DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yeni bir politika izlemesi gerektiğini belirterek “Terörle mücadelede mutlaka kök sebeplere inmek gerekiyor, terörle mücadelede mutlaka terör örgütünü yalnızlaştırmak gerekiyor. Oysa şu anda Türkiye’nin kendisi yalnızlaşmış durumda.” dedi.
“Her bir şehit haberi içimizi yakıyor”
FOX TV’de Çalar Saat programının konuğu olan Ali Babacan her bir şehit haberinin tüm milletin içini yaktığını belirterek “Ateş özellikle düştüğü yeri yakıyor. Ama her nasılsa şehit haberleri geldiği zaman, o evlere bayraklar asıldığı zaman bakıyoruz ki ateşin düştüğü evler ya damsız ya sıvasız. Bizim yakın ailemizden bir genç arkadaşımızı, genç bir akrabamızı biz teröre şehit verdik. Ve Türkiye’de ateşin düşmediği bir aile yok. Nereye bakarsanız bakın kırk yıldır Türkiye bu terörle mücadelede şehit veren bir ülke. Baştan da söyledim ya, terörle mücadele sadece askerî araçlarla olmuyor, sadece askerî yöntemlerle de olmuyor.” dedi.
Babacan’ın konuşması özetle şöyle:
“Diplomasiyi çalıştıracaksınız, sosyoekonomik yöntemler uygulayacaksınız, siyasi diyalog kanalları iyi çalışacak. Ve dünyada gittikçe yaygınlaşan ‘çatışma çözümü’ diye bir alan var bakın, çatışma çözümü. Bu tür örgütleri eğer sona erdirmek, nihayetinde silah bıraktırmak istiyorsanız, o zaman çatışma çözümü denen bir alan var. Ve bu yaygın, başarıların arttığı bir alan. Bütün bunların zorlukları var ama bunlarla alakalı eğer soru işaretleri varsa, askerlerimiz yeterince eğitimli mi veya operasyonel açıdan başka alternatifler olabilir miydi? Bunun da tartışılması gereken yer Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, orada biliyorsunuz bir güvenlik ve istihbarat komisyonu var, genel kurul var. Ve bunların kapalı oturumlar yapması mümkün.”
“‘İncirlik’i kapattım’ dersiniz, sonra ne yapacaksınız?”
“İncirlik’i kapattım dersiniz, sonra ne yapacaksınız? Var mı elinizde başka bir şey? Ya da şunu kapattık sonra? Bunlar askerî tabirle tüketilmesi kolay cephanelerdir. Yani tüketilmesi kolay cephaneleri bir çırpıda tüketmezsiniz. Onlar en önemli koz olarak, yaptırım olarak tutarsınız ki çok ileri noktalarda gerektiği zaman kullanmak üzere.”
“Cumhurbaşkanının ve iktidarın konuştuğunun etkisi yok”
“İtibar demek, sözün gücü demek. Konuştuğunuz zaman etkili olabiliyor musunuz? Bu sesin yüksekliğiyle alakalı değil, radyonun sesini açarsınız, bağırır bağırır bağırır ama gürültü oluyor diye kapatırsınız. Mesela bağırmak değil, mesele konuştuğunuzun etkili olması. Şu anda maalesef ülkenin cumhurbaşkanının ve iktidarın konuştuğunun etkisi yok.”
“Bizim için kıymeti yok”
“Nefret üzerinden korku üzerinden siyaset yapan tipler bunlar. Dolayısıyla biz onlara ‘Hadi oradan’ deyip dikkate bile almıyoruz. Düşünülebilir mi böyle bir şey, kaç tane partinin logosunu koymuş bunlar işte terörist falan. Ciddiye alma durumu yok, önemi de yok, bizim için kıymeti de yok.”
“Ne zaman konuşsa nefret, öfke”
“Korku ve nefret enjekte edip topluma, kendileri o korku ve nefret üzerinden siyaset yapıyorlar. Arkadaş sen bugüne kadar hangi sorunu çözmüşsün, o tweet’i atanlar ya da benzerleri; bugüne kadar hangi taşın üzerine hangi taşı koymuşsun ya? Ne faydan olmuş bu memlekete? Durmadan nefret. Bahçeli de öyle, ne zaman konuşsa nefret, öfke. Arkadaş sen 99’dan bu yana bir siyasi partinin başındasın. Faydalı ne yaptın? Ne kadar memlekette kriz olduysa ortak oldun.”
(Adil Yeşildağ)