Antakya’nın İplik Pazarı mevkii, bulunan bir mozaikle beraber ülke gündemine oturdu. Mozaik, yerinden çıkartılıp müzeye taşınırken, geride kalan alanın bir arkeopark olması bekleniyordu. Ancak Teleferik Projesi’nin ‘istasyon’ ayağı halini alan bölge, bugünlerde uygulanan bu proje kapsamında kapatılmış durumda. Bugün, bu alana şekil verecek projenin detaylı görsellerindeyiz…
2016 senesinin Nisan ayında yapılan tarihi keşfin duyurusu yapılırken, “Neşeli ol hayatını yaşa, yazılı bir mozaik bulundu” denildi. Ardından, bu konuda ilk açıklamalardan birini yapan, Hatay Arkeoloji Müzesi Arkeoloğu Demet Kara, dünyada eşi olmayan mozaiklerden birinin Hatay’da bulunduğunu ve üzerinde Grekçe, ‘neşeli ol hayatını yaşa’ yazdığını ifade etti.
Aslında, keşfe dair hikâyenin asıl tarihi, 2016 değil! 2012 yılında gündeme gelen teleferik projesinin yapımı sırasında tarihi kalıntılar bulunmuş, bu gelişme üzerine İplik Pazarı mevkiinde başlatılan kurtarma kazısında yeni kalıntılar tespit edilmişti.
“Türkiye’de, eşi olmayan bir mozaik. İtalya’da buna benzer bir mozaik var. Ama bu, daha geniş kapsamlı.”
-PROJE-
Mozaiğin çıkarıldığı alanın açık hava müzesi olarak değer bulması ve turistler için de bir ziyaret noktası olarak muhafaza edilmesi gerektiği söylense de, Büyükşehir Belediyesi tarafından bir kez daha gündeme taşınan Teleferik Projesi kapsamında, bu alan, istasyon noktası olarak belirlendi ve kazı alanı da yapılan bu çalışma çerçevesinde kapatıldı!
Bu konuda alınan bilgiye göre, proje ile beraber, teleferik noktasına gelenler, altta kalan yapıları görme şansına da sahip olabilecek.
Toplam 900 metrekarelik bir alanı işaret eden proje için paylaşılan bilgi şöyle:
“Teleferik hattı başlangıç ayağının yerleştirilmesi amacıyla ve 2863 sayılı yasaya bağlı olarak yapılması zorunlu olan sondaj çalışmaları, Hatay Müzesi uzmanları tarafından 2012’de gerçekleştirmiş, Adana Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun kararı üzerine de 2013 yılında tüm alan bazında kapsamlı kazıya dönüştürülmüştür.
Kazı alanı üzerinde yükselecek olan teleferik alt istasyon yapısı, alan üzerindeki platformdan 8 metre yukarıda yer alacaktır. Teleferik alt istasyon yapısının ana taşıyıcı elemanları için yapılacak temeller, el ile kazılarak açılacaktır. Temel esnası sırasında geçici olarak kaldırılan eserler, temel tamamlandığında tekrar yerleştirilecektir. Cam, çelik ve korten malzemenin kullanılacağı yapı, kazı alanının ve üzerindeki platformun dış etkenlerden korunumunu ve doğal mevsim şartlarından en az seviyelerde etkilenmesini de sağlayacaktır.”
-ELEŞTİRİ-
Teleferik Projesi ile kar-zarar hesaplaması yapıldığında, ortaya çıkacak tablonun iyi okunması gerektiğini söyleyen bir turizmci, şunları söyledi:
Şimdi, biz, bu bulduklarımızı, bir teleferik projesinin cam mekanı altına gömeceğiz anlaşılan! Gelenler yine görecek, ama zeminde! Ne detaylar belli olacak, ne hikâyenin toprak halini soluyabilecek. Bu, aynı, şu an müzede cam yolların altında bırakılan mozaiklerin yalnızlığı gibi!
Bir şeyin altını çizmek gerekiyor… Antakya özelinde, ‘Arkeolojik Alanda Tasarım Pratiği’ adı altında projeler üretiliyor son dönemde. Antakya Teleferik Projesi örneği, bunun son aşaması gibi! Son demeyelim, eldeki son! Sırada ne var, merak ediyorum doğrusu.”
Benzer bir eleştiride duran bir diğer isim; Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü, aynı zamanda Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği kurucu Başkanı da olan Kenan Yurttagül olmuş, şunları söylemişti:
“Antakya’yı tanımak isteyen ziyaretçiler, şehrin tarihi ile ilgili her hangi bir şeyle karşılaşmak istiyor. Yani görsel olarak görmek istiyorlar. Nedir bu? Biliyoruz ki, eski Antakya’nın altı tamamiyle antik bir şehir. Şöyle söyleyeyim… Müze Otel’de gidip baktığınızda, iki metreden bir mozaiğe rastlayabiliyorsunuz. Yine aynı şekilde, Teleferik Projesi’nin altında, 2 ya da 3 metreden Roma Villasını bulabiliyorsunuz. Yani her hangi bir evi kaldırdığınız zaman, aşağıdaki orijinal yapıya ulaşabiliyorsunuz. O anlamda, teleferik inşaatı yapılmayıp, bu alanın etrafı biraz daha genişletilip, büyük bir açık hava müzesi yaratılabilirdi. İnsanlara da, eski Antakya’nın sokakları içinde gezme imkanı sunulabilirdi.
Yani, bir açık hava müzesini kapattık, maalesef. Tabi ki teleferik de yapılsın, ihtiyaçsa yapılsın, bu şehrin hareketli bir alanı olsun, ki bunlara karşı hiçbir görüşüm yok ama… Gelen ziyaretçilere, mutlaka eski Antakya’dan bir şeyler göstermek, sunmak zorundayız.”
Tamer Yazar