Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Üniversite Terkleri: Türkiye’nin Sessiz Krizi

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) paylaştığı güncel veriler, Türkiye’de uzun süredir göz ardı edilen
bir gerçeği gün yüzüne çıkardı: Son 10 yılda yaklaşık 19 milyon öğrenci, üniversite eğitimini yarıda
bırakmış. Evet, yanlış okumadınız: 19 milyon!
Bu öğrencilerden yaklaşık 8 milyonu 20-25 yaş aralığında. Yani tam da hayata hazırlanması,
kendini geliştirmesi gereken yaşta, gençler üniversiteyi bırakmak zorunda kalıyor. Peki neden?
Sorunun cevabı aslında hepimizin bildiği bir yerde: Ekonomik nedenler.
2022 yılı bu açıdan tam bir kırılma noktası. Ekonomik krizin derinleştiği, dövizin uçtuğu, geçimin
neredeyse imkansız hale geldiği bu yılda tam 4 milyon öğrenci üniversiteyi bırakmış. Bu sayı,
sadece bir istatistik değil; umudu tükenen, geleceğini kaybeden milyonlarca genç insan demek.
Yıllara göre üniversite terk oranları da oldukça dikkat çekici:
2015-2017 arasında her yıl 1 milyonun üzerinde öğrenci üniversiteyi bırakmış.
2018’de bu rakam 2 milyonu aşmış.
2019’dan 2021’e kadar yıllık terk sayısı 1 ile 2 milyon arasında değişmiş.
Ve 2022… Ekonomik krizin en sert hissedildiği yıl olarak, açık ara en yüksek rakama ulaşılıyor: 4
milyon terk.
2023, 2024 ve 2025’te ise tekrar 1-2 milyon bandına geriliyor ama sorun hala bitmiş değil.
Kim Bu Gençler?
Bu süreçte üniversiteyi bırakan öğrencilerin 9,7 milyonu erkek, 9,35 milyonu ise kadın. Çoğunluğu
devlet üniversitelerinde okurken, bir kısmı vakıf üniversitelerinde veya önlisans programlarında
eğitim görmekteydi. Ancak hepsinin ortak noktası şu: Eğitimlerini tamamlayamadılar.
Daha da düşündürücü olan ise Türkiye’nin “evde oturan gençler” sıralamasında dünyada ilk sırada
yer alması.
Eğitimde fırsat eşitliği giderek kayboluyor. Lise seviyesinde dahi, yoksul ailelere mensup çocukların
okula devam oranlarında belirgin bir düşüş var. Bu da bize açıkça şunu söylüyor: Eğitim artık
giderek zenginlerin erişebildiği bir ayrıcalık halini alıyor.
Bir ülke için en büyük yatırım, insana yapılan yatırımdır. Ancak eğitim sistemimizde yaşanan bu
devasa kayıplar, nitelikli insan gücü yetiştirme hedefimizi sekteye uğratıyor.
Üniversiteyi terk eden milyonlarca genç, iş gücüne ya vasıfsız olarak katılıyor ya da işsizlikle
boğuşuyor. Oysa bu gençlerin her biri, doğru desteklenebilseydi, bugün ülkenin kalkınmasında
aktif rol alabilecek bireyler olabilirdi.
Veriler ortada. Görmemek mümkün değil. Şimdi asıl mesele şu: Bu durum karşısında ne
yapıyoruz?
Gerekli önlemler alınmazsa, eğitimdeki bu kırılma noktası gelecekte çok daha büyük toplumsal
sorunlara yol açacak.
Bu nedenle; Ekonomik nedenlerle okulu bırakan gençler için burs ve destek programları artırılmalı.
Eğitim sistemi, sadece ekonomik gücü olanların değil, her kesimin eşit erişebileceği bir yapıya
kavuşturulmalı. Gençlerin sadece akademik değil, psikolojik ve sosyal açıdan da desteklenmesi
sağlanmalı.
Unutmayalım ki eğitimden vazgeçen bir genç, aslında bir toplumun geleceğinden vazgeçmesi
anlamına gelir.
Bu gidişatı durdurmak hala elimizde. Ancak görmezden gelirsek, bu sayıların yarattığı sessiz kriz,
çok yakında büyük bir sosyal yaraya dönüşebilir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER