Bir türlü ayar tutturamıyoruz.
Bunun sonucu olarak da bir sağa bir sola yalpalanıyoruz.
Örnek mi istersiniz? İşte bir kaç örnek.
Okullarda müdürlerin isteği doğrultusunda kıyafet giyilecek.
Okul müdürü nasıl isterse o olacak.
Okul yönetimine kıyafet tercihinin bırakılması demek, okul müdürleri ne isterse o olacak demektir.
Müdürün istediği kılık kıyafet okul forması olacak.
Serbest kıyafet hakkı ortadan kaldırılıyor.
Yönetmelik resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Müdür ne isterse o olur.
Müdürün dediği olacak.
Müdürün sözünden çıkılmayacak.
Buyrun cenaze namazına…
2024 yılı emekli yılı olarak ilan edilmişti.
Ekonominin bu denli krizde olduğu, günü kurtarmak için ek iş arandığı bir dönemde, emekli yılı ilan
ediliyor.
Vah ki ne vah.
Demek ki 2024 yılı emekli yılı imiş…
Bir konun çok sık söylenmesi, onun gerçekten önemsendiği anlamına her zaman gelmeyebilir.
Aksine bazen de “acaba” sorusunu akla getirir.
Bu nedenle 2024 yılının emekli yılı olduğunun söylenmesi, bize yıl boyunca “acaba” sorusunu akla
getirtti ve “acaba” demeden edemedik bir türlü.
Yine başka bir konu var ki; emekli maaşı 25,000 lira olabilirmiş.
Duyda inan!
Kilis’teki gibi çayın bedava içildiği emekli kıraathaneleri ülkenin her yerinde olursa, belki emeklinin
biraz nefes alması, biraz olsun rahat yüzü görmesi mümkün olabilir.
Eğer emekli çadır kurdu, kefen giydi der ve bunları görmezden gelip halimize şükredersek
geleceğin aydınlık olması mümkün olamaz.
Ama tüm bunlara rağmen umutsuz olmamak lazım.
Umut her şeyin başında gelmeli.
Umutlu olalım ki, gelecek günler aydınlık olsun ve etrafa ışık saçsın.
Umutlu olalım ki, umutlarımız yeşererek heryere yayılsın.
Umutlu olalım ki, geleceğe olumlu bakalım.
Her şey gönlümüzce olsun.
YORUMLAR