Uzun zamandır istenen ve beklenen Trump- Erdoğan görüşmesi bugün yapılıyor. Bu görüşmenin gerçekleşmesi için çeşitli diplomatik girişimler yapılmış ve sonunda bugün için bir planlama gerçekleştirilmiştir. Ancak Trump-Erdoğan görüşmesinin yapılmasından günler önce güney sınırlarımızdaki PKK terör örgütü ile eşdeğer olduğu kabul edilen ve belgeleri ile kanıtlanan PYD-YPG terör örgütüne, IŞİD ile mücadele edeceği varsayımından hareket eden ABD Başkanı Trump’un ağır silahlar verilmesi yolundaki anlaşmayı imzalayıp yaşama geçirmesi üzerine ortam gerilmiş, Erdoğan’ın AB ziyaretinin iptal edilmesi yolunda beklentilerde yüksek sesle dile getirilmiş idi.
Ülkemizde görüşmenin iptali yolundaki görüşlerin yüksek sesle dile getirilmesi üzerine ABD den anında garip bir yanıt geldi.
ABD dış ilişkiler konsey başkanı , ziyaretin iptali yolundaki haberler üzerine, şu açıklamada bulunmuştur: “Erdoğan ziyaretini iptal ederse büyük kayıp olmaz….”
Bize göre diplomatik nezaket kuralarını aşan, kırıcı ve üzücü bu açıklamaya rağmen bugün görüşme gerçekleşmektedir.
Trump- Erdoğan görüşmesi yapıladursun, sınırlarımız ötesinde Irak ve Suriye’de önemli gelişmelerin yaşandığı görülmektedir.
Haziran ayı içerisinde Irak’da bağımsız bir kürt devletinin oluşmasına yol açacak adımların atılabilmesi yolunda bir referandum yapılacağı duyurulmuştur. Eğer önemli bir gelişme olmazsa kuzey ırakta Barzani tarafından yapılacağı duyulan referandum gerçekleşecek ve böylece Irak’ın kuzeyinde, Türkiye’nin doğusunda bağımsız bir kürt devletinin oluşması yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. Zaman içinde bunun gerçekleşip gerçekleşmediği görülüp anlaşılacaktır.
Öte yandan Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde aynı şekilde bir kürt devletinin oluşabilmesi yolunda hazırlıkların yapıldığı, adımların atılmaya başlandığı gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Güney sınırlarımız güven içinde ve ülkemize yönelik bir tehdidin oluşması söz konusu değil iken ne yazık ki izlenen yanlış politikalar ve batı dünyasının BOP projesi doğrultusunda Suriye’de yapay iç savaş çıkartılmış ve bunun sonucu olarakta Suriye’nin parçalanması, kuzeyinde bir kürt devletinin oluşturulabilmesi yolu açılmış idi.
İşte bu yanlışlar sonucu güney sınırlarımızda ileride ülkemizi tehdit edecek olan önemli gelişmeler olmaktadır.
Böylesi bir gelişmenin olması ve böylesi bir oluşumun yaşama geçirilebilmesi içinde dünyanın iki süper gücü olan ABD ile Rusya iki yönden destek vererek Türkiye aleyhine olacak olan oluşumun güçlenmesine çalışmaktadır. Bu bağlamda da Suriye ‘deki IŞİD terör örgütünü tasfiye edebilmek, sonunu getirmek içinde diğer bir terör örgütü olan PYD’de ye gereken destek verilmekte, silah yardımında bulunulmaktadır.
Yani bir terör örgütünü etkisiz hale getirebilmek için diğer bir terör örgütü kullanılmak istenmektedir. Bu uygulamaya da ABD ile Rusya destek vermektedir.
Oysaki bu konuda Türkiye’nin kırmızıçizgileri var idi.
Nerede kaldı bu kırmızı çizgiler?….
Genç Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesinde “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi temel olarak ortaya konmuş idi. Yıllar yılı bu ilke ödünsüz olarak uygulandığı için Türkiye’nin kırmızı çizgileri, uyarıları, dış dünya tarafından dikkate alınır, değerlendirilir, atılacak adımlar buna göre hesaplanır idi.
Ama bir süredir, bu ilkeden uzaklaşıldığı ve yanlış dış politikalar izlendiği için, Türkiye’nin uyarılarına fazlaca kulak verilmemeye başlanmıştır.
İşte dış politikadaki gelişmeler bu doğrultuda iken, Trump-Erdoğan görüşmesi gerçekleşmektedir. Umut ediyoruz ki yapılacak olan ikili görüşmelerde, Türkiye’nin kırmızı çizgileri, olmazsa olmazları karşı tarafa iyice anlatılır ve hiç olmazsa ABD’nin terörü , diğer bir terör örgütü ile sonlandırma yolundaki kararından dönmesi sağlanır.
Eğer böyle bir sonuç alınırsa, bunun bile önemli bir adım olacağını, ülkemiz lehine bir başarı sayılacağını kabul etmek gerekir. Bu nedenle bugünkü görüşmenin sonucu merakla beklenmektedir. “Acaba virgül mü konacak, yoksa nokta mı…”
YORUMLAR