Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, ilk 100 günde yapacaklarını Hatay’dan, Türkiye’ye ve Dünya’ya duyurdu.
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, seçilmesi halinde ilk 100 günde yapacaklarını Salı günkü Hatay mitinginde ilk kez Hataylılarla paylaştı.
Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin Hatay mitingindeki konuşmasından özetler, mesajlar ve ilk 100 günde yapacakları şöyle:
*Atatürk bir Hatay şehididir.
* Kazayla Erdoğan kazanırsa hepimiz kaybedeceğiz, hepimiz. Erdoğan kazanırsa kavga devam edecek.
* Allah’ın izni, milletin isteğiyle Cumhurbaşkanı olduğumda, ilk bir haftada başlayıp ilk 100 günde yapacaklarımı ilk kez Hatay’da açıklıyorum.
* Bakanlar Kurulu’nu toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yapacağım.
* Türkiye’nin Şam büyükelçisini hemen atayacağım.
* Kanun hükmünde kararnamelerle işten atılmış kardeşlerim, hakkınızda dava açılmışsa davanın sonunu bekleyeceğiz. Ama KHK ile işten atılmışsın, hakkında bir dava açılmamış, hemen işe döneceksin, hemen.
* Kamuda yükselmenin, kamuda müdür olmanın, genel müdür olmanın, müsteşar olmanın kurallarını koyacağız.
* Ekonomiyle ilgili temel kurumların özerkliğini sağlayacağız. Kamu bankalarını yeniden düzenleyeceğiz.
* Kurban Bayramı’nda bütün emekliler, hepinize bir asgari ücret.
* Yine meydanlarda söyledikleri bir yalan var. İnce kazanırsa yardımları kesecek. Bakın anlatıyorum. 1- Doğum yardımı. 2- Gebelik yardımı. 3- Dul maaşı. 4- Muhtaç asker ailesi yardımı. 5- Şartlı eğitim yardımı. 6- Öğrenci yardımı. 7- Kaymakamlık bursu. 8- Yoksullara kira yardımı. 9- Engelli bakımı yardımı. 10- Fakir muhtaç yardımı. Size namus sözüdür, şeref sözüdür. Bu yardımlar asla kesilmeyecek. Enflasyon oranında artıracağız.
* Haddimi bilen bir Cumhurbaşkanı olacağım ama bilmeyene de haddini bildiren bir cumhurbaşkanı olacağım.
* Bu kampanyanın en neşeli adamı Binali Yıldırım. Bayılıyorum. Canım sıkıldığı zaman koyun diyorum bir Binali Yıldırım kaseti de seyredelim. Mükemmel.
* Ben sizin çocuklarınıza güzel hayaller kurduracağım. Sizin çocuklarınıza matematik yabancı dil öğreteceğiz. Nitelikli niteliksiz okul ayrımını kaldıracağız. Miting başında, Muharrem İnce, Hatay halkını şehit olan askerler için bir dakikalık saygı duruşuna çağırdı. İnce, ardından Hataylılara seslendi. Konuşması genel olarak ilk 100 gün yapacaklarına dair vaatlerini anlatmakla geçen CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin mitingdeki konuşması şöyle:
“Medeniyetler kenti Hatay, barışın kenti Hatay, bereketin kenti Hatay, bugün ilk kez her bir taraf, 360 derece Hataylıyla dolu.
Yıl 1699, Osmanlı ilk kez Karlofça ile toprak kaybediyor. 1699’dan sonra 223 yıl hep kaybediyor. Ta ki 1922’ye gelene kadar… Ve 1922’de, bir aslan parçası, Gazi Mustafa Kemal Atatürk geliyor. Sakarya’da, Dumlupınar’da, 223 yıllık bir kaybedişi bitiriyor. İlk kez, 223 yıl sonra kaybetmekten kazanmaya geçiyoruz. Ve o beğenmedikleri Cumhuriyet, 90 100 yıllık tarihinde 2 kez daha kazanıyor. Biri Hatay, biri Kıbrıs… Herkes şunu iyi bilir ki, 1938’in Mayıs ayında, Atatürk, rahatsızlığına rağmen Adana v Mersin gezilerini yaptı, ordunun tatbikatlarını izledi, yabancı kuvvetlere gözdağı verdi, ‘ben buradayım’ dedi, ‘ordum hazır’ dedi. Ve o seyahat, Atatürk’ün erken ölümüne yol açmıştır. Atatürk biliyordu, Hatay için Adana’ya geldi, Hatay için Mersin’e geldi.
