15 Haziran’da Ankara güven parkta başlayan “Adalet yürüyüşü”, 9 Temmuz Pazar günü İstanbul Maltepe’deki “büyük buluşma” ile tamamlandı.
Adalet yürüyüşü için Ankara’da ilk adım atılırken birçok yurttaşımız umutsuz bir bekleyiş içine girmişti. Acaba bu yürüyüş salimen tamamlanabilir mi ,acaba yürüyüş sonunda yapılacak olan miting olaysız sona erebilir mi soruları kafaları meşgul etmeye başlamıştı
.
Ama aradan geçen 26 günlük süreç içerisinde hem yürüyüş giderek artan bir destekle tamamlandı ,hem de Maltepe mitingi başarıyla sonuçlandı.
Pazar günü bazı gayretkeşlerin tüm engelleme çabalarına rağmen, Maltepe miting alanına 2 milyonu aşkın yurttaşımız ulaştı. Azımsanmayacak bir sayıda yurttaşımız ise miting alanına ulaşabilme mutluluğuna erişemedi. Büyük buluşmayı dışardan izleme zorunda kaldı.
Öncelikle bir hususu belirtmekte yarar görüyoruz. Yürüyüş başladığı andan itibaren herkeste bir tereddüt, bir endişe vardı. Yolarda yürüyüş devem ederken, provakatif eylemler olabilir mi,yürüyüşe katılanlar olası provokasyonlara karşı sağduyulu hareket edebilirler mi diye sorular soruluyor ve yanıtları aranıyordu.
Hele hele milyonların bir araya geleceği büyük buluşma gününde, olası provokasyon senaryoları etrafta uçuşmaya ,bazı art niyetlilerin önemli provakatif eylemler olacağı yolundaki korkutmaya yönelik beklentileri gerçekleşebilir mi deniliyor ve mitinge katılımın düşük olması yolunda çabalar sarf ediliyordu.
Ama yiğidin hakkını yiğide vermek gerekir. 15 Haziran’da adalet yürüyüşünün başladığı günden, 9 Temmuz’daki büyük buluşmaya kadar ki geçen süreç içerisinde güvenlik güçleri, onları yönlendiren amirleri büyük bir başarı sağlamışlar, her türlü provokasyona göz yummadıkları gibi, böylesi eylemlerin olmasının önüne geçişin tüm tedbirlerini almışlardır. O yüzden onları gönülden kutlamak gerekir.
Yine aynı şekilde bu yürüyüşü ve Maltepe mitingini düzenleyenlerde olası tüm provokasyonların yolunu kesecek önlemleri başarıyla almışlar, bazı küçük provokatif eylemlere karşı da hoşgörü ile yaklaşmışlar ve böylece kötü niyetlilerin amaçlarına ulaşabilmelerini engellemişlerdi.
“Dile kolay 26 gün dağ bayır demeden yapılan yürüyüşte herhangi bir kaydedeğer olay çıkmasın. Yine dile kolay 2 milyonu aşkın yurttaşın katıldığı mitingte herhangi bir provakatif eylem olmasın , herhangi bir can yanmasın.Bir vukuat meydan gelmesin. Bunda başarı güvenlik güçleri ile bu yürüyüş ve mitingi düzenleyenlerindir. Onları bir kez daha kutlamak ve onlara bir kez daha teşekkür etmek gerekir.”
Büyük buluşmanın üzerinden 2 gün geçti. Şimdi herkes şu soruyu sormaya başladı: “Bundan sonra ne olacak?…”
Elbette ki bir anda her şey kötüden iyiye dönmeyecek, herşey normalleşmeyecek , adalet; güneşin her gün doğduğu gibi gözümüzü açtığımızda karşımızda belirmeyecek .
Ama bir gerçek vardır ki “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
Yıkmak kolay, yapmak ise zordur. Bilindiği gibi adalet büyük yaralar almıştır. Bunun onarılması ve yeniden “bağımsız ve tarafsız adalet” anlayışına kavuşulabilmesi zaman alacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “bu bir ilk adımdır.” Bunu diğer olumlu adımlar izleyecektir.
Bu adalet yürüyüşü sadece kaybedilen bağımsız ve tarafsız adaleti yeniden elde edebilmek için yapılmamıştır. Bu yürüyüş aynı zamanda ,“ Eksiksiz, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiye tüm kurum ve kuralları ile birlikte sahip olabilmemiz içinde” yapılmış bir yürüyüştür, atılmış bir adımdır.
Önemli olan Türkiye genelinde yaratılan sinerjinin devam ettirilmesi ve kaybolmasına izin verilmemesidir.
Anayasanın ve yasaların verdiği yetkiler doğrultusunda yeni yeni adımlar atılması toplumun önemli bir beklentisidir.
Kılıçdaroğlu’nun 10 maddelik manifestosunda belirttiği beklentilerin kısa sürede gerçekleşebilmesi için gerekenler yapılmalı, kamuoyunun duyarlılığı dile getirilmeli, toplumsal uyanış ve silkiniş heder edilmeden gereken değerlendirmeler yapılmak suretiyle yeniden bir umutsuzluk girdabına girilmesine izin verilmemelidir.
Adalet yürüyüşü bir ilk adımdır. Atılan bu adım, umutsuzlukların umuda dönüşeceği beklentilerinin çığ gibi artmasına neden olmuştur. Diliyoruz ki bu beklentiler boşa çıkmaz, aksine kısa sürede gerçekleşmek suretiyle ülkemizin üzerindeki umutsuzluk bulutları tez elden dağılmak suretiyle umuda dönüşür…
YORUMLAR