Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tarihe Kepçe Darbesi!

Sırada Başka ‘ne’ Var? Antakya merkezinden geçen Asi Nehri’nin kuruyan

Sırada Başka ‘ne’ Var?

Antakya merkezinden geçen Asi Nehri’nin kuruyan yatağında çıkan bazı ‘mimari’ parçaların eski Roma dönemi parçalar olduğu gerçeğinde duran Antakyalı Arkeolog, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül’ün son çağrısına rağmen, var olanlar bu defa kepçe darbeleriyle yer değiştirdi!

“Bir şehir vardır ki, toprağın altında doğru dürüst kültürel miras yoktur, ama üzerinde başka yerlerden aktarılan mirasların sergilendiği müzeler vardır. Başka şehirler vardır ki, altlarında büyük kültürel miras vardır ve hala bunlar yaşamaktadır. Ama yeryüzüne çıkartılarak insanlara sunulacak müzeleri yoktur. Bir üçüncü şehir de, kültürel miras anlamında hem toprağın altı hem de üstü zengindir. İşte Hatay da bu şehirlerden bir tanesi…”
Bu sözler, 28 Aralık 2014 Pazar günü açılışı yapılan Hatay Arkeoloji Müzesi yeni binasının kurdele kesimi sırasında konuşan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ait. Peki, aradan geçen sürede ne oldu ve bizler ne kadar değiştik de, bugün Asi Nehri ile dillendirilen bir eski tarih hikâyesi bu kadar sahipsiz ve bu kadar tartışmalı?
-ASİ’DEKİ KEPÇELER-
Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin nehri ‘temizleme’ adına başlattığı teknik çalışmalar kapsamında Asi’nin kuruyan yatağına indirilen iş makinelerinin kepçeleri, geçtiğimiz günlerde, ‘Roma Mimarisi’ olduğu ilk elden ifade edilen bir parçaya dokundu! Nehir yatağında düzenleme çalışması yapan iş makinelerinin kepçe darbesi ile yeri değişen parçanın zarar görüp görmediği ya da zarar gördüyse de ‘zarar boyutunun’ ne olduğu bilinmiyor. Ancak yaşananları ‘yüreği ağzında’ izleyen tarih ve kültür meraklıları, bundan sonra ‘sırada ne var’ demeyi de ihmal etmiyor. Bunu sorarken de, yapılan son açıklamayı hatırlatıyor!
-UZMANI UYARDI-
Nehir yatağında ortaya çıkan ‘tartışmalı’ mimari parçaların ‘ne’ olduğu konusunda uzun bir süredir ‘acaba’ diyenleri netleştiren isim, Antakyalı Arkeolog, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül olmuş ve şu ana kadar sessiz kalan ilgili (!) ve sorumlu (!) kurumlara yönelik çağrısında şunları dile getirmişti:
“İfade edildiği gibi, burada bir sahipsizlik söz konusu. Buna katılıyorum. Zira nehir yatağında bulunan bahse konu o parçalar, ki o parçalar arkeolojik terminolojide ‘mimari parçalar’ olarak ifade edilir, bir yapının geride kalan önemli kalıntıları konumundadır. Peki, ‘ne yapılmalı’ diye soracak olursanız eğer… Mutlaka, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Müze tarafından alınıp, yine Müze ortamında korunması gerekiyor. Burada bir ihmal söz konusu. Siz bunu defalarca Gazete’de yazdınız, ama bakıyoruz hala yerinde duruyor. Oysaki bunu yapmak çok zor bir şey değil. Bunların mutlaka bulundukları yerden alınıp Müze’ye götürülmesi gerekiyor.”
-KOKU DEĞİL, TARİH!-
Elde bu kadar açık bir uyarı ve uzman görüşü varken ‘neden hiçbir şey yapılmadığını’ anlamadığını ifade eden bir turizmcinin eleştirisi oldukça dikkat çekici:
“Elde bu kadar tartışmalı bir durum varken, turizmcileri temsil edenler, Asi Nehri’ndeki kokuyu gündemine alıyor. Tamam, bu da önemli ama… Önceliğimiz ‘ne’ bu kente dair? Bir turizmci olarak önceliklerimizde ne var? Ben size söyleyeyim… Tarih var, kültür var, buna dair yapılar var, belirlenen destinasyonlar var, hatta henüz keşfedilmemiş, keşfedilememiş çok adresimiz var! Doğru mu?
Bu garip öncelik tartışması bir tarafa, ifade edilen uyarının dahi şu ana kadar yankı yaratmaması gerçekten de ilginç. Ne İl Kültür, ne Müze, ne Valilik ve ne de şu ana dek Bakanlık! Sahi bu kadar mı sahipsizmiş bu kent? Bu kadar mı kaderine terk durumu yaşıyormuş? Demek ki durum buymuş! Öyleymiş! Fark etmemişiz!
Bunun son örneği de, kentin eski yakasında asfalttan sonra başlayan beton çalışmamız. Ne diyeyim ki, hayırlı olsun! Vatana, millete, susanlara, tepkisiz kalanlara, bu şehrin üzerine inşa etmeye alıştıkları yeni medeniyete! Başka da lafım yok…” -Tamer Yazar-