31 Mart yerel yönetimler seçiminden sonra demokrasi kazandı, bahar geldi, ülkemizi aydınlık günler bekliyor derken, birden bire Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı ve linç girişimi sonucu ortalık yeniden karışır gibi oldu.
Tıpkı Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur özdeyişi gibi . Bir süredir ortamın gerilmesi, tansiyonun yükselmesi, suların bulandırılması yolunda adımlar atılması isteklerine karşı yapılan uyarılar gibi son günlerde de tansiyonu düşürmek, ortamın gerilmesine engel olma yolunda hareket edilmesi için, uyarılar yapılmaya başlanmıştır.
Hatırlanacağı üzere benden olan iyi, benden olmayan kötü anlayışının egemen kılınması yolundaki atılmak istenen yanlış adımların yarar yerine zarar vereceği, durumu gören, anlayan ve olacakları tahmin edenler tarafından gözler önüne serilmiş , bu yolda dikkat çekinilmek istenmiş idi.
Ama ne yazık ki bu uyarıların hiç birine kulak verilmemiş, kişisel hesaplar ve beklentiler ön plana çıkartılmak suretiyle, yanlış adımlar atılma yoluna gidilerek bugünlere gelinmiştir.
Ülkesini seven herkesin birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde hareket etme gerekliliğini gördüğü bir gerçektir.
Bu birlik ve beraberliği sağlayabilmek içinde tansiyonun düşürülmesi, ortamın daha da gerginleşmesine yol açacak tutum ve davranışlardan uzak durulması zorunluluğu da ayrı bir gerçektir.
Bugüne kadar bu gerçeklere ne yazık ki tam anlamıyla uyulmadığı üzüntüyle görülüp izlenmektedir.
Son zamanlardaki gelişmeler, gözlerin daha da açılmasına, dikkatlerin oluşabilecek tehlike üzerine daha da yoğunlaşmasına neden olmuştur.
Bu nedenle de demiri soğutma, Türkiye birliğinin sağlanması yolunda adımlar atılması gerekliliği ön plana çıkmış, bunun yol ve yöntemleri araştırılmaya başlanmıştır.
Bunun içinde önce demirin soğumasını sağlayacak bir ortamın hazırlanması gerekir.
Eğer uygun bir ortam sağlanmaz, sağlanacak olan uygun ortamın devamı için gerekenler yapılmaz ise, kızgın demir bir türlü soğumaz ve aksine daha da kızgın bir hal alabilir.
Bu doğrultuda herkesin kendine düşeni yapması gerekir.
Herkesin kin ve nefret tohumları ekme yerine sevgi, barış, anlayış , hoşgörü tohumları ekmek suretiyle birlik ve beraberlik içinde yaşayabilmenin bütün gereklerini yerine getirme zorunluluğunun ayırdına varması gerekir.
Toplumu benden olanlar yada olmayanlar diye ikiye ayırmaya kalkan anlayış.
Toplumu benden olanlar iyi, benden olmayanlar kötü olarak tasnife tabi tutmak isteyen zihniyet.
Toplumu, benim söylediğim söz doğrudur, bunun dışındaki söz doğru değildir ve bu nedenle benim dediğimin dışına çıkılmamalıdır anlayışı ile hareket etmeye yönlendiren zihniyet.
İşte bu tür yanlış görüşler, anlayışlar, söylemler, yönlendirmeler ortamın gerilmesine, tansiyonun yükselmesine, birleşme yerine ayrışma yolunda adımların atılmaya başlanmasına neden ve gerekçe olabilmektedir.
Özellikle ülkemizin üzerinde bulunduğu coğrafya, dünyadaki siyasi gelişmeler, yabancı devletlerin ülkemiz üzerindeki dostane olmayan görüş ve düşünceleri göz önünde tutulduğunda, bu tür ayrıştırıcı, tansiyonu yükseltici ve ortamı gerici tutum ve davranışlardan sevinç duyacakları ve hatta bunu destekleme yolunda çabalar içine girebilecekleri unutulmamalıdır.
Bu nedenle demiri soğutmak için gereken ortam hazırlanmalıdır.
Öncelikle kullanılacak dile çok önem verilmelidir.
Ağızdan çıkanı kulak duymalıdır. Sinirlere yenilerek, duyguların etkisi altında kalarak ağızdan çıkacak olan sözlerin oluşturacağı tahribat çok zor onarılır.
Bu nedenle, tatlı dil ile gerginleşen ortamın normale döneceği, tansiyonun düşeceği, ayrışma yerine birleşmenin kısa sürede gerçekleşeceği gözden uzak tutulmamalıdır. Ama bunun içinde öncelikle ortamın gerilmesine neden olacak tutum ve davranış içinde olanların, bu hareketlerinden vazgeçerek, demirin soğuması, Türkiye ittifakının sağlanabilmesi için olumlu ilk adımları atması gerekir.
Unutulmamalıdır ki; bu yola gidildiği takdirde, bunu sağlayanlar takdirle anılacak ve tarih sayfalarının en müstesna köşesinde yer alacaklardır…
YORUMLAR