Antakya kent merkezindeki Turizm Danışma Ofisi’ne gelenleri, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanan bir Antakya-Defne Şehir Haritası karşılıyor. Ama görevlinin ifadesi net! Daha günceli henüz basılmadı! Ne demek istediğini, haritaya bakınca anlıyorsunuz! Eldekinin çok da güncel olmadığını en çok da!
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan, Kültür ve Turizm bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bu sezon 50 milyonluk bir turist hedefimiz vardı. Artık 51 milyonu geçmek gibi bir hedefimiz var. Şu anki rakamlar da bunu destekliyor. İlk 6 aylık büyüme oranlarına bakıldığı zaman, Türkiye genelinde yüzde 13’e yakın bir büyüme gerçekleşti. Bu hızla giderse, ki zaten yılın kalan bölümünde de Eylül, Ekim, Kasım, Aralık rezervasyonları çok iyi gözüküyor. Geçen seneyle kıyaslandığında, 51 milyon sayısını inşallah geçeceğiz bu sene” dedi ama bir konuda Antakya gibi tarihi ve kültürel kentleri yönetenlere önemli bir mesaj verdi.
“Markalaşma sıkıntımız var. Bir şeyi markalaştırmak istiyorsanız, sürekli tanıtım yapmanız lazım. Sürekli tanıtım yapmazsanız markalaşma değerinizi kaybedersiniz.”
-İYİ BAŞLADIK!-
2017 Ağustos ayında, eski Müze yanındaki yerinde hizmete giren Turizm Danışma Ofisi için yapılan haberimizi, “Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA) tarafından desteklenen ‘Turizm Danışma Ofisi’ Projesi’ni eski bir Antakya evi şekliyle tasarlayan Hatay İl Kültür Turizm Müdürlüğü, ‘kadim toprakların hikayesinde hala anlatılacak çok şey var’ dercesine turistlere ‘hoş geldin’ demeye başladı bile” diyerek vermiş, özelliği noktasında da, “Şu ana kadar hayata geçen örneklerden ayrılan ‘özgün’ yapısıyla Türkiye’de bir ‘ilk’ olma özelliğini de muhafaza eden ‘Turizm Danışma Ofisi’, Türkiye’de ‘mobil turizm bürosu’ olarak örnek olma özelliğine de sahip ve şimdiden, Antakya özelinde yükselen bu örneği yakından izleyen farklı kentlerin yakın gözetimi altında” demiştik.
-GÜNCEL Mİ?-
Bu sorunun cevabı, Danışma Ofisi çalışanları tarafından net bir şekilde veriliyor. ‘Güncel değil. Buna dair hazırlık devam ediyor!’ 2019 yaz döneminde Temmuz ayını da geride bırakmaya hazırlanan Antakya noktasında, güncellemeyi ne zaman yapacağımızı sormak gerekiyor! Ama bunu sorarken de, ‘neden güncel değil’ sorusunda birkaç adım ilerlemek…
Harita, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmış. Normal şartlarda, her iki dilde verilen bilgilerin birbirini tutması
“Avlu girişinde yer alan yazıtına göre, H. 1131/M.1719 yılında Sarımı Haci Halil tarafından yeniden tamir ettirilmiştir. Caminin genel yapısı itibariyle, geleneksel Antakya evlerini andıran bir yapıya sahiptir. Caminin kesme taş minaresi, kalın gövdeli ve şapkalı olup, yapıdan kopuk olarak, avlunun güneyinde tek başına yer almaktadır.”
Yaşanan farklılığı değerlendiren bir turizmcinin eleştirisi şöyle:
“Ne yazık ki; toplantılar, konferanslar ve çatıştaylarla çok şey ortaya koyan bir şehir olmakla beraber, sonu hep kötü biten finallerimiz var. Buradaki örnek gibi! Çok güzel, çok özel ve çok orijinal bir turizm danışma ofisi yapmışız, ama… Eğer bu ‘çok özel, çok güzel ve çok orijinal’ olanı, dökümanlarla beslemezsek, sadece o çok özel, çok güzel ve çok orijinal’de kalmaya devam ederiz. İfade ettiğiniz de bunun bir sonucu. Türkçe olanını tercih ederim, anlatım tarzı açısından. İngilizce olanında
-VAR, AMA YOK!-
Güncel bir harita olmadığı görevliler tarafından da açıkça ifade edilen ‘şehir haritasında’
Çok şeyin olmadığı şehir haritasında en dikkati çeken kısım ise, ‘olmayan’ bir şeyin ‘varmış’ gibi paylaşılmış olması! Gelen ziyaretçilere, ‘ziyaret edilebilir bir nokta’ olarak sunulan yer, inşaat çalışmalarına devam edilen ‘Etnografya’ Müzesi.
Bu noktada paylaşılan eleştiri ise oldukça net…
“Bir kenti yönetmek zordur. Hele hele bir marka kenti! Çok şeyiniz var ve hepsini anlatmak zorundasınız. Bu hiç kolay değil. Ama zoru kolay yapan şey, işi bilenlerden oluşturacağınız bir ekiptir. Yapılan haritaya baktığınızda, eldekinin, günü kurtarma peşinde bir çalışma olduğu çok açık! Olması gerekenlerin bir kısmı yok. Olmayan bir şey var hatta, Etnoğrafya Müzesi… Küçük bir alanı, yolları ile beraber vermişsin ama, ziyaret
-DAVET GÜZEL-
Eldeki şehir haritası adına keyif veren kısım ise, ‘Yapmadan dönme…’ denilen bölüm. Bugünü, o kelimeler bitirsin..
– Kuran’ı Kerim’de bahsi geçen Habib-i Neccar’ı, sevgi timsali Beyazid-i Bestami’yi, dünyanın ilk mağara kilisesi olan Saint Pierre Kilisesi’ni, insan gücü ile yapılmış muazzam Titus Tüneli’ni, 3 bin yıllık tarihi ve 13 medeniyetin ortak mirası Hatay Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret
– Harbiye Şelaleleri, barış ve hoşgörünün mekanı tarihi Antakya Evleri ve Uzun Çarşı’yı gezmeden, yorgunluğunuzu köz ateşi kahvesi içerek atmadan…
– Akdeniz’in en mavi suları Samandağ, Arsuz ve İskenderun’da tekne turu yaparak, Payas ilçesinde bulunan muazzam Payas Külliyesi’ni ve Payas Kalesi’ni, Dörtyol ilçesinde bulunan İlk Kurşun Müzesi’ni, Erzin ilçesinde bulunan İssos Harabeleri’ni görmeden…
– Hatay’ın lezzetli yemeklerinin, tepsi kebabının ve künefesinin tadına bakmadan, meyan şerbetini içmeden…
– Künefe, zeytinyağı, nar ekşisi, biber salçası, zahter (kekik), ipek dokuma, defne sabunu, antik üfleme cam ve benzeri ürünler satın almadan asla dönmeyin… -Tamer Yazar-