Uyanış başladı, bunu engellemek mümkün olamaz demiş idik.
Yine çöküşün, düşüşün, inişin durdurulması olanaksızdır. Belki önüne bazı engeller koymak suretiyle ağırlaştırmak mümkün olabilir, ama mukadder akıbeti önlemek imkânsızdır demiştik.
Nitekim bu uyarılarımızı dinleyen olmadı. Herkes bildiği yolda yürümeye devam etti.
Sonunda 23 Haziran seçimine gelindi.
Seçim öncesi kamuoyunun beklentisi, millet ittifakı ile cumhur ittifakı arasındaki makasın açılacağı doğrultusunda idi.
Ancak kimse 800 küsur bin oy farkı olacağını dile getirmiyordu. Zira böyle bir beklenti vardı, ama hüsrana uğramamak için bu beklenti yüreklerde saklanıyordu.
23 Haziran seçimi oldu, uyanışın hızla devam ettiği, çöküşün, inişin, düşüşün mukadder sona doğru hızla yol aldığı görüldü.
23 Haziran’da İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçimi yapıldı.
Ancak İstanbul seçmeni, 81 ilden gelen yurttaşlardan oluşmaktadır. Bu nedenle İstanbul’da yapılan seçimin sonucu, Türkiye’deki atmosferi de birebir yansıtacak durumdadır.
Şimdi 23 Haziran seçimi ile seçmenin verdiği mesajın en iyi bir şekilde algılanması, değerlendirilmesi ve buna göre de herkesin kendi yol haritasını çizmesi en doğru bir hareket olarak kabul edilmelidir.
Eğer bu yolda gereken mesaj doğru bir şekilde alınır ve atılacak adımlarda buna göre belirlenir ise, ülke geleceği açısından çok önemli sonuçlar alınabileceğinden şüphe etmemek gerekir.
Ancak mesajlar doğru alınmaz, ya da seçmenin verdiği mesaja kulak tıkanırsa, bundan herkes zarar görür.
Her iki ittifakta, yani gerek millet ittifakı ve gerekse cumhur ittifakı bu gerçekleri görerek kendine çeki düzen vermek zorundadır.
Millet ittifakına mensup olanlar seçmenin mesajını en doğru bir şekilde değerlendirmek ve verilen bu mesaj doğrultusunda yerel yönetimlerde gereken olumlu adımları başlatmak suretiyle ülkenin geleceğinin aydınlığa doğru hızla yol alacağı umudunu daha da pekiştirmelidir.
Cumhur ittifakına mensup olanlar ise, nerede hata yaptıklarını arayıp bulmak ve bu hatalardan geriye dönüş yapmak suretiyle seçmenin kaybolan güvenini yeniden kazanabilmek için gereken çalışmaya tez elden başlamalıdır.
Artık bir gerçek tartışma götürmez bir şekilde su yüzüne çıkmıştır: Uyanış başlamıştır. Seçmen demokrasiye gönülden inanmakta ve demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile ülkemizde egemen olması için gerekenin yapılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Yine seçmen, tek adam yönetiminin ülkeye yarar yerine zarar verebileceği anlayışında olduğunu, bu nedenle tek adam yönetimi yerine, güçlü bir parlamentonun yaşama geçirilmesi gerektiği görüşündedir.
Sadece bir görüşün yaşama geçirilmesine, bu görüş ve anlayış doğrultusunda tüm ülkenin geleceğinin yönlendirilmesine seçmen karşı olduğunu belirtmiştir.
Yargının bağımsız olması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ödünsüz uygulanması, adil bir sistemin yaşama geçirilmesi suretiyle, herkesin özgürlüklerden, yasaların elverdiği ölçüde yararlanabilmesi, korku, kibir, hakaret yerine sevgi, saygı ve ilginin egemen olması istek ve anlayışı da seçmenin vermiş olduğu mesajlar arasında yer almaktadır.
Ayrışma yerine birleşme, herkesin kendi görüş ve inanışı doğrultusunda hareket edebilme hürriyetine sahip olabilmesi, hiçbir ayrıma tabi tutulmaması, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozacak davranışlardan uzak kalınması, birlik ve beraberliğin sağlanabilmesi için, kardeşçe yaşama imkânın sağlanması hususları da, verilen mesajlardandır.
Şuana kadar ki gelişmeler, mesajın yeterince alınmadığı doğrultusundadır. Belki yenilginin, koltuğu kaybetmenin üzüntüsü içerisinde bu ilk günler bu şekilde geçecektir.
Ancak umut ediyoruz ki; bu günler geçtikten sonra sağduyu egemen olsun ve verilen mesaj yerini bulsun, aksi halde önceki emsallerinde görüldüğü gibi, mukadder akıbetin önüne geçmek mümkün olamayacaktır…
YORUMLAR