“Bir de sizi görelim”
Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “Ülkenin ekonomik durumunda ciddi sorunlar olması, bir bakıma seçmeni de muhalefete yaklaştırdı. Tam da bu noktada, muhalefetin, sahip olduğu yerel güç bağlamında ekonomiye nasıl bir girdi sunacağı da, gelecek açısından önem arz ediyor.”
Geride kalan 31 Mart yerel seçimlerinin tartışması, hala teslim edilmeyen ‘mazbatalar’ ve yeniden sayılan oylar bazında devam ederken, konuya ilişkin oldukça çarpıcı bir değerlendirme ekleyen isim, Saadet Partisi’nin Hatay’daki önemli ismi, Genel İdare Kurulu üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan oldu. Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya gibi kentlerde, iktidardan muhalefete geçen yönetimlerin toplumsal bazda verdiği mesajın iyi okunması gerektiğine işaret eden Çalışkan, “Seçim sonuçlarının muhalefet açısından en büyük getirisi, şüphesiz büyükşehirlerin kazanılmış olmasıdır. Aldığı oy oranı aslında fazla değişmeyen iktidarın, İzmir’e ilaveten Ankara ve İstanbul gibi önemli metropolleri kaybetmesi de büyük kayıptır. Zaten bir türlü İstanbul’daki kaybı kabullenmek istemiyorlar. Seçimi tekrarlatma girişimleri sürüyor. Beka sorunu da şimdilik gündemden düştü. Halk, bu iddiaya itibar etmedi” dedi.
-SONUCUN MESAJI-
Seçim sonuçlarından muhalefetin neler çıkarması gerektiğine dair tespitlerini paylaşan Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, tespitlerini şöyle sıraladı:
“Seçim sonucunda, geçerli oylar, 24 Haziran seçimlerine göre 39,1 milyondan 35,8 milyona düşmüş görünüyor. Yani muhalefet açısından da bir artıştan ziyade, sandığa gitmeme/protesto durumu var. Seçmen, belediyeleri pay ederken, muhalefete daha büyük bir sorumluluk yükledi.
Seçmen, bu seçimde muhalefete de önemli işaretler vermiştir. İlk bakışta muhalefet kazançlı görünse de, en azından yerel yönetimlerde başarılı olmaları gerekir. AK Partili belediyelerden devraldığı yönetimi nasıl devam ettirecekleri, önemli bir sınav olacak. Eski müzmin hastalıkları devam mı edecek yoksa kendilerini revize mi edecekler, göreceğiz.
CHP açısından üç büyük şehrin yanı sıra, turizm ve sanayi açısından güçlü kıyı şehirlerini de alması büyük bir avantaj gibi görünüyor. Bu şehirlerdeki girdi-çıktılar iyi değerlendirilirse, daha sonraki seçimlere çok güçlü girebilirler. Teslim aldıkları belediyelerdeki, -varsa enkazı ve sorunları- nasıl gidereceklerini hep birlikte göreceğiz. Yolsuzlukları ve usulsüzlükleri şeffaf bir şekilde ve hakkaniyete uygun hallederlerse, büyük bir kazanım elde ederler. Her zaman eleştirdikleri, ihalelerin yandaş şirketlere ve müteahhitlere verilmesi furyasına onlar da uyarsa, vay halimize. Sadece ihaleyi alan müteahhitlerin adı değişir, makûs talihimiz değişmez. Kaynaklar, kendilerine yakın yandaş kurum ve kuruluşlara mı aktarılacak, halka hizmet olarak mı dönecek, göreceğiz. Var olan süreci devam ettirip, ‘battı balık yan gider’ hesabıyla onlar da ceplerini doldurma yolunu seçerlerse, şimdiden geçmiş olsun. Aynı tas aynı hamam devam ederiz.
Toplumun önem verdiği milli ve manevi değerleri yıpratmadan ve herkesin hakkına-hukukuna saygı göstermeleri, onlar için ciddi bir imtihan olarak duruyor. Ülkenin büyük bir kısmının zihninde yer edinen, ‘dini değerleri ihlal etmekle suçlanmaları’, CHP’li belediyelerin önündeki en büyük sınav. Zira iktidar her fırsatı değerlendirecektir. Ezanın ıslıklanması ve camide içki gibi konularda olduğu gibi…”
-İSTANBUL-
İstanbul’da yaşanan ‘mazbata’ ve ‘oy sayımı’ karmaşasında yeni bir ‘kurban ve mağdur’ hikayesinin de yazılma çabasının olduğuna işaret eden Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Ülkenin ekonomik durumunda ciddi sorunlar olması, bir bakıma seçmeni de muhalefete yaklaştırdı. Tam burada, muhalefetin, sahip olduğu yerel güç bağlamında ekonomiye nasıl bir girdi sunacağı da gelecek açısından önem arz ediyor. Yani seçmen dedi ki: ‘Bir de sizi görelim.’
Son olarak… İstanbul’u, kazanan adaya vermemekle, gizli ellerin ‘yeni bir mağdur ve kahraman üretme girişimi mi var?’ diye zihinlere bir soru takıldığını da belirteyim.” -Tamer Yazar-