“ATATÜRK BİR HATAY ŞEHİDİDİR”
Yani, Atatürk bir Hatay şehididir, Hatay şehidi. Bu ülkede, 2002’ye kadar devlet adamları vardı. Ecevit, devlet adamıydı. Demirel, Erbakan devlet adamıydı. Türkeş, devlet adamıydı. Ama 2002’den sonra bir şeyler değişmeye başladı. Ne değişti anlatayım… Önce, seçilir seçilmez ‘ben’ dedi, ‘milletvekili lojmanlarında oturmam, Keçiören’de milletle birlikte oturacağım’ dedi. ‘Aaa’ dedi insanlar, ‘ne güzel, bak Başbakanlık konutunu kullanmıyor, Keçiören’de bir apartman dairesinde oturuyor.’ Çok güzel. Sonra Keçiören onu kesmedi, Çankaya ona yetmedi, gitti 1150 odalık saray yaptırdı. O yetmedi, 5 tane de İstanbul’da yaptırdı. O yetmedi, 300 odalı Marmaris’te yazlık saray yaptırdı. Yani o artık 2002’deki Erdoğan değil. O saraylı, ben ise milletin evladıyım, milletin…
Sonra, önce sarayına taşındı, sonra dava arkadaşlarını sattı. Beraber yola çıktığı, ‘kardeşim’ dediği kimse kalmadı. Hiç kimse yok. Beraber yola çıktıklarından, Partinin kurucularından, kardeşim dediklerinden kimse kalmadı. İkinci kısımda onları sattı. Sonra, meydanlarda ‘Rizeliyim’ dedi. Rizeli, doğru. Ama Rize çayını beğenmedi, kilosu 4500 liraya beyaz çay içti. Onu da beğenmedi. Sonra, ‘ben yerliyim, milliyim’ dedi, ama 95 yıllık Cumhuriyet ilk kez onun döneminde toprak kaybetti. Süleyman Şah Türbesi’ni kaybetti. İlk kez… Orası bir Türk toprağıydı ve ne yazık ki, rahmetli Süleyman Şah sağlığında bile o kadar seyahat etmedi.
“ERDOĞAN KAZANIRSA
81 MİLYON KAYBEDECEK”
Türkiye’nin geldiği durum bu… Dünyada herkesle kavga eden, Türkiye’de herkesle kavga eden birisi var. Bir de bu yorgun adamın karşısında yeni bir isim var, bir taze kan var. Türkiye’nin taze kana ihtiyacı var.
Bir deneyimli siyasetçi diyor ki, ‘meydan doluysa sevinebilirsin, balkonlar doluysa iş iyi demektir, çatılar doluysa kazandın demektir’ diyor. Arkadaşlar, bu apartman çökmesin? Dikkat edin. Müthişsiniz, burası da öyle. Çatılardakilere bir alkış alalım mı?
Şimdi ben, Allah’ın izni, milletin isteğiyle 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı olacağım, buna inanıyorum. Bu seçimde, ilk kez bu seçimde 81 milyon kazanacak. Yani sadece ben kazanmayacağım. Sadece CHP’liler kazanmayacak. Ak Partili kardeşlerim de kazanacak. Herkes kazanacak. Bu seçimin kaybedeni olmayacak. Ama kazayla Erdoğan kazanırsa, hepimiz kaybedeceğiz, hepimiz. Erdoğan kazanırsa kavga devam edecek. Erdoğan kazanırsa, dünyadaki yalnızlığımız devam edecek. Erdoğan kazanırsa dolar yükselecek. Erdoğan kazanırsa faiz yükselecek. Erdoğan kazanırsa, Suriye’yle kavga etmeye devam edeceğiz. İnce kazanırsa umutlarımız tazelenecek. Geleceğe güvenle bakacağız. Özgür bir Türkiye olacak. Demokrasisi kökleşmiş bir Türkiye olacak. Topraklarından bereket fışkıran bir Türkiye olacak. Üniversitelerinde bilim üretilen bir Türkiye olacak. Arkadaşlar, böyle bir mitingi de ilk kez yapıyorum, her taraf insan. Hangi birinize yetişeyim sizin?
