TÜRSAB Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu’nda yer alan bilgiye göre, internet ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte yapılan yorumlar, fotoğraflar, blog yazıları ve benzeri paylaşımlar, seyahat edeceklerin karar verme ve satın alma süreçlerinde önemli rol oynuyor. Peki, Antakya özelinde paylaşılan fotoğraflar öncesinde hazırlığımızı bitirdik mi? Poz vermeye hazır mıyız?
Bir seyyah, aynı zamanda eski bir turizmci, turistleri yoğun olarak misafir eden şehirleri değerlendirirken şu ifadeye yer vermiş… “Aslında şehirlerin turistleri ağırlamasını, bizlerin kişisel anlamda misafir ağırlamasına benzetebiliriz. En yakın arkadaşımızı bile çağırırken, bir hazırlık yaparız, doğru mu? Ardından sorular sorarız, bu hazırlığa dair… Evde kahve var mı? Yemeğe kalırsa, malzeme eksik kalır mı? Ne giymeliyim? Ardından genel bir temizliğe girişiriz! Gündelikte olmayan kahve fincanlarını indirir, yemek menüsünü de gündeliğin ötesinde, iddialı bir hale getiririz. Düşünün, bu bizlerin en basit hali! Peki, şehirler! Onlar, ağırladıkları misafirleri (yerli-yabancı turistler) için ne kadar hazırlanıyorlar? Nasıl hazırlanıyorlar?
Aslında net olan bir şey var ki… Hazırlığını en iddialı noktaya taşıyanlar, bir sonraki sene, aynı yüzleri, ama yanlarında daha fazla bir kalabalıkla misafir etme ayrıcalığını yaşıyor. Zira görülmeye değer bir şeyler sunmak önemli. ‘Fark’ yaratmak da!
Kültür turları artık çok moda mesela. Buna dair birikimi zengin kentler ciddi ciddi çok kazanıyor. Yemekler de bu ‘öncelik’ listesine dahil, unutmadan! Ama hepsinden öte, bence şehirlerin (şehirleri yönetenlerin) unutmaması gereken en acil ve en olmazsa olmaz şey, binlerce insan tarafından fotoğraflanacakları bir sezon yaşayacaklar. O yüzden her detaya hakim olmak zorundalar. Çünkü o fotoğraflar, aklınıza gelen her kanal üzerinden başka başka kalabalıklara iletiliyor. Bu fotoğraflar, ya sizin daha iyi olmanız için bir referans ya da sınıfta kalışınızın bir belgesi oluyor.
Şuna karar verin! Nasıl fotoğraflanmalıyım? Ya da, ‘fotoğraflanmaya hazır mıyım’ diye sorun kendinize!”
-SORALIM!-
Bu ifadeden yola çıkarak, Antakya özelinde soralım mı? Tur otobüsleri ile GAP Turları üzerinden gelen binlerce yerli turistin kalabalığında, hazır mıyız fotoğraflanmaya? Peki ya, Gastronomi kenti olarak, sunumlarımızın kalitesinde standardımızı sağlayabildik mi? Tescilli künefenin tescilli tarifini, tüm işletmeler bağlamında bir düzene oturtabildik mi? Antakya’yı, Asi Dizisi ile tanıyanların kalabalığında, tescilli taş ve ahşap evlerimizi ‘makro bir planlama’ ile kent turizminin hizmetine sunabildik mi? Doğu yakasının ‘dün’ hikâyesini ve o hikâyenin aktığı dar sokakları, betondan ve asfalttan arındırabildik mi? Olanı temizleyebildik mi? Bu konuda bir tavır geliştirebildik mi? Kent içindeki tarihi alanlara dair, gelenleri bilgilendirici levhalar yerleştirdik mi? Dünyaca ünlü müzemizin en iddialı 2. Etabı için eksik kalan bilgi levhalarını tamamlayabildik mi? Antakya’ya gelmişken, Defne’deki 1500 yıllık inanç merkezini, Saint Simon Manastırı’nı ziyaret edenler için, tarihi alanı işgal eden çöpleri ve inşaat atıklarını kaldırabildik mi? Eldeki düzensizliğe bir son verebildik mi?
-PAYLAŞILAN BİZ!-
Bu sorular, gelen turistler eliyle ‘paylaşılan biz’ hikâyesinde neredeyiz, bunu görebilmek için! Zira Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu’nda yer alan bilgiye göre, internet ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, kentleri seyahat edenlerce yapılan yorumlar, çekilen fotoğraflar, elden ele dolaşan blog yazıları ve benzeri paylaşımlar, seyahat edeceklerin karar verme ve satın alma süreçlerinde önemli rol oynuyor. Özetle… Nerede ve ne zaman, hangi tür tatil planının tatil yapılacağına ilişkin araştırma süreçlerinde, kişisel tercihleri, internet ve sosyal medya derinden etkiliyor.
-YÜZDE 60’I-
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası Raporu’nda yer alan bilgiye göre, seyahat edenlerin yüzde 60’ı, seyahat araştırmalarının bir parçası olarak arkadaşlarının paylaştığı video ve fotoğrafları, yüzde 81’i ise yorum sitelerini kullanıyor. Böylelikle, turizm sektöründe faaliyet gösteren şirketler için de, müşterilerinin kendi deneyimleri sonucunda oluşturdukları algıyı yönetmek önemli bir hale geliyor. Özetle… Tatilcilerin, yaptıkları tatilin ardından yaptığı değerlendirme sonucunda tavsiye ettikleri, karar verme sürecinde olan diğer tatilcileri de ciddi anlamda etkiliyor.
-KAYBIMIZ!-
Antakya özelinde en büyük kaybın, inanç turizmi başlığında yaşandığını ifade edenlerin eleştirisi tek bir noktada birleşiyor! Buna göre; Dünyada, inanç turizmi amacıyla seyahat eden yılda ortalama 300 milyon kişi ve elde edilen 20 milyar dolar gelir için, ülkeler, inanç turizmi kapsamında çeşitli politikalar üretmeye ve pastadan daha fazla pay almaya çalışıyor. Peki, Roma ve Kudüs ile aynı potada anılan Antakya, inanç turizminin bu devasa pastasından yılda ne kadar kazanıyor, soralım mı? Sorarken de, kent turizmini yönetenlerin buna dair stratejileri ne, bunu da sorgulayalım! -Tamer Yazar-