TC Merkez Bankası

TC Merkez Bankası son zamanların en tartışmalı kurumlarından biri durumuna getirildi. Her şeyden önce başkan dayanmıyor. Kaç ay kalabildi bilmiyorum ama çiçeği burnunda Başkan Hafize Gaye Erkan gayesine erişemeden kendini kapıda buldu. Geldiği, getirildiği günlerde yazmıştık, fazla kalamaz, diye. Bir kez de yanılalım ne olur… Getiriliş gayesi de belliydi, çıkmaza sokulan ekonomide, Bakın biz yükseltmedik, […]

TC Merkez Bankası son zamanların en tartışmalı kurumlarından biri durumuna getirildi. Her şeyden önce başkan dayanmıyor. Kaç ay kalabildi bilmiyorum ama çiçeği burnunda Başkan Hafize Gaye Erkan gayesine erişemeden kendini kapıda buldu. Geldiği, getirildiği günlerde yazmıştık, fazla kalamaz, diye. Bir kez de yanılalım ne olur… Getiriliş gayesi de belliydi, çıkmaza sokulan ekonomide, Bakın biz yükseltmedik, faizi yeni Başkan Erkan yükseltti, diyebilmek için te Amerikalardan getirttiler. Bir önce dalkavuk gazeteci başkan bir çuval inciri berbat ettiydi.

Birkaç kez “nas” uğruna (bize ne oluyor) faiz düşürülünce öyle bir harabat yaratıldı ki Başkan Erkan’ın yükseltmeleri havagazı oldu. Kışın kullandık!

Merkez Bankası adının başında Türkiye Cumhuriyet bölümü var. Demek ki Türkiye Cumhuriyetinin, Türk ulusunun gönenci için görev yapması gerekir. “Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadesi bilgisunar sayfasında yazıyor. Epey kapalı ifade. Fiyat istikrarı ve anamalcı düzen. Zor ama yine de umut verici. Ne ki günümüzde görevini yapamamış ki fiyat istikrarının yerinde yeller esmekte. MB tarihi yine sayfasında şöyle belirtilir:

“Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünyada ortaya çıkan emisyon sağlayacak merkez bankalarının oluşturularak ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönündeki eğilimin etkisiyle ve ülkemizde Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla güçlendirmek amacıyla bir merkez bankası kurulması yönündeki tartışmalar ve çalışmalar hız kazanmıştır. Bu konunun ilk kez ele alındığı 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde, özellikle “millî devlet bankası” kurulması fikri üzerinde durulmuştur. 1927 yılında Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’nın merkez bankası kurulması hakkında sunduğu kanun taslağı kabul edilmiştir. Ayrıca merkez bankasının kuruluş aşamasında yardımcı olması için; Ülkemiz yetkililerinin, diğer ülkelerin merkez bankalarından da görüş istediği belirtilmektedir.

1928 yılında Türkiye’ye davet edilen Hollanda Merkez Bankası İdare Meclisi Üyesi Dr. G. Vissering, hazırladığı raporda hükûmete bağlı olmayan ve bağımsız bir merkez bankasının gerekliliğine dikkat çekerken; 1929 yılında İtalyan Uzman Kont Volpi, Türk parasının istikrarının sağlanması için bir merkez bankası kurulmasının şart olduğunu belirtmiştir. Bu gelişmelerin ardından Hükûmet; merkez bankası kurulmasına ilişkin gerekli yasal çerçevenin hazırlanması için harekete geçmiş, Lozan Üniversitesinden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Merkez Bankası yasa tasarısı hazırlanmıştır. Tasarı; Türkiye Büyük Millet Meclisince 11 Haziran 1930 tarihinde kabul edilerek, 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu adı ile 30 Haziran 1930 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Merkez Bankası; farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasının ardından, 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.”

Bir an Osmanlı Bankasını, Düyunu Umumiyeyi anımsayın lütfen. Buradan anlaşılıyor ki merkez bankaları ülkenin, devletin bağımsızlık ülküsüyle bağlıdır. Özde bağımsız değildir, olmamalıdır. Ancak ekonomi tekniklerini uygulamak, yetkinlik, liyakat yönlerinden kesinlikle bağımsız olmalıdır.

 

Exit mobile version