Ülkede eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik kriz mevcut. Şimdi bu cümleleri okuyan bir kesim hemen “neden öyle diyorsun, herkes harcıyor, kafeler dolu” diyebilir. Hemen araya gireyim. İnsanların kafeleri gitmemesini, açlıktan ölmesini beklemek saçmalıktır. Bir ülkede kriz olup olmadığının göstergesi bu değildir. Enflasyon, market fiyatları, kira artış oranları, paradaki değer kaybı verileri bu fotoğrafı objektif bir şekilde ortaya koyar.
Güzel bir atasözümüz vardır, “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur”. Maalesef Nas diyerek, akla mantığa uymayan saçma politikalar ile enflasyon aldı başını gitti, ülkede ciddi bir hayat pahalılığı oluştu. Alım gücü düştü. Kur Korumalı Mevduat denilen bir akıl tutulması iş ile para fakirden alındı, zengine iletildi. Ciddi bir kaynak transferi yapıldı. Uzmanlar, KKM’nin kamuya külfetinin 833 milyar lira olduğunu ifade etmektedir. Tahayyül edilmesi güç bir rakam, bu para ile onlarca fabrika kurulur, emekli maaşlarına ciddi zamlar yapılır, vatandaşa ciddi hizmetler götürülebilirdi.
Kamuya yüklenen 833 milyar lira, biz vatandaşlara bindirilen vergilerle, hak ettiğimiz yol-su-üst yapı hizmetlerinin verilmemesiyle, emekliye zam yapılmamasıyla finanse edilmektedir.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Dini söylemler ile iktidara gelen AKP hükümeti artık tamamen yozlaştı. Mutlak iktidar, güç ve para hırsı bu iktidarın gözünü bürüdü, yola çıktığındaki çizgisini kaybetti. AKP içinde yaşana güç savaşları artık su yüzüne çıkmış durumdadır. Yüzlerce son model makam araçlarıyla oluşturulan konvoylar, son model arabalarda uyuşturucu çeken danışmanlar, yüzlerce daire ve arazi sahibi belediye başkan adayları, devletten 2-3-4 maaş alan kişiler ve daha niceleri.
Tüm bu hususlar, vatandaşların son yerel seçimlerde sandıkta büyük bir tepki göstermesiyle sonuçlandı. AKP ile CHP arasında ciddi bir fark oluştu. Şimdi bu fotoğrafı ve ekonomiyi düzeltmek için Mehmet Şimşek ekibi, “kamuda tasarruf tedbirleri” uygulamaya çalışmaktadır.
Yola çıkış amacı doğrudur. Kamuda ciddi bir israf, yolsuzluk ve gösteriş mevcut. Fakat mevcut hükümetin bunu sağlama şansı yok. Çünkü güç, gösteriş ve para hırsı bu insanların içine öylesine işlemiş ki, ne tedbir alınırsa alınsın boş. Tasarruf tedbirleri özümsenmedikçe mali disiplini sağlayamayız.
Hiçbir yönetici makamındaki gösterişi, lüks arabalarını, lüks tutkusunu, onlarca sekreterini ve korumalarını bırakmak istemiyor. Yöneticilerin bu konuda adım attığını görmeyen memurların tasarruf yapması beklenemez. Hayatın olağan akışına aykırıdır. Bir büyükşehir belediye başkanı, tasarruf tedbirleri alınmadan hemen önce 63 tane lüks araç kiralaması yapmış. Kamu kurumlarının araçları durmuyor. Çünkü harcanan yakıtı, kullanan kişiler ödemiyor. Sayıştay bunları raporlamasına rağmen savcılıklar işlem yapmıyor.
Tasarruf tedbirleri kısa bir dönemle sınırlandırılmamalı. Bu bir kültür meselesi olmalı. Bu tedbirler devletin en üst kademelerini de kapsamalı, koruma, konvoy, uçak harcamaları da azalmalı. THY gibi müthiş bir markaya sahibiz, THY müthiş bir business class hizmeti sunmakta. Kamu kurum yöneticilerimiz, bunu bile beğenmiyor, özel uçaklarla seyahat ediyorlar.
2024 yılında beklene bütçe açığı, 2.6 trilyon TL. Tasarruf paketi ile hedeflenen tasarruf ise 100-150 milyar TL. Yani tasarruf edilmesi planlanan rakam, bütçe açığının yanında devede kulak kalıyor. Kısacası bu bakış açısı ile sağlıklı, kalıcı bir tasarruf kültürünün oluşması mümkün değildir.
Bu konuda şahsen şöyle bir fikrim var. Yöneticiler ve yetkili kişiler (mesela yerel yönetimlerde meclis üyeleri), kurumda oluşan zarardan şahsen sorumlu olmalıdır. Çünkü gelenler, maalesef kurumları borç batağına sürükleyip gidiyor. Bunun sebebi, borcu kendilerinin şahsen ödemeyecek olmalarıdır. Bu yöneticilerimiz şahsi şirketlerinde, özel hayatlarında sergilemeyecek müsriflikleri maalesef kamu kurumlarında sergiliyorlar. Bir belediye, seçimler öncesi 1 milyon TL’lik kuruyemiş satın almış. Olacak iş değil. Bunun gibi daha nice örnekler mevcut. Lüks makam odaları, bu paralar vatandaşın vergileriyle yapılmakta. Maalesef halktan kopuk, hesap vermez bir süreç yürütüldüğü için kamu yöneticileri istedikleri gibi kurumları borçlandırmaktadır.
Bu aymazlığa son vermek gerekir.
YORUMLAR