Grip miyim, korona mıyım?
Samandağlı Uzman Doktor Sezer Yorgun, son günlerde artan koronravirüs vakaları ile gribin benzer belirtiler taşımakla birlikte, her birinin ayrı özellikleri olduğunu belirtti. Uzman Doktor Sezer Yorgun’un, “Grip miyim yoksa Korona mı?” başlıklı paylaşımı şöyle:
“İkisi de, hemen hemen aynı belirtilerle başlıyor. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kırgınlık, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları vs… Tat ve koku kaybı gripte pek görülmezken, koronada çok görülüyor. Korona, aşağıya, yani akciğere yayılma eğilimindeyken, gripte ise akciğer tutulumu çok nadir. Akciğer tutulumu ne demek? Zatürre dediğimiz akciğer iltihabı demek. Bu da, insanların koronadan en sık ölüm sebebi.
Ateş, boğazda gıcıklanma, boğaz ağrısı, kas – eklem ağrıları, kuru öksürük, nefes darlığı vb… Bunlardan biri bile olsa, hemen, öncelikle aynı evde yaşadığınız insanlardan kendinizi uzak tutun. ‘Ya grip değil de koronaysam’ diye düşünün. Mümkünse, ayrı odada yaşamaya başlayın. Belki gerçekten gripsinizdir, ama bunu bilemezsiniz. Ya Koronaysa? Grip mi, korona mı, nasıl anlayacağız? Maalesef test yaptırmadan bilemeyiz. Testten kastımız, ağız ve burundan alınan sürüntü mü? Yani PCR testi mi? Sadece o değil. Tomografi ve kan tahlilleri de tanı koymada kullanılıyor. En çok yapılan hata, nezle veya soğuk algınlığı benzeri şikayetler başlayınca, bunun korona olabileceğinin göz ardı edilmesi. Böylelikle, tanı konulana kadar da, tüm ev ahalisine ve gezdiği tozduğu yerlerde herkese bulaştırması.
Nezle: Rhino virüs… Grip: Influenza virüs… Kovid-19: Koronavirüs… Yani hepsinin sorumlusu, ayrı ayrı virüsler. Üstelik korona, en tehlikelisi. Çünkü akciğeri kısa sürede tutup, insanı yoğun bakımlık yapabiliyor. Erkenden, yani belirtiler başlar başlamaz hastaneye test yaptırmak için gidin. ‘Canım, her sene grip atlatıyorum, bu da grip zaten’, demeyin sakın. Ya değilse? İşte yapılan en büyük hata bu. Hastaneye geç gitmek ve tedavinin geç başlanması, ölümlerin en sık nedeni. İlaçlar geç başlanınca işe yaramıyorlar maalesef.
Anneniz, babanız bile olsa, misafirliğe gitmeyin. Her yerde maske takın ve takmayanları uyarın. Maskenizi indirip; çay, kahve, sigara içerken, yanınızda aynı şeyi yapan birisi varsa, derhal o eylemi bırakın ve maskenizi geri takın. Yapılan en büyük hatalardan biri de, karşılıklı çay-kahve veya sigara içilmesi. Bu kişilerden biri bile pozitifse, nefesiyle hepsine bulaştırıyor o anda.”
14 GÜN KAPANMA, LAKİN!
Samandağlı Uzman Doktor Sezer Yorgun, vaka ve ölüm sayıları tavan yapan ilimizde 14 günlük kapanmanın savunulduğunu hatırlatarak, bazı ayrıntılara dikkat çekti. Dr. Sezer Yorgun’un, “Hatay’da 14 gün kapanalım” diyenlere cevabi niteliğindeki yazısı da şöyle:
“ Haklı olarak isyan ediyorsunuz, lakin bazı detayları gözden kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Virüsün vücuda girdikten sonra çoğalma, yani kuluçka safhası vardır. Siz, bir şey hissetmezsiniz. Bu süre, kişiden kişiye değişir. Araştırmalara göre, birkaç gün diyen de oldu, birkaç hafta diyen de. İlk 1 haftanın ardından, belirti veya şikayetiniz olmasa bile, artık sağa sola bulaştırmaya başlıyorsunuz. Belirtilere kadar bulaştırıyorsunuz+ belirtilerden sonra da bulaştırıyorsunuz.
Ne kadar süre boyunca bulaştırıyorsunuz? Yine araştırmadan araştırmaya farklı sonuçlar olmakla birlikte, 3-4 haftayı bulabildiği ortaya çıkarıldı. Yani 14 gün kapanma yetersizdir. Bu 14 günde, ancak belirtiler ortaya çıkacak! Bu sırada siz dışarı çıkarsanız, sağa sola bulaştırmaya devam edeceksiniz.
Peki ne yapalım? Komşulardan veya arkadaşlardan, karşılıklı oturmuş kahve içenleri görürsek, uyarmayalım, azarlayalım . Çünkü artık kibarlığın yeri kalmamıştır. Asla kurban kesilip, insanların davet edilmesine müsaade etmeyelim. Kurbana gelenlerden biri bile korona pozitifse, herkese bulaştırır. Maskesiz gördüğümüz ya da burnu açıkta maske takanları, maskesi çenesinde olanları uyarmayalım, azarlayalım. Artık bu konuda nezaketin yeri de kalmamıştır. Saygılarımla…” -Haber Merkezi-