Peki, Çöp Alışkanlığımız?
Lübnan’dan Suriye’ye geçen, oradan da Hatay’ın Antakya’sı içinden geçerek Akdeniz’e dökülen Asi Nehri’nde yaşanan ‘kirlilik’ için devreye alınan ‘Arıtma Tesisleri’ ile sorun çözüme ulaşacak mı, merak konusu!
Kanalizasyon kaynaklı kirlilik nedeniyle her sene ‘koku’ ve ‘sinek’ başlıklarında Antakya kent yaşamının değişmeyen şikâyet listelerinin en başında yer almayı sürdüren Asi Nehri için ‘kader’ deneni değiştirmek için kolları sıvayan yerel idarecilerin çabası, devreye girmesi planlanan ‘Atık Su Temizleme’ tesisleri ile sorunu kökten çözüme kavuşturma yönünde.
-BERRAK VE TEMİZ-
Kanalizasyon sularının temizlenerek nehre bırakılmasını amaçlayan ve Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Membran Biyoreaktör (MBR) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ile beraber, Asi Nehri’nin, bilinen tablonun aksine kokusuz ve berrak akması amaçlanıyor. Daha temiz bir ‘Asi’ projesine ayrı bir önem veren Büyükşehir Yönetimi ise, Asi’ye özel ışıklandırma ve çiçeklendirme sonucunda kent merkezini daha yaşanır bir hale getirmeyi hedefliyor.
Konuya ilişkin konuşan ve Büyükşehir Yönetimi olarak konuya verdikleri önemin altını özenle çizen Başkan Lütfü Savaş’ın ifadeleri de bu yönde:
“Hem kimyasal hem biyolojik açıdan 4. derece kirlilikle akan bir nehir. Hal böyle olunca da en üst seviyede kirlilikle bizimle buluşuyor. Bunun dışında, yazın hemen hemen hiç su akmıyor. Hem Suriye’de baraj kapakları kapatılıyor hem de bizim burada çiftçiler önüne setler çekip Asi Nehri’nden akan suyu, kendileri sulama amaçlı kullanıyorlar. Asi Nehri’nin Hatay’da insanlarımızla pırıl pırıl bir suyla buluşmasını, kokudan arınmış olmasını istiyoruz.”
-PEKİ, ASIL SORUN!-
Peki, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş tarafından, ‘Hem kimyasal hem biyolojik açıdan 4. derece kirlilikle akan bir nehir’ olarak ifade edilen Asi Nehri’nde Antakya merkezli olarak yaşanan ‘kirlilik’ sadece yurt dışı kaynaklı mı?
Bu konuda görüşlerini aldığımız bir turizmcinin ifadesi, hem bu konuda hem de eleştirel boyutta:
“Bu konuda konuşan yerel idareciler, projeleri konusunda tabi ki çok iddialılar. Hatta her şey bittiğinde, ‘bir zamanlar’ diye başladıkları hikâyelerin bir köşesinde duran martıların yeniden Asi Nehri üzerinde havalanıp kanat çırpacağını da düşünüyor ve hayal ediyorlar. Bu da güzel… Çünkü bizler de bunu düşünüp hayal etmek istiyoruz. Ama istemekle olmuyor. Hayal ettikleriniz, o istenen gerçeğe ‘çok isteseniz’ de dokunamıyor. Maalesef!
Her şeye rağmen, 3 bin 750 metre uzunluğunda 1200’lük borular döşedikleri Asi Nehri’ni atık sulardan kurtarmanın yolunu buldular gibi! Dilerim ki işe yarar ve dedikleri gibi, berrak ve tertemiz bir nehir akar bu tarihi kentin orta yerinden. Bunu kim istemez ki? Ama bunu yapmak istiyorsanız eğer, yapmaya çalıştıklarınıza bu kentin yaşayanlarını da katmanız gerekiyor. Onlarsız bu ‘düşünce’ de olmaz, martılarla süslenen hayaller de olmaz! O zaman şöyle düşünelim mi?
Tamam, su temiz akmaya başladı diyelim… Peki, nehre çöp atma alışkanlığına sahip bir kent kalabalığını tüm bu yapılana nasıl katacaksınız? Çöpünü nehre boşaltan sivil iradeyi nasıl eğiteceksiniz? Nehrin yanı başından ilerlerken, yediğinin, içtiğinin geride kalan atığını nehrin sularına savuranlarını nasıl engelleyeceksiniz? İşte bu ‘istenmeyen’ durum ‘lütfen’ ile olmaz!
Londra’dan Paris’e ve Amsterdam’a kadar, her yerde bir ceza sistemi vardır. Hayatı düzenleme adına kanun size yetki veriyorsa, bunu kullanacaksınız. Var mı başka çaresi? Kirli suları, o 3 bin 750 metre uzunluğundaki boruların içinden akıtabilirsiniz, ama bu konuştuklarımızı da kontrol altına almanız gerekiyor. Yani sizin yaptıklarınız yetmiyor! Kent insanını, ‘Temiz Asi’ sloganını gerçeğe çevirmek üzere ‘sistemin içine dahil’ etmeniz gerekiyor. Aksi halde, ‘berrak’ ve ‘temiz’ sular yine ‘çöp’ içinde akmaya devam edecek.”
-DÜNYA’DA!-
Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Membran Biyoreaktör (MBR) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi, içeriği ve kapsamı itibariyle dünyada beşinci, Avrupa’da ikinci, Türkiye’de ise birinci durumda. Son açıklama, söz konusu tesisin Haziran ayının 15’inden itibaren çalışmaya başlayacağı yönündeydi. Ancak nehirdeki son dönem çalışmaların henüz tamamlanamadığı ve bu tarihin de ileriye atılabileceği konuşuluyor.
-BİZE DE LAZIM-
Asi Nehri’nin temizliği adına projelendirilen yatırımlar, emek yoğun çalışmalar ve ortaya konan ciddi maliyet, bundan sonrası için denetim ve kontrollerin sıklıkla gündeme alınması gerektiğini de ortaya koyuyor. Bu da, ‘kurumsal emeğe’ kent insanının sahip çıkması için ‘ne tür bir önlem alınmalı’ sorusunu gündeme taşıyor. Bu önlemlere en net örneklerden biri, Asi Nehri’ne benzer bir hikâyeyi ‘başarılı bir süreçten’ geçiren ve bugünkü haline taşıyan Eskişehir! Ancak Eskişehir’i bu anlamda özel kılan şey, ortaya konan emeğe ‘sahip çıkın’ deme şekli!
Şehrin orta yerinden geçen nehri, ‘Venedik’ gondolları ile gezilebilir bir hale sokan Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in mizahi dilinin de bir karşılığı olan çalışma, nehrin hemen yanı başına konan bir heykel! Çevreyi kirletenlere karşı esprili bir tepki göstermek amacıyla Porsuk Çayı kıyısına konulan, bank üzerinde oturmuş ‘Çekirdek Çitleyen Eşek’ heykeli…
Peki, “benzer bir heykele bizlerin de ihtiyacı var, hem de acilen!” diyenler haksız mı? -Tamer Yazar-