Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yangın hidrantlarımız

Ve Antakyamız! Eski kent

Ve Antakyamız!

Eski kent kimliğinde yer alan Antakya, Mardin, İstanbul gibi, hala ciddi oranda tescilli eski yapıyı bünyelerinde barındıran kentlerin en büyük risk unsuru, dün de bugün de aynı! Yangın! Peki, bu konuda neredeyiz?

Tarihi sit alanlarında yangın risk haritalarının oluşturulmasının önemine işaret edilen bir yazıda şu tespit dikkat çekiyor… “İstanbul tarihindeki afetler ve zincirleme etkileri incelendiğinde, yangınların büyük ölçüde etkili olduğu görülmektedir. Bu yangınlar, İstanbul’un tarihi dokusunu önemli ölçüde harap etmiş, tarihi ve kültürel mirasın da silinmesine neden olmuştur. Bu nedenle, yangın önleme çalışmalarının yerleşim dokusuna göre çeşitlilik arz etmesi, yangınla doğru mücadele için oldukça önemlidir.”
Konunun Antakya kısmında durup da, eldeki yangın hidrantlarının haline yakından baktığımızda, karşımıza oldukça “ortaya karışık’ bir yangınla mücadele (!) çabası çıkıyor. Bu çabanın arkasında kurumsal olarak hangi belediyenin olduğu net değil. Ancak, hidrantların ‘bakımsız’ ve ‘tartışmalı’ halleri, tescilli kentin ne derece korunduğu sorgusunda sınıfta kaldığımızın da karşılığını sunuyor.
-HAZIR MIYIZ?-
Görsellerden de anlaşılacağı üzere… Yapı stoku oldukça eski. Sokak dokusu oldukça dar. Zaten çok dar olan sokaklar, park edilen araçlar nedeniyle de ilerlemeyi imkansız kılıyor. Bu da olası bir yangında itfaiye araçlarının erişimini engellerken, söndürme çalışmalarını da imkansız hale getirecek. Ancak asıl soru şu: Yerel yönetimler, yönettikleri kentin doğu yakasında onlara hareket kabiliyeti sağlayacak itfaiye araçlarına sahipler mi? Ve final sorumuz da şu: Eldeki hidrantların ne kadarı çalışır vaziyette? -Tamer Yazar-