“İLK 100 GÜNDE YAPACAKLARIMI İLK KEZ BURADA, HATAY’DA AÇIKLIYORUM”
Allah’ın izni, milletin isteğiyle, Cumhu-başkanı olduğumda, ilk bir haftada başlayıp ilk 100 günde yapacaklarımı ilk kez Hatay’da açıklıyorum.
İlk bir haftada yemini ettim, kadromu açıkladım, kutlamaları kabul ettim. Hatay’dan bu kadar kalabalık gelmeyin, yalnız bir heyet gelin yeter. İlk bir haftada yeminden sonra, birinci haftada 7 gün içinde başlayıp 100. günde bitireceğim işleri açıklıyorum.
1-OHAL’i kaldıracağım. 2- Merkez Bankası özerk bir yapıya kavuşacak. Merkez Bankası Başkanı’nı Parti genel merkezine çağırmayacağım. 3- Bakanlar Kurulu’nu toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yapacağım. Yani yardımcılar da, Cumhurbaşkanı yardımcıları da, bakanlar arasında liyakat esas olacak, ancak toplumu da kucaklayacak. Her kesimden insan olacak. Terörle mücadele; PKK gibi, IŞİD gibi, FETÖ gibi terör örgütleriyle amansız bir mücadele edilecek.
“ŞAM’A BÜYÜKELÇİYİ HEMEN ATAYACAĞIM”
Erdoğan 2002’de iktidara geldiğinde, Türkiye, Dünya Kupası’nda üçüncüydü. Bugün şimdi Dünya Kupası başladı, biz katılamıyoruz bile. Niye? Spor siyasallaştı. Kulüp seçimlerine, federasyona müdahale ediyor. Passolig diye bir şey çıkardı. Hemen kaldıracağım, hemen.
Türkiye’nin Şam Büyükelçisini hemen atayacağım. 1980’den 2002’ye kadar, AKP öncesinde Türkiye Cumhuriyeti Suriye ile 13 anlaşma imzalamış. 2002’den 2012’ye kadar Erdoğan döneminde 49 anlaşma imzalamış. Dostum Esad, kardeşim Esad, Bodrum’da tatil, Boğaz’da tur, Fenerbahçe Halep’te maç yapacak… Sonra ne oldu? Kişisel kapris, kişisel kavga. Türkiye Cumhuriyeti, Erdoğan’dan daha büyüktür, kusura bakmasın. Suriye’nin toprak bütünlüğü esas olacaktır. Suriye’de, Suriye içinde yaşayanlar ve Suriye dışında yaşayanların katılacağı, BM gözetiminde gerçekleşecek bir seçimi Türkiye olarak desteklemeliyiz. Bizim projemiz zaten barış ve huzur. Türkiye’de barış, bölgede barış, dünyada barış.
“KHK İLE İŞTEN ÇIKARILIP HAKKINDA DAVA AÇILMAYANLAR İŞLERİNE GERİ DÖNECEK”
Yargıdaki düzenlemeler… Bağımsız, tarafsız, adil bir yargı için, Cumhur-başkanı salona geldiğinde ayağa kalkmayacak yargıçlar arıyorum. Hak arama ve özel hayatın gizliliği… 100 gün içinde, 81 milyonun, sizlere namus, şeref sözü… Hiçbirinizin telefonu dinlenmeyecek, söz…
Kanun hükmünde kararnamelerle işten atılmış kardeşlerim… Hakkınızda dava açılmışsa, davanın sonunu bekleyeceğiz. Ama KHK ile işten atılmışsın, hakkında bir dava açılmamış, hemen işe döneceksin, hemen.
100 gün içinde, başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere, kapatılan askeri lise ve askeri kurumları hemen açacağım. Askeriyede FETÖ’cüler diye askeri liseyi kapatıyorsun. Hakimlerin üçte biri FETÖ’cü! O zaman hukuk fakültelerini de kapat. Onu niye kapatmıyorsun?
