CHP Defne İlçe Örgütü, kadına yönelik şiddete bir kez daha dikkat çekti
Defne İlçe Örgütü tarafından yapılan açıklamada, her gün ülke gündeminde yerini alan ve sıradanlaştırılmaya çalışılan erkek şiddetinin üzülerek takip edildiği vurgulandı. Bilinçli bir sıradanlaştırılma ve normalleştirme politikası güdüldüğüne defalarca tanıklık edildiğinin belirtildiği açıklamada, Türkiye’de 2010’dan bu yana 1964 kadının öldürüldüğü, son bir ayın istatistiklerinin dehşetin sayılarla ifadesi olarak görülebileceği ifade edildi.
Salgın erkek şiddetini hortlattı …
2020 Haziran’ın da 21 kadının öldürüldüğünün, en az 61 kadına şiddet uygulandığının, en az üç çocuğun öldürüldüğünün, aralarında oğlan çocukların da olduğu en az 46 çocuğun istismar edildiğinin, en az 13 kadının taciz edildiğinin, 93 kadının da seks işçiliğine zorlandığının belirtildiği açıklamada şunlara yer verildi: “22 failden yalnız 3’ü tutuklandı, 4 fail intihar etti. Tehlike ‘artık yeter’ demenin kafi olmadığı bir sınıra dayandı. Pandemi süreci aile içi erkek şiddetini hortlatırken sokaklar yabancının insafına ve ahlak yargılarına terkedilmiş güvensiz bir alana itti kadınları. Kadın bedeni ve maddi güç üzerine kurgulanmış ucuz senaryolu dizilerin, Magazin programlarına teslim edilmiş yargı sisteminin faturasını kadınlar canlarıyla ödediler. Cinayet ve şiddet hızla artarken hükümet İstanbul Sözleşmesi’ni değiştirmenin hatta iptal etmenin derdine düştü. Hükümet yasalarıyla, hedef göstermeleriyle, kayırmalarıyla defalarca tarafını belli etti. Hükümet faillerin suç ortağıdır, tırmanan cinayetlerin ve şiddetin azmettiricisidir. Hatta kadın, çocuk, hayvan, doğa ve yaşam düşmanları ile birlikte hareket etmektedir. Erkek Şiddetinin öncelikli savunucusudur. Çünkü iki taraf da iktidarlarını şiddet ile beslemektedir.
Erkek şiddeti ,erkeği hedef alan cinsiyetçi bir söylem değildir. Çünkü kadın tarafından da, kurumlar ve siyasetçiler tarafından da üretilip desteklenir hatta teşvik bile edilir. Erkek şiddeti her durumda bir öteki yaratır. Gücünü yarattığı öteki üzerinde kullanır. Bu zihniyet her koşulda katili aklayacak sebepler bulur; Bu nedenle Ama’yla başlayan cümlelerinin haddi hesabı yoktur. Biz bugüne kadar her defasında Ama’lı cümlelere karşı yaşamın kutsallığını savunduk. Bu yaptığımız açıklama Kadın cinayeti ile ilgili ilk basın açıklamamız değil, maalesef son olmayacağını da biliyoruz. Ama bizim mücadelemiz son olana kadar kararlılıkla sürecektir. Temel hak ve hürriyetleri korumak, insanca yaşamı tesis etmek amacımızdır. Eril zihniyetle beslenen tüm kişi, kurum ve kuruluşlarla mücadeleden çekinmeyeceğiz. Yeni Pınar Gültekinler, Emine Bulutlar, Şule Çetler canlarından olmasın diye topyekûn bir
mücadelede üzerimize düşeni yapacağız.
Kadın namusunuz değildir …
Şiddetin ortaya çıkmadan önlenmesi konusunda halk bilinçlenmesi çok önemlidir. Bu noktada bireyleri temel hak ve hürriyetler konusunda bilinçlendirme, insana yönelik her ayrımcılığın karşısında durma, dil, din, ırk ve siyasi görüş ayırımı olmaksızın her tür şiddet ile mücadele etme, kendi içimizden çıkacak olsa bile faili ifşa etme konusunda zerrece tereddüdümüz olmayacaktır.
Kadınlarımızın cesaret, kararlılık ve azmi mücadelemizi zafere götürecektir. Toplumda kadını metalaştıran her eyleme her içeriğe karşı olunmalı, kadını cinsel obje durumuna düşüren dil terkedilmek zorundadır. Toplumda sevgi, saygı ve barışı yani huzur için gerekli tüm unsurları inşa etmek kadın ve erkeğin mücadeleyi insan ekseninde ortaklaştırması ile mümkün olacaktır. Tekrar ve daha gür bir sesle söylüyoruz! Kadın istediği saatte, istediği kıyafet ile, istediği kişi ile görünebilir! Kadını terbiye etme devletin ve kişilerin işi değildir!
Kadının hayatı kocasının, sevgilisinin, çocuğunun vereceği karara bağlı değildir! Kadın namusunuz değildir! Korumanız gereken aciz biri değildir! Yalnız Kadının değil tüm bireylerin yaşama hakkı devletin güvencesindedir. İktidar can güvenliğini
sağlayamıyorsa yeterliliği sorgulanmalıdır.” Mehmet ÖZGÜN