2,5 katrilyon para harcamaya değer miydi?
New York’ta açılışı yapılan Türk Evi için bir değerlendirme yapan Çalışkan, “Acaba, Amerika’daki Büyükelçiliğimiz yetmiyordu, ek bir binaya ihtiyaç vardı da onun için mi yapıldı?” sorusunu sorarken, kamuoyuna çok da yansımayan maliyetlerde de durdu.
New York’ta, protokoldeki sırası ve önceliği son dönemde yükseltilen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın duaları eşliğinde açılışı gerçekleştirilen Türk Evi için konuşan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Ülkenin önemli gündem maddelerinden birisi, Amerika’da ‘Türk Evi’ açılışıydı. Tabi, dışarıdan ilk bakışta kulağa hoş gelebilir, Amerika’da Türk Evi açılmış! Ne var ki olay, kamuoyuna lanse edildiği gibi değil maalesef. Yandaş medya, her zaman olduğu gibi, bu evi ‘dış politikanın en büyük başarısıymış’ gibi takdim etti. Şöyle bir düşünelim… Amerika hükümeti gelip Ankara’da bir bina açsa ve bunu da büyük başarı olarak görse, ne kadar komik olur! Burada asıl sorgulanması gereken şey, binanın şatafatı, binaya ödenen 291 Milyon Dolar, yani anlaşılır bir dille söyleyelim… 2,5 katrilyon para! Harcamaya değer miydi?” sorusunu sordu.
Çalışkan’ın konuya ilişkin çarpıcı değerlendirmesi, ara başlıklar halinde şöyle:
-ALAY ETMEK!-
Peki, bu evin açılış töreni için ne kadar para harcandı? Bu kadar personel niçin gitti? Kaç uçakla gidildi? Bu gerçekten turistik bir gezi miydi? AVM’lere alışverişe gidip mağaza kapatmak üzere mi planlandı? Yoksa Central Park’ta yürüyüş yapmak için miydi? Bugün, insanlara ‘porsiyonları küçültün’ derken, bu kadar büyük israflar yapmak ancak alay etmektir.
Türkiye’de, bu kadar evsiz-yurtsuz insan varken, büyükşehirlerde konut sıkıntısı çekildiğine dair haberler yayılmışken, mülteciler sorunu memleketin en önemli gündem maddelerinden biriyken, öğrenci yurtlarındaki yetersizlikler gündemdeyken, hapishanelerde kapasitelerinin üzerinde insanlar barınırken, dünyanın öbür ucunda neye yarayacağı bilinmeyen, boş/devasa yapılar yapmak, hangi ulvi amaca hizmet edecek?
-SORULAR!-
Amerika’da, resmi heyetin kullandığı görkemli konvoydaki araçlar buradan mı gitti, Oradan mı kiralandı? Ayrıca, Turizm ve Ticaret Bakanı’nın Central Park’taki yürüyüşleri de ilginç. Bunlar acaba, Ankara’nın herhangi bir parkında böyle korumasız yürüyebilirler mi? Bu yürüyüşte ne mesaj verilmeye çalışılıyor? Türkiye güvensiz hale geldi de, burada yapamadığınız yürüyüşü Amerika’da mı yapıyorsunuz? Ya da ülkede yaşanan krizlerden, halkın tepki vereceği endişesiyle, tepkisiz bir ortam mı tercih edildi?
-DESTİCİ DE!-
Burada başka bir soru da, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’yle ilgili! Acaba Sayın Destici, hangi sıfatla ve hangi görevi ifa etmek üzere bu geziye katıldı?
Kamuoyuna yansıyan üç kare pozuna şahit olduk… Birincisi, uçağın merdiveninde el sallarken! İkincisi, Türkevi binası açılışında, bir ağaç önünde. Üçüncüsü de Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüşmesi sonrasında. Gerçekten, Sayın Erdoğan ile Sayın Destici’nin ikili görüşmesi için Türkiye’de hiçbir ortam, zaman ve mekân bulanamayıp, bu görüşmeyi gerçekleştirmek için ta Amerika’ya mı gittiler? Bu görüşmenin o gün orada gerçekleşmesini maksadı nedir? Gerçekten çok garip.
Bütün bunlar, iktidar cephesinin, vatandaşın içinde bulunduğu duruma ne kadar çok yabancılaştığının ve ülkeyle hiçbir bağının kalmadığının en bariz göstergesidir. -Tamer Yazar-