“KAMUDA YÜKSELMENİN KURALLARINI KOYACAĞIZ”
Medya… Medyayla ilgili yasalar çıkaracağız. Medya, yalaka olmaktan vazgeçecek. Medya, emin olun, Tayyip Erdoğan’a yaptıkları yalakalığın aynısını bana yapacaklar. Ama ben istemiyorum. Ben istemiyorum. 100 gün içinde Cemevlerinin statüsünü ibadethane olarak değiştireceğiz, hemen. 100 gün içinde kamuda yükselmenin, kamuda müdür olmanın, genel müdür olmanın, müsteşar olmanın kurallarını koyacağız. Kamuda yükselirken kimse senin etnisitene bakmayacak, cinsiyetine bakmayacak, kimse senin sağcı mı solcu mu olduğuna bakmayacak. Kamuda yükselmenin kurallarını koyacağız. 100 gün içinde öğretmene, polise, hemşireye, din görevlisine 3600 ek göstergeyi vereceğiz.
“BANKALARI YENİDEN DÜZENLEYECEĞİZ”
100 gün içinde ekonomiyle ilgili temel kurumların özerkliğini sağlayacağız. Kamu bankalarını yeniden düzenleyeceğiz. Ziraat Bankası, kredilerinin yüzde 80’ini çiftçiye verecek. Halk Bankası, yüzde 80’ini esnafa KOBİ’lere verecek. Eximbank’ı, Kalkınma Bankası’nı yeniden düzenleyeceğiz.
AB ile müzakereleri hızlandıracağız. Hemen masaya oturacağız. Hemen. Ve hemen bir Avrupa turu yapacağım. Avrupa’nın bütün başkentlerini gezip yeni Türkiye’yi anlatacağım, özgür Türkiye’yi anlatacağım.
Şu anda adayken, Avrupa’nın hemen hemen bütün büyükelçileriyle görüştüm. Japonya Büyükelçisi’yle, Kanada Büyükelçisi’yle görüştüm. Avustralya, Yeni Zelanda, hepsi, hepsiyle görüştüm. Onlara şunu dedim… 453 milyar dolar borcumuz var. Bu parayı nereden aldık? New York’tan aldık Singapur’dan aldık, Dubai’den aldık. Borcumuz borç, ödeyeceğiz. Ancak bunlar sizden borç aldı, betona yatırdı betona… Ancak ben buralardan borç alırsam fabrikalara yatıracağım dedim, üretime.
100 gün içinde Erdoğan’ın böldüğü bütün üniversiteleri birleştireceğim. 100 gün içinde, hiçbir okula zorunlu bağış alınmayacak. Çocuklarımız girdikleri hiçbir sınava ücretle girmeyecekler. Sınav ücretlerinin tümünü kaldırıyoruz, tümünü.
24 Kasım’da, çocuklarımızı gözbebeklerimizi en değerli varlığımız evlatlarımızı öğretmenlere teslim ediyoruz. 24 Kasım’da her öğretmene bir maaş ikramiye vereceğiz.
“24 HAZİRAN’DAN SONRA TORPİL YOK! MÜLAKATI KALDIRIYORUZ”
24 Haziran’dan sonra, torpil yok. 24 Haziran’dan sonra mülakatı kaldıracağız, mülakat yok!
Sizi biraz güldüreyim… İstanbul’da bir arkadaşımız dedi ki: ‘Ben kararsızdım, Erdoğan’a mı oy vereceğim, sana mı? Bugün kararımı verdim.’ ‘Nasıl oldu’ dedim. ‘Senin mitinginde birisi bayıldı’ dedi. ‘Erdoğan’ın mitinginde de birisi bayıldı’ dedi. ‘Aranızdaki davranış farkı’ dedi… Ben demişim ki, farkında değilim… ‘Bir hekim baksın’ demişim. Erdoğan da ‘Kafasına su dökün’ demiş. Her şeyi biliyor ya, onu da biliyor.
Mülakat varsa liyakat yoktur. Mülakatı kaldıracağız. Çiftçinin mazotu 3 lira olacak. Asgari ücret 2200 lira olacak. En düşük emekli maaşı 1500 lira olacak. Emekliler, ‘biz size bir maaş’ demiştik, onlar ‘1000 lira’ dedi, onu da vermediler. Kimine 300, kimine 500, kimine 1000… Kurban Bayramı’nda bütün emekliler, hepinize bir asgari ücret.
100 gün içinde emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözeceğim. 100 gün içinde spor yönetimi özerkleşecek.
100 gün içinde çocuk bezindeki yüzde 18 KDV inecek. 100 gün içinde engelli kardeşim, 100 gün içinde Marmaris’teki yazlık sarayda tatil yapmaya başlayacaksınız.
