23 Hazirandaki açık yenilgiden sonra AKP’deki çöküş daha da hızlanmıştır.
Bir süredir AKP’den ayrılarak yeni parti kuracakları söylenen Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ekipleri çalışmalarını hızlandırmışlardır.
AKP’nin bir zamanlar önde gelen isimlerinden olanların kuracakları yeni partinin, AKP içinde büyük bir tahribat yapmaması için gereken çalışmaların yapıldığı açıkça görülmektedir.
Ancak ne yapılırsa yapılsın, AKP’nin çöküşü ve bu partiden kopmaların engellenmesinin mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır.
Nitekim son günlerde yeni parti kuruluş hazırlıkları, daha yüksek bir sesle dillendirilmeye başlamıştır.
Yeni parti çalışmaları hızını arttırırken, kurulacak parti yada partilerin başarısız olabilmesi yolunda da çabalar giderek yoğunlaşmaktadır.
Elbette ki iktidarda bulunan bir partinin dağılması, gücünün zayıflaması veya içinden başka parti ya da partilerin çıkması suretiyle oy oranının düşmesinin hızlanması o parti önde gelenleri tarafından istenmez.
Böyle olunca da bunu engellemek için çalışmalar yapılması, girişimlerde bulunulması, parti kuracağı söylenenleri bu kararlarından vazgeçirmek için çaba sarf edilmesi doğal karşılanabilir.
Ancak AKP ile hiçbir ilgisi olmayan, müstakil bir parti kimliğinde olduğu ifade edilen başka bir partinin, bu parti kurma hareketine karşı görüş bildirmesi, yeni parti kuracakları sert bir dille eleştirmesi ve eğer böyle bir parti kurulursa bunların siyaset mezarlığına gömülecekleri yolunda açıklamalarda bulunması oldukça dikkat çekicidir.
Kurulacak olan yeni partiye karşı en sert söylemi yapan kişi MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’dir.
Görünürde bu parti muhalefette bulunmaktadır.
Yani AKP’nin zayıflaması MHP’nin işine gelmelidir.
Bir partinin oy kaybetmesi diğer partinin oy kazanması anlamına gelir.
İşte böylesi bir durumda, yani iktidardaki parti oy kaybederken, içinden yeni partiler çıkması yolunda çalışmalar yapılırken, buna karşı çıkmak, güç kaybını önlemek, bölünmelerin engellenmesi yolunda çalışmalar yapmak herhalde muhalefette bulunan MHP’nin işi değildir.
Bu gerçeğe rağmen geçtiğimiz günlerde MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin gurup toplantısında yaptığı konuşma oldukça dikkat çekici olmuştur.
Sanki Devlet Bahçeli, kendi adına değil de, AKP adına bu konudaki eleştirileri yapan biri konumunda olduğu izlenimini vermiştir.
Bir tür vekaleten savunma gibi.
Bir tür vekaleten uyarıda bulunma gibi.
Bir tür vekaleten sopa gösterme gibi.
Elbette ki AKP’nin önde gelen yöneticileri, partilerinin oy kaybının önlenmesi için gerekeni yapmak isteyeceklerdir.
Elbette ki AKP’nin önde gelen isimleri, partiden kopmaların olmaması için gerekli çabayı sarf edeceklerdir.
Ama bu görev AKP’lilere düşer.
AKP’li olmayan birisinin çıkıpta onların yerine konuşma yapması, görüş bildirmesi, hatta tehdide varacak şekilde bir tür sopa göstermeye kalkması, AKP içindeki durumun vahametini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Demek ki; kendilerinin girişimleri yetmiyor. Buna bir de partilerine her konuda destek verdiğini fütursuzca açıklama gereğini duyan Devlet Bahçeli’den de yardım isteniyor.
Görünen köy kılavuz istemez.
Gidişat AKP açısından hiçte olumlu değildir.
Yine gidişat AKP’ye destek verenler açısından da iç açıcı değildir.
Bu nedenle gelişmeleri beklemek ve Bahçeli’nin bir kez daha yanıldığını görmek için uzun bir zamana ihtiyaç yoktur.
Çöküşü durdurmak imkânsızdır. Ancak bunu biraz geciktirmek mümkün olabilir. Ama geçen zaman çöküşün hızını daha da arttıracak ve mukadder akıbet mutlaka tecelli edecektir…
YORUMLAR