avrupa’ya geçtiğine vurgu yapan Sağıroğlu’na göre, Avrupa Birliği (AB) düzenli bir göç kanalı açmadıkça, bu kişiler, Türkiye’den gitme taraftarı olmayacak. Araştırma sonucuna göre, Suriyelilerin yüzde 4’ünün düzenli ya da düzensiz yollarla başka ülkeye göç edebileceğini söylediğini belirten Ali Zafer Sağıroğlu, bu kişilerin de yarısının (yüzde 2) mali yetersizlik nedeniyle Türkiye’den gitme kabiliyetinin olmadığını dile getirdi. Hem Türkiye’den gitmek isteyen hem de buna kabiliyeti bulunan Suriyeli sayısının 70-75 bin kişiyi geçmeyeceğini savunan Sağıroğlu, şunları kaydetti:
“Suriyelilerin yüzde 4’ü, ‘düzensiz yollarla başka ülkelere geçebilirim’ diyor. Yani yüzde 22’lik kesim Avrupa’ya gitmek istese bile, sadece yüzde 4’ü, ‘düzenli ya da düzensiz yollarla gidebilirim’ diyor. Ama bu oranın yarısı da (yüzde 2) mali olanaksızlıklar nedeniyle bunu yapamayacağını söylüyor. Türkiye’den gitme kabiliyeti olanların oranı yüzde 2’yi geçmiyor. Çünkü ne yolculuğa yetecek parası, ne de oraya taşındığında, sosyal ve kültürel açıdan uyum sağlayacağına inancı, gücü var.” Tamer Yazar