TÖB SEN’e mensup eğitim emekçileri iş bıraktı, taleplerini sıraladı
Genel Başkanlığını Deniz Ezer’in yaptığı Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası’na (TÖB SEN) mensup eğitim emekçileri, insanca yaşam koşulları, mesleklerinin saygınlığı ve öğrencilerinin geleceği için önceki gün iş bıraktı, Antakya köprübaşında bir araya geldi, taleplerini sıraladı, özellikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesinin önemine vurgu yaptı.
Etkinlikte basın açıklamasını okuyan TÖB SEN Genel Başkanı Deniz Ezer, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugüne kadar her konuda olduğu gibi, öğretmenlerin sesini duymamakta ısrar ettiğini söyledi, Öğretmenlik Meslek Kanunu konusunda da bildiğini okumayı sürdürdüğünü bildirdi, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin özlük, mesleki ve ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, ‘eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran’, öğretmenler arasındaki eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) yoğun tepkilere rağmen MEB tarafından geri çekilmediği gibi, MEB’in bu yanlışta ısrar ettiğini bildirdi.
Kariyer sınavının iptal edilmeli…
Ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde, eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük hak kazanımlarının kariyer basamaklarına ve sınavlara endekslenmesinin asla kabul edilemeyeceğini söyleyen Ezer, TÖB SEN olarak daha önce de belirttikleri gibi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesinin, tüm eğitim ve bilim emekçileri için hiçbir ayrım yapılmadan yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşanabilir bir ücret düzenlemesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışmasının acilen hayata geçirilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Ezer, konuşmasında taleplerini şöyle sıraladı:
“Bizler, birer öğretmen sorumluluğuyla, sadece bu kanuna karşı değil, eğitimin ve eğitim çalışanının kronikleşen sorunlarına karşı sesimizi yükseltiyor, irade gösteriyoruz. Taleplerimiz çok açıktır: Atılması gereken en acil adım, 19 Kasım’da yapılacak olan Kariyer Sınavı’nın iptal edilmesidir. Sonrasında ise Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitim çalışanlarının görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Mülakatın olduğu yerde liyakat olmaz…
Ülkedeki gerçek enflasyonda, eğitim çalışanlarının alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak, bir haktır ve ay sonunu getiremeyen, kirasını ödeyemeyen, faturalarını ödemekte zorlanan bir eğitim çalışanının mesleğini sağlıklı şekilde yapabilmesi mümkün değildir. Tüm eğitim çalışanlarının, yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir. Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Mülakatın olduğu yerde liyakat olmaz. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro, her koltuk hak edilerek alınmalıdır.
İnsanca yaşayacak ücret…
Eğitim Anayasal bir hak iken, bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.
Ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük hak kazanımlarının kariyer basamaklarına ve sınavlara endekslenmesi asla kabul edilemez. Ekonomik koşullar altında ezilen, ay sonunu getiremeyen, kirasını ödeyemeyen, faturalarını ödemekte zorlanan bir öğretmenin mesleğini sağlıklı şekilde yapabilmesi mümkün değildir. Eğitim emekçilerinin ihtiyacı kariyer değil, insanca yaşayacak ücret, sağlıklı çalışma koşulları ve güvenli gelecektir.
Tüm eğitim ve bilim emekçileri için, hiçbir ayrım yapılmadan yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşanabilir bir ücret düzenlemesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışması acilen hayata geçirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı’na çağrımız;19 Kasım’da yapılacak olan kariyer basamakları sınavının yapılmaması ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bütün sonuçlarıyla birlikte derhal iptal edilmesidir. Eğitim sendikalarının ortak sesi duyulmalı, yapılan yanlıştan çok geç olmadan geri dönülmelidir.” -Haber/Mehmet ÖZGÜN-