Geride Unutmuşuz!
“Antakya’da yürütülen kazı çalışmaları sırasında, üzerinde Grekçe ‘neşeli ol hayatını yaşa’ yazılı bir mozaik bulundu…” şeklinde geçen haberlerin ardından derin bir sessizliğe gömülen kent turizmi adına şu ana kadar ‘bulunanlar’ için konuşmayanlar, geride kalan günlerde Asi Nehri yatağından vinç yardımıyla çıkardıkları eski Roma emaneti mimari kalıntılardan birini ise geride unuttu!
Ülke turizmi adına paylaşılan turizm istatistiklerinde Hatay olarak çok fazla yokuz. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından paylaşılan son ‘sınır giriş-çıkış’ istatistiklerine göre, Türkiye, bu yılın ilk 7 ayında 21 milyon 639 bin 802 yabancı ziyaretçiyi ağırlamış. Bakanlığın Temmuz 2018 dönemi istatistiklerine göre, 5 milyon 671 bin 801 yabancı ziyaretçiyi ağırlayan Türkiye’de geride kalan 2017 tablosunda öne çıkan destinasyonlar ise çok fazla değişmemiş.
Konya Mevlana Müzesi, 2 milyon 480 bin 433 ile 2017 yılının en çok ziyaretçi ağırlayan müzesi olurken; İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi 1 milyon 932 bin 726, İstanbul Ayasofya Müzesi 1 milyon 892 bin 250, Denizli Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri 1 milyon 494 bin 893, İzmir Efes Ören Yeri 996 bin 800, Nevşehir Göreme Ören Yeri 682 bin 785, Nevşehir
Binlerce yıllık bir geçmişi bulunan ve Antakya’dan Defne, Payas ve Samandağ’a uzanan geniş coğrafyasında çok sayıda görkemli yapıyı ve eseri barındıran Hatay coğrafyası mı? Listede yok! Ne ‘dünyadaki ilk 3’te yer alan’ Müzesi ile, ne Vatikan onaylı Hac merkezi konumundaki Saint Pierre Kilisesi ile, ne de 1500 yıllık Saint Simon Manastırı ya da Dor Mabedi gibi yerleri ile…
13-14 Nisan tarihlerinde “Şimdi Hatay Zamanı” başlığıyla gerçekleşen son toplantı gibi sayısız toplantıyı ‘alkışlarla’ kapatan kent idarecileri, bahse konu ‘ziyaretçi’ listelerine bir türlü giremeyen Hatay için bir şey söylemek ister mi?
Tam da bu noktada, elde kalan son örneğimizi konuşalım mı?
-ASİ’DE BEKLİYOR!-
Görevi devraldığı günden bugüne verdiği mesajlarla turizm algısında ciddi anlamda ‘değişim’ rüzgârları estiren ve son açıklaması içinde, “Öncelikli hedefimiz, Türkiye’de müze algısını değiştirmek, esasen yepyeni bir müze algısı yaratmak” diyen ve Bakanlık olarak getirmeyi düşündükleri “Yeni Nesil Yaşayan Müzeler” anlayışı
“Müzenin, kültürel tanıtımda ciddi bir katma değer olduğunun, özellikle de turizmin ana destekçisi olduğunun farkındayız. O yüzden, yapacağımız tüm tanıtım çalışmalarında, başta müzecilik olmak üzere kültürel faaliyetler ön plana çıkaracağız. Artık politikalarımızı böyle kurgulayacağız” mesajı veren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy nezdinde, Hatay turizmini omuzlayan (!) kurumsal kimliklere, geride, Asi Nehri yatağında ‘unutulan’ ya da ‘bırakılan’ bir başka emaneti hatırlatalım, ki belki bir vince daha ihtiyaç olabilir!
-GÜZEL PARÇA!-
Konuya ilişkin yaptığımız haberlerde adı geçen ve eski Roma’dan kalma mimari parçalardan biri olduğu ifade edilen, ancak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün son çalışması sırasında ‘geride bırakılan’ ya da ‘unutulan’ parça için konuşan bir vatandaşın söyledikleri hem düşündürmeli, hem de kurumsal sorumluluklar noktasındaki duruşumuz adına sorgulatmalı!
“Haberinizde o taşların nerede olduğunu yazmıştınız, ki bahse konu eserleri yakından görme fırsatım olmuştu. Aslında diğeri için de bir keresinde nehrin yatağına kadar indim. Üzerindeki desenler, taş oyması yapılanlar çok iyi. Ama onca haberden sonra bunu da diğerleri gibi alırlar sanmıştım! Almadıklarına göre, bu durum, ‘işe yaramaz’ ya da ‘sıradan’ bir taş olmasından mı kaynaklanıyor peki? Geçen bir arkadaşım, ‘hafif olsa
-EKSİĞİZ!-
Geride kalana ya da kimilerinin ifade ettiği gibi ‘unutulana’ dair paylaştığımız fotoğraf için konuşan bir turizmci ise klasik söylenenlerin tekrarında durdu…
“Bu kent adına bu kadar çok konuşmayıp, ama iş yapsak, daha iyi olmaz mı? Hani taşıma işinde bile iyi değiliz, bunu da gördük. Onca habere, yazılıp çizilene rağmen, gene eksiğiz, bir şeyleri eksik yapıyoruz! Şöyle bir düşünsenize… Batman’ın Hasankeyf ilçesindeki bin 500 ton ağırlığındaki Artuklu Hamamı’nı özel araçlarla Hasankeyf Yeni
Bu geride kalanı da alırlar mı, yoksa başına bir şey gelir de öylece mi hatırlanır bilmiyorum, ama ben çıkarılan ve nehir yatağından alınıp da depoya kaldırıldığı söylenenlerle çok ilgiliyim. Takip edemedim! Açıklama yapıldı da ben mi kaçırdım, yoksa henüz bu konuda bir bilgilendirme yapılmadı mı? Dilerim bunların da akıbeti Defne Uğur Mumcu Alanı’ndan çıkarılanlara benzemez! Sizce de yaşananlar ‘alacakaranlık kuşağı’ dizi senaryosu gibi değil mi? Niye bu kadar ‘gizem’ yaratılıyor, merak ediyorum! Hayır, bu bir turizm stratejisi olsa anlarım! Ama burada yaşanan şey çok başka! Cevabı mı? Bilmiyorum… Öğrenirseniz bizle de paylaşın!” -Tamer Yazar-