Türkiye’nin Tapusu

Önceki gün, Türkiye’nin tapusunun alınarak genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya ülkeleri içinde yerini aldığı ve böylece tarih önünde resmen tanındığı günün 101. yıl dönümünü idrak ettik. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile bir yandan Türkiye’nin tapusu alınmış, öte yandan da bağımsız ülkeler içinde kendine sağlam bir yer edinme imkanı bulmuş idi. Bu antlaşmanın […]

Önceki gün, Türkiye’nin tapusunun alınarak genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya ülkeleri içinde
yerini aldığı ve böylece tarih önünde resmen tanındığı günün 101. yıl dönümünü idrak ettik.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile bir yandan Türkiye’nin tapusu
alınmış, öte yandan da bağımsız ülkeler içinde kendine sağlam bir yer edinme imkanı bulmuş idi.
Bu antlaşmanın imzalanması kolay olmamıştır.
Başlangıçta bizi bir düşman gözüyle görmüşler ve ne verirsek almakla yetinecekler anlayışı ile
hareket etmişlerdir.
İngiliz heyetinin temsilcisi Lord Curzon başı çeken konumundaydı.
Az verip çok almak yolunda bir tutum izliyordu karşı taraf.
Ama karşısında İsmet İnönü vardı. Karşı tarafın amacını biliyor ve ona göre de tavır alıyordu.
İsmet İnönü ödün vermiyor aksine ödün almakta ustalık gösteriyordu.
Böylece günler geçiyor ve Türkiye’nin haritası yavaş yavaş çiziliyordu.
Masanın karşı tarafında oturanlar bu masada oturmadan önce dört kez barış koşulları önerisinde
bulunmuşlar, hepsinde de kaybetmişlerdi.
Sonunda galip çıkanın biz olduğumuz görülmüştür.
Görülmüştür zira biz haklıydık.
Görülmüştür zira biz masaya haklı olarak oturmuştuk.
Görülmüştür zira biz elimizden zorla alınmak istenenleri talep ediyorduk.
İşte böylece günler birbirini kovalamıştır.
Alınabilecekler hakkıyla alınmış, Türkiye’nin tapusu, mümkün olan en iyi şekli ile çizilmiştir.
Bu öyle bir tapudur ki bundan sonra kaybetmek değil kazanmak söz konusuydu.
İşte böylesi bir ortam içinde 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanmak
suretiyle yürürlülük aşamasına girmiştir.
İngiliz heyetinin başında bulunan Lord Curzon antlaşma imzalandıktan sonra şu meşhur sözü
söylemiştir:
Şimdi verdiklerimizi ileride sizden alacağız çünkü bizde para var…
İşte bu söz, kulakta küpe olmuş ve unutulmamıştır.
Kurtuluş mücadelesi verilirken ekonomik bağımsızlığımızın da kazanılması yolunda uğraş
verilmiştir.
İzmir iktisat kongresi bunların başında gelir.
Ekonomik bağımsızlığımız da bu şekilde kazanılmıştır.
Çok partili yaşama girene kadar bu doğrultuda bir çok adımlar atılmıştır.
Bunun sonucu olarak da sadece kurtuluş savaşı kazanılmamış ekonomik bağımsızlığımız da
kazanılarak çağdaş ülkeler arasında yerimizin alınması sağlanmıştır.
Eğer bugün hala çağdaş bir ülke olma yolunda adımlar atabiliyorsak, bunu kurtuluş mücadelesi
sırasında yapılanlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Unutmamalıyız ki önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız zorlukları yenebilelim ve çağdaş bir ülke
olmanın yollarını kaybetmeyelim.
Yeter ki unutmayalım!

Exit mobile version