“ERDOĞAN, ARTIK ADALET DEMİYOR, KALKINMA DEMİYOR”
2002’deki heyecanlı, 2002’deki iddialı bir Erdoğan yok karşınızda. Ak Partili kardeşim, senin yüreğine sesleniyorum. Yorgun, heyecansız, insanlara tepeden bakan, kibir dolu bir Erdoğan var. Arkadaşlarına sırt çeviren bir Erdoğan var. Herkese tepeden bakan, her şeyi bilen var. Artık Erdoğan, partisinin adında olduğu gibi ‘adalet’ demiyor, ‘kalkınma’ demiyor, ‘kıraathane’ diyor. Ne verecekmiş? Çayla kek…
Sabah beni bir şoför arkadaşım aradı, Yalova’dan. ‘Abi’ dedi, ‘Neredesin?’ Dedim, “Hatay’dayım.” ‘Abi’ dedi, ‘Bu cumhurbaşkanı çay kek diyor’ dedi. ‘Biz Yalova Seyahat’te de çay kek veriyoruz’ dedi. ‘Otobüs firması mı bu’ dedi.
Yalnız çaya-keke kanacak olan varsa şunu söyleyeyim. Şeker fabrikalarının hepsini sattı, kekler de şekersiz olur.
Ben ‘gelecek’ diyorum, ‘nanoteknoloji’ diyorum, ben ‘uzay’ diyorum, Ay’dan ve Mars’tan maden toplamak diyorum, ‘kuantum’ diyorum, ‘endüstri 4.0’ diyorum, arkadaş da ‘kıraathane’ diyor.
Yani yetmedi, Diyanet İşleri Başkanı’nı alet ediyor bu işe. Kesin baskı yapıyordur. Ne yapsın, devlet memuru işte, onu desteklemeye çalışıyor…
“İNCE KAZANIRSA YARDIMLARI KESECEK DİYORLAR, YALAN!”
Erdoğan, artık hayalleri olmayan bir adam, heyecanı olmayan bir adam, yorgun bir adam. Artık kekin ötesinde hayali olmayan bir adam. Hani diyorum ya, o yerli otomobil deyince kaportasını anlıyor, ben beynini anlıyorum, beynini.
Yine meydanlarda söyledikleri bir yalan var. ‘İnce kazanırsa yardımları kesecek’… Bakın, anlatıyorum: 1- Doğum yardımı. 2- Gebelik yardımı. 3- Dul maaşı. 4- Muhtaç asker ailesi yardımı. 5- Şartlı eğitim yardımı. 6- Öğrenci yardımı. 7- Kaymakamlık bursu. 8- Yoksullara kira yardımı. 9- Engelli bakımı yardımı. 10- Fakir muhtaç yardımı. Size namus sözüdür, şeref sözüdür. Bu yardımlar asla kesilmeyecek. Enflasyon oranında artıracağız. Bu yardımları, her yıl enflasyon oranında artıracağız.
Benim cumhurbaşkanlığımda kavga olmayacak. Ayırmayacağım, kayırmayacağım, savurmayacağım. Tekrar söylüyorum, benim ilkem şu: Kimseyi ayırmayacağım, kimseyi kayırmayacağım, milletin parasını savurmayacağım. Hakkını bilen, halkını bilen, haddini bilen bir Cumhurbaşkanı olacağım. Ama şurasını söylemezsem olmaz: Haddimi bilen bir Cumhurbaşkanı olacağım, ama bilmeyene de haddini bildiren bir cumhurbaşkanı olacağım.
“BU KAMPANYANIN EN NEŞELİ ADAMI BİNALİ YILDIRIM”
Şimdi siz değerli Hataylılar; bir büyük değişimi başlatmaya, umutları yeşertmeye, umutları tazelemeye var mısınız? Tamam mı Hatay? Binali Yıldırım bile ‘tamam’ dedi, siz mi demeyeceksiniz? Bir de kaf-sin-kaf’ı var! Gördünüz mü onu? Mükemmel! Bu kampanyanın en neşeli adamı Binali Yıldırım. Bayılıyorum. Canım sıkıldığı zaman ‘koyun’ diyorum bir Binali Yıldırım kaseti de seyredelim. Mükemmel. Yani bir insan düşünün, Başbakanlık olmayacak 24 Haziran’dan sonra, kendini imha ediyor yani… Yok olmak için uğraşan bir adam.
