Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Karasu

Tarih ve Doğal Güzellikleriyle Dafne

Harbiye Belediyesi 1939 yılında kurulmuştur.

Antakya Belediyesi’nden sonra ilimizin ikinci belediyesidir.

İlk Belediye Başkanı Şeyh Mahmut Açıkalın’dır.

2011 verilerine göre ülkemizde belde sayısı 1.977’dir.

2012 yılında yürürlüğe giren yeni büyükşehir yasasıyla, Defne ilçesi kurulmuş, 2014 Türkiye yerel seçimlerinde büyükşehir illerindeki beldeler de mahalleye dönüştürülmüştür.

Defne Belediyesi sınırlarında;  Aknehir, Çekmece, Dursunlu, Gümüşgöze, Harbiye, Subaşı, Tavla, Toygarlı, Turunçlu ve Yeşilpınar olmak üzere 10 belediyesi, Antakya Belediyesinden aktarılan Armutlu, Akdeniz, Sümerler, Aşağıokçular ve Elektrik olmak üzere 5 mahalle; Bahçeköy, Balıklıdere, Bostancık, Çardaklı, Değirmenyolu, Döver, Samankaya, Sinanlı, Ballıöz, Güneysöğüt, Koçören, Meydancık, Orhanlı, Büyükçat, Özbek, Hancağız, Yeniçağ, Çökek, Özengili, Hüseyinli, Çınarlı ve Karşıyaka olmak üzere 22 köy mevcuttur.

Görüleceği gibi Defne ilçesi kurulunca Harbiye, bir mahalleye dönüşmüştür.

***

Libanius, MS 314-393. Antiokheia’lı (Antakya) hatip ve edebiyatçıdır.

“Geç Antik Çağda üst sınıfa mensup pagan Yunan vatandaşlarının ideal ve tutkularını eserlerinde işlemişti.”

Libanius’a mal edilen bir sözdür: “Göklerin Tanrısı, yeryüzüne inerse, Daphne’de ikamet ederdi.” Göklerin Tanrısı Zeus’tur.

Libanius, Dafne’nin son 30 yılını görmüş olsaydı aynı duyguları besler miydi? Sanmıyorum.

Rahmetli Araştırmacı, Yazar, Dr. Edip Kızıldağlı ise Kuran-ı Kerim’deki cennet betimlemelerinin Dafne olduğunu yazar.

“Daphne, Selevkosların bayram kutlamalarını yaptıkları, boş zamanlarını geçirdikleri bir zevk ve eğlence mekânı idi. Görkemi ve insanı ferahlatan gölgelikleriyle dolu o yer tüm tanrıların uğramadan edemedikleri bir yerleşim yeriydi. Ünü öylesine yayılmıştı ki, eski zamanlarda, Roma’nın doğudaki başkenti olan Antakya’dan bile,” Daphne’nin yakınındaki Antakya” diye bahsediliyordu.

Söylenceyi, sanırım duymayanımız yoktur:

“Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, Taselya Irmağı kenarında dolaşırken genç ve güzel bir kız görür. Babası ırmak tanrı, annesi orman tanrı olan bu güzel su perisinin adı Daphne’dir. Daphne, Apollon’un içinde arzular uyandırır, Daphne ile konuşmak ister. Daphne, ışık tanrısının içinden geçenleri anlamıştır. Lakin Apollon bir tanrıdır ve tanrıyı seven genç bir kız ya sürgüne gönderilecek ya öldürülecektir. Defne bunu bildiği için kaçmaya başlar. Apollon, Daphne’yi kovalar. Çapkın tanrı bir yandan da “kaçma, seni seviyorum.” diye bağırır. Daphne kaçmaya devam eder. Apollon’a gelince, bu su perisini mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe iyice kısalır ve bir an gelir ki Daphne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş olanağının kalmadığını anlayan güzel Daphne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “Ey toprak ana!..beni ört, beni sakla beni kurtar.” Bu içten yalvarış üzerine Daphne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk bağlar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar. Güzel kokulu bir defne ağacı oluverir. Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Daphne’nin ağaç oluşunu üzüntüyle izler, sonra ona sarılır ve sert kabuklar altında hâlâ çarpmakta olan kalbinin sesini duyar. “Daphne!” der. Bundan sonra sen Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler, şarkılarda şiirlerde adımız yan yana geçecek.”

Bunun üzerine Daphne,dallarını eğerek Apollon’u saygıyla selamlar.”

Dünyada ilk güzellik yarışması Dafne’de yapılmıştır.

Tarihçiler, Daphne’deki Apollon Mabedi’nin benzerlerinden çok daha muhteşem olduğu konusunda aynı fikirdedir.

Bundan 3000 yıl öncesinde Daphne’de insanoğlunun insanoğluna sundukları sanat yapıtlarını okuyunuz şaşırıp kalırsınız.

Kutsal defne ağaçlarına sahip olmasıyla birlikte, ilkbaharın serin rüzgârları gibi tatlı adı, yüzyıllarca birçok aşk öyküsünde geçmiştir.

Dünyanın ikinci Mozaik Müzesi olan Antakya Arkeoloji Müzesi’ndeki yapıtlar Dafne’nin görkemini anlatmaya yeter.

Son günlerde, Defne ilçemizle ilgili sosyal medyada haklı- haksız eleştirilere tanık oluyoruz. Eleştirilecek çok şey vardır elbette. Ama bu konuda yapıcı olmak gerek bence. Yapılanlar yeterli görülmeyebilir ama eleştirirken alternatifler sunmak gerek.

Defne de biz yaşıyoruz. Çocuklarımızı, torunlarımızı bu güzel ilçede büyütüp burada okula gönderiyoruz. Doğal olarak da sorumluluğumuzun gereği olarak insanımızın çağdaş yaşamın olanaklarından yararlanması hakkıdır.

Bugüne gelinceye Defne, sorunlarıyla birlikte büyümüş, insanlara yeterli alt ve üst yapıyı sunacak önlemler yeterince alınmadığı için günümüzdeki çarpık bir kent görünümüyle karşı karşıya kalmış ve özgün kimliğini hızla kaybetmiştir.

Defneli gençler, öğrenciler, emekliler, öğretmenler, esnaf…. hangi, meslekten ve hangi yaş grubundan olursak olalım Defne’de yaşıyorsak eğer, mutlaka Defne’nin sakini değil, sahibi olalım. Biz Defne’de yaşıyoruz. Ve Defne’yi seviyoruz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER