6 Şubat depremi aslında bir ülkede sadece depreme yakalanan 11 ilin değil tüm coğrafyanın kaderini değiştirdi.14 milyon kişi depremden doğrudan etkilendi, 4 milyon kişi evlerini terk ederek başka illere göçtü, resmi rakamlara göre 50 bin 783 bin kişi yaşamını yitirdi.Ancak depremden 6 ay sonra bile enkazlardan cenazeler çıkıyor.Ya da Hatay’ın depremi anlatan en kötü yüzü olarak söyleyebileceğimiz Rönesans enkazında kaybolan insanlardan hala ses çıkmıyor…
Depreme sadece; “Yeni Toplu Konut İnşaat Alanı” ya da deprem üzerinden “bize yakın olanları,eşimizi dostumuzu kalkındırma alanı” olarak gören bir anlayışla ne kadar bu zor durumdaki insanlar yoluna devam edebilir ki.
Hatay 8 bin yıllık bir kültürün üzerinde oturuyor. Reyhanlı yakınlarındaki “Tel Aççana” höyüğü erken Tunç Çağından bu yana bölgede yerleşik yaşamın olduğunu gösteriyor. Göbeklitepe ile yaşdaş olan bir paralel kültürün izlerini taşıyor Hatay.
Hele hele kentteki yapı stoğunun yüzde 81’ini kaybeden Antakya.
Kimler yoktu ki Antakya’da; Sünni Araplar ve Türklerin yanı sıra; Arap Aleviler, Süryaniler, Katolikler, Rum Ortodokslar, Protestan Araplar, Maruni Araplar, Ermeniler, Yahudiler.
Üç ayrı kilisesi vardı Antakya’nın çocukluğumuzda bahçesinde top oynadığımız.Ortodoks, Katolik, Protestan.
Anadolu’da Yahudilerin ilk yerleşim yeridir Antakya.
10’a yakın Sinagogdan bir tane kalmıştı, o da gitti.
4 bin yıldır Türklerin söz sahibi olduğu bir kentti Antakya.
Kültürlerin, inançların ve etnik boyların barış içinde yaşadığı bir dünya mutluluk müzesiydi.
İlk olimpiyatların yapıldığı, gece ilk ışıklandırılan caddelerin bulunduğu, M.S. 500’lü yıllarda dünyanın 4 büyük kentinden biriydi Antakya, Yine 500’li yıllarda sadece depremde 250 bin kişiyi kaybetmişti bu kadim ve talihsiz kent.
Antakya’da yaşamını yitirenlerin sayısı 20 bin olarak da tarif edilse aslında bu rakam net değil.
1 milyon 600 bin nüfusu olan Suriyelilerle birlikte 2 milyonluk bir nüfusa dayanan bu kent görmeyenin bin pişman olduğu bir güzellik abidesiydi.
Bugün Hatay’dan göç edenlerin sayısı resmi rakam 400 bin gayri resmi rakam 700 bin.
Gururlu insanlardır Hatay’lılar.Kimseye boyun eğmeyen,ele güne avuç açmayan, yardım almayı değil yardım etmeyi seven gururlu ve yüzyılların birikimiyle asil insanların yaşadığı bin kentti Antakya.
Aslı esnaftır.
Binlerce yıllık bir hafızaya sahip, medeniyetlerin buluştuğu noktanın içinde duran bir ahilik merkezidir Antakya.
Bir gecede kalleş bir depremin yeryüzünden silemeyeceği kadar büyük ve görkemlidir Antakya…
Herodot’un dediği gibi; “Doğunun Kraliçesi”’dir Antakya…
Bugün bu ülkeyi yöneten insanların; yani; iyi niyetten uzak, kalibresi düşük, anlama yeteneği kısıtlı, kültürel birikimi taşra müteahhitliği kadar olan insanların elinde oyuncak olacak bir yer değildir Hatay…
Yalnız bırakıldı bir gecede güzelim Hatay…
Gözyaşları seller olup Asiye döküldü bir gecede Hataylının…
Ne seçilen öngörüsüz ve kapasitesiz merkezi yönetim, ne de bir cambaz kıvraklığında siyaset yapıp Hatay’ı köy-kent görünümüne kavuşturan kurnaz ama kentli olmanın birikimine ve vicdanına sahip olmayan yerel yöneticiler bir çivi bile çakmadı güzelim Hatay’a…
Açgözlülerin eline kaldı güzelim Hatay.
Bir tane Alçak din adamına göre Hatay Fransızlarındı, ya da İdlip’ten gelen eli kanlı cihatçıların…
Bir türlü hazmedememişlerdi bu güzel mozaiğin parlayan yüzünü…
Böyle gördüler güzelim Hatay’ı…
Yaraları saralım diyorlar…
Olur ama sormak lazım;
“Kiminle,nasıl…?”
YORUMLAR