Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Türkiye devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı” dır.
Başkenti Ankara’dır.
Bunlar anayasamızın, 1,2,ve 3. maddelerindeki hükümleri içermektedir.
Anayasamızın 4. maddesi ise, bu 3 maddenin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini net bir şekilde belirten hükümler ifade ediyor.
Böylece anayasamızın ilk üç maddesinin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceği hükmünü içeren dördüncü maddesi ile koruma altına alınmıştır.
Anayasamızın bu maddelerine hiç kimsenin karşı çıkmayacağını ve çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti devleti mensupları olarak bu maddelerdeki hükümleri destekleyeceğini bilmek ve anlamak gerekir.
Özellikle anayasamızın Cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan ikinci maddesinde; Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğunun belirtilmesine kimsenin söyleyecek bir sözünün olmaması gerektiği kanısındayız.
Eğer bugün dünyanın saygın ülkeleri arasında yer alabiliyorsak, eğer bugün çağdaş ülkelerin girmiş bulunduğu topluluklara girebiliyor veya aday olabilme yolunda adımlar atabiliyorsak bunu demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesine borçlu olduğumuzu unutmamak gerekir.
Son zamanlarda ülkeyi çağın gerisine götürmek isteyen, şeriat düzenini hâkim kılabilme yolunda adımlar atılmasını isteyen bazı söylemlere, hareketlere rastlandığını görüyor ve bundan da büyük bir üzüntü duyuyoruz.
Zira bugün çağdaş bir yaşam biçimini ilke edinen, çağdaş eğitime değer veren ve çağdaş bir dünya içerisinde kendine sağlam bir yer edinmek isteyen anlayış hiçbir zaman geriye gidiş için söylenen sözlere olur vermez.
Bu nedenle Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan ilk üç maddesine sımsıkı sarılmak gerekliliğini hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Yine anayasamızın 174. maddesindeki inkılâp kanunlarının korunması başlıklı hükmüne de büyük bir titizlikle uymak ve koruma altına alınan kanunların da ihlal edilmemesi için gereken özeni göstermenin bir yurttaşlık borcu olduğunu hatırlatıyoruz.
Bu nedenle; konuşmak, görüşlerini açıklamak ve varsa bu hükümlerin ihlal edilmesi yolundaki sözlere, yazılara, atılmak istenen adımlara karşı yasaların izin verdiği kurallar çerçevesi içerisinde tavır takınmak gerektiğini de hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Eğer suskun kalınır ve atılmak istenen geriye gidiş adımlarına karşı gereken yasal tepki gösterilmezse, ilerde daha büyük sorunlarla karşılaşılacağı hatırdan uzak tutulmamalıdır.
Bu nedenle anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek olan ilk üç maddesinin değerini bilmeli ve ayrıca korunması gereken inkılap kanunlarının da korunması için gereken hassasiyet gösterilmeli, görüş bildirilmeli ve yasal tepki konulmalıdır….
YORUMLAR