Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak…

İğneden- ipliğe her şeyin yerli ve milli olması gerekliliği yüksek seslerle dile getirildi. Öyle ki bu çağrıyı duymayan kalmadı. Eski bir deyimle sağır-sultan bile duydu. Oysaki andımızın okunması okullardan kaldırılmış, yerli malı haftası kutlamalarına son verilmiş idi. Bu çağrıya hiç kimse, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyerek tepki göstermedi. Demek ki her şeyin […]

İğneden- ipliğe her şeyin yerli ve milli olması gerekliliği yüksek seslerle dile getirildi. Öyle ki bu çağrıyı duymayan kalmadı. Eski bir deyimle sağır-sultan bile duydu.

Oysaki andımızın okunması okullardan kaldırılmış, yerli malı haftası kutlamalarına son verilmiş idi.

Bu çağrıya hiç kimse, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyerek tepki göstermedi. Demek ki her şeyin yerli ve milli olması isteniyordu.

Her şeyimizin yerli ve milli olması çağrısı yapılırken üretimin engellendiği, tüketimin teşvik edildiği bir anlayış tüm hızıyla varlığını sürdürmektedir.

Eskiden tüketilen birçok malın yerli olmasından gurur duyar ve bunu göğsümüz kabararak açıklar idik.

Sonraları ne oldu?

Sonraları yerli malı kullananlar hor görülmeye, neredeyse aşağılanmaya başlanan bir anlayış ortaya çıktı.

Bunun sonucu olarakta bu günlere gelindi.

Her şeyimiz yerli ve milli olsun denildi.

Ama üretimin teşvik edilmesi ,bir zamanlar kendi kendimize yeter ve artar durumda olduğumuz tarım sektöründe ithalatın had safhaya çıkmasının engellenmesi, dışa bağımlılıktan kurtulabilmemiz için atılması gereken inandırıcı ve önemli adımların atılması yoluna gidilmediği gibi , aksine dışa bağımlılığın sürdürülmeye devam edildiği görülmektedir.

Yabancı para ile alım-satım yapılmasından kaçınılması, milli paraya yönelinmesi istendiği halde sorumluluk mevkiinde bulunanların bu yolda ciddi ve inandırıcı adımlar atmadığı net bir şekilde görülmektedir.

Hala devlet garantisi ile yaptırılan yolların, tünellerin, köprülerin, hava limanlarının ve hatta hastanelerin garanti edilen gelirlerinin dolar üzerinden hesaplanmakta ve ödenmekte olduğu yolunda haberler medyada yaygın bir şekilde yer almakta, bu haberlere karşı yetkililerin bir yalanlamasına rastlanmamaktadır.

Şimdi bu her şeyimiz yerli ve milli olsun çağrısına ters gelen yeni bir gelişme ortaya çıktı.

Hatırlanacağı üzere yeni ekonomik program (YEP) ile ilgili açıklama önceki günlerde yapılmış idi.

YEP ile ilgili açıklama yapılırken bu konuda yapılacak olan çalışmalara hazine ve maliye bakanlığı ile beraber 16 bakanlık temsilcisinin de katılacağı ve böylece programın başarıya ulaşmasının sağlanacağı, yine aynı şekilde gereken denetlemenin yapılacağı da duyurulmuş idi.

Ekonomistler açıklanan YEP programının olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaya başlayıp , ekonomiye hangi yönde katkılar sağlayacağı hesaplarını yaparken, birde karşımıza İMF ye benzer bir kuruluş olan McKinsey isimli Amerika menşeli bir kuruluş çıktı. Yani yağmurdan kaçarken doluya tutulduk misali.

Ne imiş?

YEP’in çalışmaları, aldığı kararlar, attığı adımlar McKinsey adlı kuruluş tarafından incelenmek, denetlenmek suretiyle yılın her çeyreğinde bir rapor hazırlanacak, YEP’in başarılı olup olmadığı sonucuna varılacak imiş???…

McKinsey ile çalışma konusunda alınan kararın neresinden tutmaya kalkışılırsa döküldüğü ortadadır.

Bir kere: Hani her şeyimiz yerli ve milli olacaktı. Amerika menşeli mallar boykot edilecekti. Amerika lisanslı ürünleri tüketimi engellenecekti. Dolarla alış-veriş yapılmayacak, bunun yerine TL ile harcamalar olacaktı. Kendi kendimize yetinmeyi öğrenecek, kendi değerlerimize önem verecek ve onların hizmetinden yararlanılacaktı?…

Ülkemizde McKinsey’in yapacağı hizmeti fazlasıyla yerine getirebilecek yerli ve milli birçok kuruluşumuz var.

Onlardan yararlanmak yerine Amerika menşeli bir kuruluştan yararlanma yoluna gitmenin anlamı ne?

Daha düne kadar yabancı menşeli kredi değerlendirme kuruluşlarının açıklamalarına gösterilen tepkiler ve söylenen sözler hala belleklerde.

Bu gerçek ortada iken, yerli ve milli çağrıları yapılırken, yaşanan ekonomik krizin baş sorumlusu olarak ABD ile dolar gösterilirken, ABD menşeli McKinsey adlı kuruluşa YEP’in denetimini vermek hangi anlayış ile izah edilebilir?

Acaba yeni bir düyun-u umumiye dönemine mi giriyoruz?…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version