Yaptık, ama olmadı! Utanmadık da!

Marka kent ‘sloganları’ arasında adımlayanların her gün yanı başından geçtiği Asi üzerindeki köprülerden biri bu. Uzun Çarşı’ya bakan halinin yorgunluğu da, kırık-dökük hali de utandırıyor…   Antakya Atatürk Caddesi’nden orta köprüye inen yoldan ilerleyenler, onları tam da köprü ayağında karşılayan bu durumdan uzun zamandır şikâyetçiler. Hizmet ettikleri kadar birbiri ile mücadele etmekten de asla vazgeçmeyen […]

Marka kent ‘sloganları’ arasında adımlayanların her gün yanı başından geçtiği Asi üzerindeki köprülerden biri bu. Uzun Çarşı’ya bakan halinin yorgunluğu da, kırık-dökük hali de utandırıyor…

 

Antakya Atatürk Caddesi’nden orta köprüye inen yoldan ilerleyenler, onları tam da köprü ayağında karşılayan bu durumdan uzun zamandır şikâyetçiler. Hizmet ettikleri kadar birbiri ile mücadele etmekten de asla vazgeçmeyen Antakya Belediyesi ile Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni işaret eden vatandaşlar, eldekinin haline bakıp ‘Bu kadar mıyız’ diye sorarken, ‘medeniyetler kenti’ ibaresinin neresinde olduklarını ve durduklarını sorguluyorlar.

-Tamir ne zaman?-

Asi üzerindeki köprünün her iki ayağında yükseltilen kapı şeklindeki aksamların kırılmış, kirlenmiş, parçalanmış halini işaret eden yaşlı bir Antakyalıya sorduk, ne hissettiğini, eldekini, beklentisini, umutlarını… İsmini vermek istemedi, fotoğraf çekilmesini de. Ama söyledikleri, elde avuçta kalan, kalabilen Antakya için çok şey anlattı!

“Şu duruma bakıp utanmaları lazım. Utanıp sıkılmaları lazım. Burası ne Hatay’ın ücra bir mahallesi, ne de uzak bir ilçenin dağ başı… Ama Antakya! Medeniyetler kenti! Marka kent! Hatay’ın amiral gemisi. Ama bu gemi yan yatmış. Hatta dibe batmış. Ama ağlayanı yok, bileni de, göreni de, duyanı da, sorumluluk alıp ayağa kalkanı da… Yazık, diyebileceğim tek şey, yazık.”

Tamer Yazar

Exit mobile version