Tarihimize bir bakın. Tarihimizde ikinci adamlar çok önemlidir. İkinci adamlar, birinci adamlar kadar önemlidir. Bilge Kaan var bizim tarihimizde. Veziri var Tonyukuk. Alparslan var bizim tarihimizde. Veziri var, Nizam-ül Mülk. Fatih var, Kanuni var bizim tarihimizde.Ama Köprülü’leri var değil mi? Mesela bizim tarihimizde Atatürk var. Ama hemen yanı başında İsmet İnönü var.
Şimdi birinci adama bak, ikinci adama bak. Birinci adamın diploması yok. Yok, bulamadık. Yandaş bir yazar dedi ki, FETÖ’cüler çalmış diplomayı. FETÖ’cülerin açıklamasını duydunuz mu? ‘Çalmaya gittik, ama bulamadık’ dediler.
“ŞİİR KİTABIMDA EROTİK SÖZLER VAR, SANA MI SORACAĞIM?”
Hatay’dan Erdoğan’a seslensem… Erdoğan, meydan meydan geziyorsun ve diyorsun ki, ‘Muharrem İnce, sen çıraksın’ diyorsun, bana ‘çırak’ diyor. Hatay’dan ona seslensem, benimle bir televizyon kanalına çık. Sizce çıkar mı? Çıksın mı? Gelecektir diye bekliyorum. Gözlerim yollarda kaldı usta, çakma usta! Cesaretin mi yok? Bilgin mi yok? Gel karşıma gel. Karşıma gel. Ben sana demedim mi, her kuşun eti yenmez diye… Ben sana dedim.
Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? Benim 30 sene önce yazdığım şiir kitabını almış, ‘bak bak’ diyor, ‘burada erotik sözler var’ diyor. Var, sana mı soracağım? Var. Sen Necip Fazil’ı hiç okumadın mı. Sen şiirden ne anlarsın. Git. Ben senin gibi değilim ki, dün dediğimi bugün ‘demedim’ demem ki. Dedim, yazdım, ben yazdım, var mı itirazın?
“YETİŞTİRDİĞİM ÖĞRENCİLERLE GURUR DUYDUM”
Ben o kitabı getirdim köyün meydanına, Yalova’nın da varlıklı insanlarını çağırdım, o kitaptan birer tane hediye ettim, dedim ki ‘alın, bu kasaya da yardımda bulunun’… Kasadaki paraları topladım, kendi okuduğum ilkokula o kitabın parasıyla fen bilgisi laboratuvarı yaptırdım.
Bir şey söyleyeyim mi? Benim bütün hayatımı didik didik ettiler. Ne bulacak ya, ne bulacak. Öğretmenlik yaptım, milletin çocuklarına hizmet ettim. Onlar mühendis oldu, doktor oldu, ben de onlarla gurur duydum. Ne var bunda?
Ama bundan çok büyük keyif alıyorum. Sakın ha moralimi bozduğunu düşünmeyin. Niye biliyor musun? Bunları görünce Tarzan zorda diyorum, Tarzan zorda…
“PİYASALARA GÜVEN GELECEK, FAİZLER DOLAR DÜŞECEK”
24’ünde Allah’ın izni, milletin isteğiyle Cumhurbaşkanı olduğumda… Bir, piyasalara güven gelecek. İki, faizler düşecek. Dolar düşecek. Euro düşecek. Enflasyon düşecek. İşsizlik azalacak. Milli gelir artacak. Üretim ve istihdam artacak. Barış gelecek. Suriyeliler evlerine davul zurnayla gidecek. Hukukun üstünlüğü gelecek. Özgürlüklerimiz artacak. Gençler, cumhurbaşkanıyla televizyon programlarında tartışma yapacak. Gençler beni beğenmediklerinde, beni eleştiren tweet atacaklar. Korkmayacaklar.
Ben sizin çocuklarınıza güzel hayaller kurduracağım. Sizin çocuklarınıza matematik, yabancı dil öğreteceğiz. Nitelikli-niteliksiz okul ayrımını kaldıracağız. Ayın 22’sinde sınavlar açıklanacaktı. Niye? Çocuklar açıkta kalacak çünkü. Veliler size sesleniyorum… Bu aldatmacaya bir son verelim. Hep birlikte, 24 Haziran’da özgür bir Türkiye’nin hayalini kuralım.” -Cemil Yıldız-