Yazar, okuyucusunu vicdan muhasebesine zorlarken, 6-7 Eylül 1955 olaylarının unutulmaması gerektiğini vurguluyor.
Emekli mali müşavir ve yazar Ulvi Güleç, yıllardır edebiyat dünyasında kalemiyle iz bırakan bir isim. Yazar, 16 yaşında Antakya Gazetesi’ne yazdığı ilk yazısından bugüne kadar edebi yolculuğunda önemli adımlar attı. Şimdi ise okuyucularını, “Affedilmez” adlı üçüncü romanı ile derin bir vicdan muhasebesine davet ediyor. Köknar Kitap tarafından yayımlanan eser, tarihte yaşanmış derin acıları, unutulmaması gereken suçları ve suçluları yeniden gündeme getiriyor.
6-7 Eylül 1955 Olaylarına Dair Hatırlatma
Ulvi Güleç, “Affedilmez” adlı eserinde, 6-7 Eylül 1955 olayları gibi tarihi bir travmayı yeniden gündeme getiriyor. Kitap, başkalarının acılarını hissetme ve bu acılar karşısında susmama gerekliliğini sorguluyor. Tolstoy’un sözleriyle de güçlü bir şekilde bağlantılı olan roman, insanın insan olma sorumluluğunu vurguluyor: “İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkalarının acılarını hissedebiliyorsa insandır.” Güleç, bu derin acıları kaleme alarak, okurları geçmişle hesaplaşmaya ve vicdanlarını sorgulamaya zorluyor.
Kitap, sadece bir edebiyat eserinden daha fazlası. Affedilmez, okuyucusunu geçmişin karanlık günlerine götürürken, vicdan muhasebesi yapmaya teşvik ediyor. Romanı okuduktan sonra, “ama” sözcüğünü her kullandığınızda, bu hesaplaşmayı yeniden ve yeniden yapmanız gerektiğini hissetmeye başlayacaksınız.
Ulvi Güleç, yeni kitabı ile ilgili duygularını şu şekilde paylaşıyor: “Her bireyin, geçmişiyle yüzleşmesi ve hatalarını fark etmesi gerektiğine inanıyorum. ‘Affedilmez’ sadece bir roman değil, bir çağrıdır. İnsanlığın karanlık tarihini unutmamak, bu acıları hatırlamak ve bu hatalar karşısında susmamak zorundayız.”