Elde kalan son özeni de!
2 ay oldu ama, daha ne bir çalışma yaptık ne de koruma-uygulama… Peki, PTT Merkez Müdürlüğü tarafından, binayı çevreleyen taş duvarda yaşanan ‘yıkılma’ tehlikesi için asılan ‘uyarıyı’ niye kaldırdık?
Antakya Cumhuriyet Anıtı’nın olduğu noktada bulunan PTT Merkez Müdürlüğü, yaklaşık 2 ay önce, binası önüne ‘büyükçe’ ve ‘okunur’ şekilde bir ‘AFİŞ’ astı. Üzerinde, “Duvarlar ‘yıkım’ tehlikesi oluşturduğundan, kaldırım kısmen yaya trafiğine kapatılmıştır” diyen bir bez afiş. Bu bez afiş, duvarları bir boydan diğer boya kapatan ve zincirlerle birbirine bağlanmış olan Büyükşehir logolu dubalarla desteklendi.
Ama Şubat sonu itibariyle, duba trafiği aradan geçen 2 aylık süreye rağmen ne azaldı ne de olası bir çalışmaya ev sahipliği yaptı. Vatandaşın merak ettiği konu ise, asılan, ancak kısa bir süre sonra da asıldığı yerden kaldırılan ‘uyarı’ afişi oldu! Peki, söylenen ve sorgulanan mı?
Bir vatandaş paylaşsın:
“Yapılması gerekeni yapmışlar. Vatandaşı olası bir kazaya karşı uyarmışlar. Tamam da aradan geçen bu kadar zamanda ne yapmışlar? Niye beklemişler? Madem bir tehlike var, tamiratını ne bahane ile geciktirmişler? Hadi onu da anladık, geciktirmişler! Uyarıyı niye kaldırmışlar?
Tehlike devam ederken, ‘uyarmaktan’ niye vazgeçmişler?”
-KILAVUZU KAYBETMİŞİZ-
PTT binasını çevreleyen duvarın yıkılma tehlikesi nedeniyle kaldırımın önemli bir kısmını kullanım dışı bırakan dubalar, bu alanda ilerleyen ‘kılavuz’ çizgileri de
kullanım dışı bırakmış durumda. Bu nedenle, eksik kalan kısım için ek kılavuz çizgilerinin çalışmasını yapan yerel idare, yaptığını da uzun zamandır kontrol etmemiş
anlaşılan! Çünkü ‘şimdilik’ idare etsin diye bırakılan ‘kılavuz’ çizgiler yer yer sökülmüş, hatta yerinden sökülenler de duvarın bir kenarında üst üste eklenerek biriktirilmiş! Yapılan işin ‘yaptım-oldu’ kısmı mı? Yine olmamış! Hiç olmamış! Olduğu kısmıyla da engelli bireyler adına utandırmış.
-SADECE BU MU?-
İsmini vermek istemeyen engelli bir vatandaşın duruma dair görüşleri kulaklara küpe olacak cinsten…
“Kılavuzlar ne ki? Bizler, tekerlekli sandalyelerimizle kaldırımlara dahi çıkamıyoruz. Zaten çıkmayı becersek, bu defa da inemiyoruz. Yapılan rampalar o kadar dik ki ve o kadar standart dışı ki… O yüzden de trafiğin aktığı yoldan ilerliyoruz. Peki, bu güvenli mi? Değil. Ama mecburuz. O yüzden ne sorun ne cevap bekleyin. Yapsınlar da demeyin! İşte bu ‘yaptıkları’ hal… Allah’tan kanun zorluyor da yapıyorlar… Bir de kanun zoru olmasa! O zaman ne olurdu, bir de öyle düşünün…” -Tamer Yazar-