Üç yıl önce, bir sabahın kör karanlığında aynı soruyu haykırıyorduk: “Devlet nerede?”
Enkazların üstünde, birbirinin sesini duyamayan kalabalıkların ortasında, soğuktan ve korkudan taş kesmiş yüzlerin arasında yankılanıyordu bu çığlık. Sevdiklerimiz gözlerimizin önünde can verirken, yardım gelmediği için üst üste yığılırken, o tek soruya sarılıyorduk: Devlet nerede?
Aradan üç yıl geçti…
Bugün aynı insanların dudaklarında bambaşka bir cümle var: “Devletimiz var olsun.”
Sanki birileri hafızalarımıza usulca sünger çekmiş gibi. Sanki acımızın üzerinden bir belediye ilanı geçmiş, bir sonraki güne bir kampanya, bir sonraki aya bir açılış yetişmiş gibi.
Ölülerimizin değeri, bir konutun temel atma töreni kadar.
Bir protokol konuşması kadar.
Bir ihale kadar.
Ve evet, insan unutur. Bu, kaçınılmaz bir gerçek. Ama biz bu coğrafyada unutarak yaşamayı bir alışkanlık değil, neredeyse bir görev haline getirdik.
O günlerde söylemiştim, yine söylüyorum:
Olan ölene olur.
Kalan birkaç ay ağlar, sonra biraz susar, sonra hayatın hızına kapılıp gider. Sonra yeni bir afet olur. Sonra aynı sahneler, aynı feryatlar, aynı sorular… Ve sonra yine hafıza kendini kapatır, sistem yeniden başlar.
Bu topraklarda ölüm bir istatistik, acı bir gündem maddesi, yas ise ertesi gün unutulan bir başlık.
Önlem alınmaz, çünkü önlem hatırlamayı gerektirir. Hatırlamak yüzleşmeyi. Yüzleşmek sorumluluk almayı.
Bizde bunların hiçbiri yok.
Bu yüzden yeni afetler de tıpkı eskileri gibi olacak. Aynı enkazın başında aynı soruları soracağız.
Aynı gecede aynı kokuyu alacağız.
Aynı çaresizliği yaşayacağız.
Ve sonra yine unutanlardan olacağız.
Hatırlamak, bir ülkenin vicdanını diri tutan son şeydir.
Biz hatırlamayı unuttuğumuz için, bu topraklara yeni bir acı her zaman çok kolay gelir.
Keşke hafızamız, ölülerimizin isimleri kadar uzun ömürlü olabilseydi.
Keşke acıdan ders çıkarmak, “millet iradesi” diye alkış tutmak kadar kolay olsaydı.
Keşke devletin varlığını yalnızca törenlerde değil, enkaz başında da hissedebilseydik.
Ama şimdilik gerçek değişmiyor.
Biz unuttukça, tarih kendini yeniden yazmaya devam edecek.
Biz unuttukça, aynı soruyu daha çok soracağız:
Devlet nerede?
Ve ne acıdır ki, o gün geldiğinde yine kimse gerçek cevabı vermeyecek.

YORUMLAR