Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ülkenin girdiği yeni dönemin…Ne Olduğunu Anladık!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile TİP Hatay Vekili Barış Atay arasında, sosyal medya üzerinden yapılansın atışmaya işaret eden Çalışkan, “Bu tür söylemlerden kendine vazife çıkaran bazı partizan tipler, adı geçen Milletvekilini darp ederek yaraladı ve kendince cezayı kesti” dedi.

‘Sosyal Medya’ ile ‘Siyaset’ ikilisinin son dönem yaşadığı tartışmalı tabloyu gündemine taşıyan, Saadet Partisi GİK üyesi, Partinin Hatay’daki önemli ve etkin ismi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Son dönemde sıkça dile getirilen, özellikle de devlet erkânının sıkça kullandığı ve aşina olduğumuz ‘yeni bir döneme girdik’ ifadesi, bir klişe haline gelmiş durumda ve bu tarz söylemler hiç bitmiyor” dedi.
-HANGİ YENİ ?-
Ankara’da, kişiden kişiye bu ‘yeni dönem’ algısının değiştiğini de ifade eden Çalışkan, şu tespitte durdu:
“Bu yeni dönem, bazen dış güçler anlamında, bazen kritik süreç anlamında ve son olarak da, teknoloji ve doğal kaynakların keşfi anlamında kullanılıyor. Ancak bazı Bakanların yeni dönemden anladığı şey, Sayın Cumhurbaşkanı’nın anladığı/anlattığından biraz farklı olduğu anlaşılıyor. Mesela ülkede huzur ve güvenliği tesis etmekle görevli İçişleri Bakanının üslubundaki sertlik, onun yeni dönemini gösteriyor.
Toplumun yaşayacağı herhangi bir fitne durumunda, yetkililerden, ancak barışı ve huzuru sağlaması beklenir. Esasen, makam sahibi kişilerden olgunluk umulur. Ne var ki, bizde şiddeti önlemesi gerekenlerin bizzat şiddetin kaynağı olmasına şahit oluyoruz.
Unutulmamalıdır ki, ülkenin tepe noktasındaki insanların toplumda infiale neden olacak her türlü yaklaşımları sorunludur. Sözleri belge sayılır. Sadece kendisini değil, kamu otoritesini bağlar, kamuoyunun tümünü ilgilendirir. Şimdi gelelim meseleye…”
-SOYLU VE ATAY-
‘Yeni Dönem’ Türkiye’sinde, ‘Sosyal Medya’ ile ‘Siyaset’ ikilisinin son tartışmasında gündeme taşınan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile TİP Hatay Vekili Barış Atay için de bir değerlendirme yapan Necmettin Çalışkan, sözlerini ara başlıklar halinde şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz günlerde basına akseden, kamu vicdanını yaralayan meşum olayla ilgili olarak, her meslekte, her insan grubunda hata yapan insanlar olabilir. Şahsiyetini bir kenara bırakalım… Hatay Milletvekili Barış Atay, muvazzaf bir askerin, tecavüz suçlamasının üstünün kapatıldığını ima ederek, İçişleri Bakanına bir göndermede bulunmuştu.
-HUKUK DİLİ!-
Sayın Bakan, bu göndermeyi hukuk diliyle, görevinin mehabetine uygun, bir devlet adamına yakışır edayla cevaplamak yerine, suçlayıcı ve hedef gösterici bir üslupla karşıladı.
Sayın Bakan’ın, ‘Bir kimse, hangi mesleğe sahip olursa olsun böyle bir iddiayla suçlanıyorsa, mutlaka hesap sorulur” demesi beklenirdi. Oysaki o, Barış Atay’ın söylemleri ve fiziki görüntüsü üzerinden saldırıya geçerek, Atay’ın görüntüsünün tecavüzcüye benzediğini ima etti.
Bu tür söylemlerden kendine vazife çıkaran bazı partizan tipler, adı geçen milletvekilini darp ederek yaraladı ve kendince cezayı kesti.
-KABADAYI!-
Bu olaya ne demek lazım, nasıl değerlendirilir, bilmiyoruz. Sosyal medya üzerinden, sanki mahalle kabadayısı tavrıyla ve -ispata muhtaç iddiasıyla- ülkenin girdiği yeni dönemin ne olduğunu pekala anlamış bulunuyoruz.
Bu minvalde, bir Bakanın söylemleri ve resmî hesabından paylaştığı ifadeler, suç duyurusu niteliğindedir. Eğer bir Milletvekili hakkında söylenenler doğru ise Savcıların harekete geçmesi gerekir. Aksi bir durum söz konusu ise -hilaf-i hakikat beyan varsa-bu da bir suçtur.
-ATANAN ADALET!-
İşin başka yönü de; aslında vakit kemiren, boş bilgiler canavarı, insanları dışlayan, ayrıştıran bir mecra olarak sosyal medya; ne acı ki, adalet aranan mekanizma oldu. Acaba bu konuda da, olay, sosyal medyaya düşmemiş olsaydı, bakanlık veya ilgili kurumlar devreye girer miydi?
Yeni dönemin bir yönü de, “sosyal medya adaletiyle hukuk arayan ülke” olmak mı acaba? Bir infiale neden olan herhangi bir olay vuku bulduğunda, sosyal medyada yankı bulması, insanların bu olayın üzerinden eleştiriler dizmeleri karar mercilerini etkiliyor mu? O zaman, hangi adaletten söz edeceğiz?
-SUÇ VARSA!-
Herhangi bir etkiye bağlı kalmadan, meydana gelen bir olayda ilgili, kişinin kimden olduğu veya ne görevde bulunduğuna bakılmaksızın; ortada bir hata, bir suç varsa, hemen ilgili merciler devreye girmeli, muhakeme edilmeli, hem adalet yerini bulmalı hem de kamu vicdanı rahatlatılmalıdır.
İlgili merciler gerekli tepkileri göstermediklerinde, halk, doğal olarak kendi ceza ve adalet sistemini uygulamaya başlıyor, ki burada hukuk devleti rafa kalkmış oluyor. Partizanlık ve ötekileştirme kaosu içerisinde her olayın bu şekilde sosyal medya üzerinden ele alınması, önemli bir sorundur.
Özetle, herkes görevini yapmalı ve bulunduğu konumun ağırlığının farkına varmalı! Aksi halde, “yeni dönem” diye sunulsa da, eski Türkiye’yi yaşamaya ve sosyal medyayla adalet aramaya devam ederiz. -Tamer Yazar-